Çağımızın en önemli sağlık sorunlarından biri obezite ise diğeri depresyon…
Aynı zamanda birbirleriyle ilişkili bu iki rahatsızlık, birbirlerine davetiye çıkarıyor. Obezitenin birçok psikiyatrik soruna yol açabileceğine değinen Acıbadem Ankara Hastanesi Psikoloğu Bülent Baykal, bir numarada majör depresyon bozukluğunun olduğunu söyleyerek, ağırlıklı olarak kadınların bundan daha fazla etkilendiğini vurguluyor.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya nüfusunun üçte birini etkileyen obezite, her geçen gün daha fazla insanın sağlığını tehdit ediyor.
Türkiye’de toplumun yüzde 30’undan fazlasını etkilediği ifade edilen obezite, erkeklerin yüzde 7,9’unda görülürken, kadınların yüzde 23,4’ü bu hastalıktan etkileniyor.
Obeziteye neden olan faktörler arasında genetik yatkınlık, modern yaşamın getirdiği stres, hızlı ve işlenmiş yiyecekler ve ayaküstü yeme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam gibi nedenleri sayan Psikolog Bülent Baykal, obez veya fazla kilolu kadınlara karşı toplumda daha negatif bir algı olduğunu belirtiyor.
Kadınlarda daha ağır etkileri var
Obezitenin depresyonu tetikleme nedenlerinden de bahseden Psikolog Bülent Baykal, “Obezler vücut ağırlığından ve kısıtlı hareket olanaklarından dolayı büyük sıkıntı çekerler. Öz bakımlarını gerçekleştirmede çok zorlandıklarını ya da sürekli bir desteğe ihtiyaç duyduklarını görürüz. Bu da bir zaman sonra kendini toplum dışı ve değersiz hissetmelerine neden olur” diyor.
Ayrıca obez ve fazla kilolu kadınlara, erkeklere nazaran daha fazla negatif toplumsal etiketler yapıştırıldığına dikkat çeken Psikolog Bülent Baykal, tembel, kontrolsüz, değersiz gibi olumsuz etiketlere maruz kalan kadınların kendilik değerlendirmeleri, düşmanlık ve depresif semptomları daha ağır yaşadıklarını söylüyor.
Ayrıca sosyo-ekonomik açıdan yüksek ve kariyer sahibi obez kadınların depresyonu daha ağır yaşadıkları da araştırmalarda ortaya konan başka bir gerçek.
Negatif duygular obeziteyi besliyor
Öte yandan obeziteye eşlik eden depresyon kadınların bilişsel, davranışsal ve negatif duygu durumlarını daha da kötüleştireceği için obezite daha ağır bir tabloya dönüşebiliyor.
Çünkü kendini çaresiz hisseden kişi, bir süre sonra “ne yapsam olmuyor”, “başarısızım”, “değersizim” gibi kendine yönelik olumsuz atıflarda bulunarak, var olan problemin daha da büyümesine neden oluyor.
Psikolog Bülent Baykal, bu şekilde aşırı yemeye yönelen kişide kiloların daha da artacağını ve sendromun daha da kötü yaşanacağına dikkat çekiyor.
Hangisi hangisini etkiliyor?
Bazı araştırmacılar depresyonun obezitenin bir sonucu olduğunu kesin olarak belirtirken, birçoğu da iki taraflı bir ilişki olduğunu savunuyor. Bazı araştırmacıların fikri ise, hangi parametrenin diğerini etkilediğinin hala bilinmediği yönünde..
Yani, obezlerin mi depresyona girdiklerini yoksa depresiflerin mi obez olma potansiyellerinin daha çok olduğunun henüz tespit edilemediğini öne sürüyorlar. Öte yandan bir araştırma, insanların obez durumuna geldikten 5 yıl sonra depresif semptomları yoğun yaşamaya başladıkları ortaya koyuyor.
Önce ilaç tedavisi
Klinik olarak obez olan kadınlar, tedavi için başvurdukları zaman ilk aşamada depresif durumları ile ilgili veriler alınması çok önemli bir detay. Psikolog Bülent Baykal, eğer kişide majör depresyon görülürse, tedavide izlenebilecek yolla ilgili de bilgi veriyor:
“İlk aşamada diyet, bilişsel davranışçı terapi ve diğer alternatif tedavi yollarını denemeden önce ilaçla tedaviye başlanarak, depresif semptomlarının azaltılması veya yok edilmesi amaçlanmalı.” Fakat Psikolog Bülent Baykal, sadece ilaç tedavisinin bu durumlarda yeterli olmayacağını da ekleyerek psikolojik destekle birlikte yürütmenin önemine değiniyor.