Erbakan Hoca’nın ahı: AKP kaybedenler kulübü

Necmettin Erbakan Hoca, hayatını kaybetmeden önce AKP’yi kuran öğrencilerine yönelik çok ağır bir tutum sergilemiş; AKP’nin nasıl ve kimler tarafından kurulduğunu teker teker anlatmıştı. Acaba AKP içinde elenenler için ‘Erbakan Hoca’nın ahı mı tutuyor’ diyebilir miyiz?

Erbakan Hoca'nın ahı: AKP kaybedenler kulübü

Erbakan Hoca’nın ahı!

İfade etmek gerekirse bir kere kulüp, çok değerli ve birçok kaybedeni var!

Severiz, sevmeyiz ama Türk siyasetine damga vurmuş her biri gerçekten önemli isimler; tabi başarılı olup olmadıkları tartışılır.


Bir futbol kulübünü düşünün; şu an adı olmasa da geçmişte altyapıdan yetiştirdiği futbolcularla ismini andığımız bir takım olsun…

Bunların en başında da herhalde Sakaryaspor, Zeytinburnuspor gibi takımlar gelir. Gördüğümüz gibi bu takımlar bugün (popüler anlamda) yok; ancak yetiştirdiği onca futbolcu Türkiye’nin en iyi takımlarında oynadı…

Örneğin Sakaryaspor; Aykut Kocaman, Tuncay Şanlı, Oğuz Çetin gibi futbolcuları Türk futboluna koydu…

Necmettin Erbakan Hoca ve AKP iktidarı

Necmettin Erbakan Hoca da bugün ülkeyi yöneten AKP iktidarının ortaya çıkmasına neden oldu. ‘Sağladı’ demiyorum; ‘neden oldu’ demek daha doğru bir tabir olacak. Çünkü kendisi de vefatından kısa bir süre öncesine kadar AKP’nin nasıl ve kimler tarafından ortaya çıkarıldığını teker teker anlatmıştı. Açıkçası o da çok memnun değildi eski öğrencilerinden…

Hatta çok ağır sözler ifade etmişti; “ah” etmişti AKP için…

AKP kurulduğu sıralarda çok önemli isimler Necmettin Erbakan Hoca’nın partisinden ayrılmış yeni bir parti oluşturmuşlardı. Bu partinin adı Adalet Kalkınma Partisi idi.

Bu partide nice önemli isimler vardı. Bu isimler daha sonra teker teker AKP içinden elimize edildi ve partiden adları silindi…

Birincisi ve belki de en önemli ismi Abdullah Gül


Gül, cumhurbaşkanlığı görevini bıraktı ve ardından Recep Tayyip Erdoğan bu göreve geldi. Hatırlarsanız Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturana kadar görevini bırakmadı. O dönemde AKP içerisinde Gül’ün parti başına geçmemesi için AKP’nin yöneticileri ellerinden geleni yaptılar, bir anlamda AKP’liler tarafından istenmeyen adam ilan edildi…

Bülent Arınç, partinin ‘abi’si konumundaydı. Partinin kuruluşu sırasında tepedeki birkaç isimden biriydi… Görevi bitti; 7 Haziran seçimlerinden önce Melih Gökçek’e “8 Haziran günü Ankara’da ne olduğunu anlatacağım” dedi. Anlatmadı ya da anlatamadı; görevi bittikten sonra “o zat” olarak ilan edildi; ancak Gökçek görevine devam etti…

Abdulllatif Şener… 59. Hükumetin Başbakan Yardımcısı oldu. Sonra tepe isimleri ile anlaşamadı, parti içinde hoşuna gitmeyen şeyler oldu ve partiden ayrıldı. Parti ile güzel bir şekilde ayrılmış olsaydı muhalif kanallara çıkıp AKP’yi eleştirmiş olmazdı…

Bu isimler AKP’nin çekirdek kadrosuydu; bu isimler gibi partinin birçok kurucu ismi partiden ya uzaklaştırıldı ya da pasifize edildi…

AKP’nin bir dönem Adalet Bakanı olan, TBMM’ye Meclis Başkanlığı yapmış Cemil Çiçek, yine Bülent Arınç gibi olmasa da parti içinde daha sığ noktaya getirildi…

Yine TBMM’ye Meclis Başkanı olmuş Mehmet Ali Şahin AKP içinde sesi çıkmayanlardan biri haline geldi…

AKP içinde geçtiğimiz dönemlerde Milli Eğitim Bakanlığı, AKP’nin sözcülüğünü üstlenen Hüseyin Çelik yine partiden ekarte edildi.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş bir şekilde istifa eden demiyorum, başbakanlıktan adeta alınan Ahmet Davutoğlu, AKP içerisinde kaybedenler kulübüne adını yazdıran diğer bir isim oldu…


Bu olanları görünce AKP, acaba Necmettin Erbakan Hoca’nın ahı ile mi gidecek dedirtiyor insana…

Takım elbiseliler dövüşüyor: kimin adına?

Anayasa değişikliği teklifi 5. madde kabul edildi


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…