Aslanlar nasıl ormanların kralı oldu?

Adaletin temsilcisi ağaçlar yok olunca aslanlar kendilerini “ormanın kralı” ilan etmişler. Bu unvan halen ellerindedir. Aslanlardan daha güçlü, daha zehirli veya daha yetenekli onlarca hayvan vardır. Lakin doğru propaganda teknikleriyle bir karınca bile krallık koltuğuna oturabilir.

Aslanlar nasıl ormanların kralı oldu?

Aç bir aslan, yavru bir ceylanın peşine düşer, onu mideye indirmek için tüm gücüyle koşar, fakat bir türlü yakalayamaz. Çünkü çevik ceylan, ağaç ve çalıların arasında zikzaklar çizerek izini kaybettirmeyi başarır.

Aslan bu defa hedef küçültüp bir tavşanı kovalamaya başlar. Açlıktan gözü dönmüştür, lakin kovalamaca bir ağacın kovuğunda son bulur. Dev meşe ağacı, minik tavşana kucak açar ve hayatını kurtarır.


Gözü dönen aslan, bir maymuna musallat olsa da sonuç değişmez. Maymun can havliyle bir ağacın dallarına atar kendini. Kudretli ağaç bir kere daha hayat kurtarır.

Yüzyıllardan beri ağaçlar ormanın adaletini dağıtır bu şekilde. Tüm canlılara oksijen verdikleri yetmezmiş gibi küçük hayvanları da yırtıcılardan korurlar. Hep zayıfın yanında saf tutarak tabiatın o muhteşem dengesini sağlarlar. Aslında hepimiz sloth’lar (tembel hayvan) gibi sevgiyle sarılmalıyız ağaçlara, onların yapraklarını tek tek öpsek borcumuzu ödeyemeyiz zira.

aslan ve ceylanLakin, ormanların birinde aslanlar bu vaziyete isyan etmiş!

Ağaçların hep aleyhlerine çalıştığını ve yaptıkları tüm planlara çomak soktuklarını düşünüyorlarmış. Sonra “bir patinin nesi var, iki patinin sesi var” diyerek kalabalık bir tarikat kurmuşlar. Avlarını zahmetsizce yiyecekleri bir dünyanın hayaliyle, günlerce düşünüp akıllıca bir plan yapmışlar.

Tüm hayvanlar alemini toplamışlar başlarına ve demişler ki: “Ey hayvanlar, çok sevdiğiniz bu ağaçlar aslında ormanımıza zarar veriyor. Kafir dallarıyla oksijeni tüketiyor, münafık yapraklarıyla böcekleri zehirliyor. Bunların hepsi orman haini yahu! Geçen gün zürafaların lideri çıkmış diyor ki ‘ağaçlar doğa dostudur’.

Eyyy zürafa, madem ağaçlar doğa dostu, yapraklarını niye yiyorsun o zaman?

Bunlar var ya bunlar, Avrupa’dan, Amerika’dan talimat alıyorlar! Ancak benim aziz ormanım artık uyandı. Tüm bu yüzsüzlere cevap vermek ve ağaçları yok etmek için sizden yetki istiyoruz. Önümüzdeki hafta oylama yapacağız, hepinizi sevgiyle selamlıyorum.”

Ceylan yılana bakmış, yılan iguanaya, iguana antiloba, antilop hipopotama… Tüm hayvanlar aslanların bu duyurusunu şaşkınlıkla karşılamış. Ancak kimisi korkusundan, kimisi de otoriteye yaranmak istediğinden karşı çıkmamış. Düşünmek için bir hafta müsaade istemişler.


Bir hafta boyunca her yerde ağaçların lanetli olduğuna dair afişler asılmış, duyurular yapılmış. En popülist aslanlar antiağaç mitingleri düzenlemiş, aksi yönde görüş beyan edenler hain ilan edilmiş, bazı hainler ormandan kovulmuş, bazıları da gizli bir dosyayla tutuklanmış. Mütemadiyen propaganda yapan ve ormanı kutuplaştıran aslanlar, uydurdukları hikayeyi o kadar sık zikretmişler ki sonunda gerçek sanmaya başlamışlar. Yalan söylerken yalan söylüyor gibi hissetmiyor, dürüst olduklarına canı gönülden inanıyorlarmış. Keza bu duruma sosyolog Hovland “uyuyan etki” adını verir.

Kavgayla geçen bir haftanın sonunda, sandıktan ağaçların yok edilmesi kararı çıkmış

Ve aslanların verdiği yetkiye dayanan yancılar, vakit kaybetmeden irili ufaklı tüm ağaç ve çalıları imha etmiş.

İmha işlemi bitince hayvanlar gözlerine inanamamış. Zemini Vodafone Arena stadına dönen orman, ceylanları çıplak, maymunları evsiz, tavşanları öksüz, otçulları da aç bırakmış.

aslan ve tavşan

O günden sonra epey rahatlayan aslanlar, saat başı ava çıkmaya başlamışlar. Sığınacak kovuk bulamayan tavşanları tek lokmada yutmuşlar, tırmanacak dal bulamayan maymunları yakalayıp yancı yapmışlar, düz arazide nefesi tükenen ceylanları ateşte pişirmişler ve bunları yaparken zerre suçluluk hissetmemişler. Neden hissetsinler ki? Vahşi doğada güçlü kalmak zarurettir, yoksa doğal seleksiyonla yok olursun. Bahtiyar aslanlar midelerini tıka basa doldururken, “bunu neden daha önce düşünemedik?” deyip gülüşüyorlarmış.

Kıssadan hisseye, adaletin temsilcisi ağaçlar yok olunca aslanlar kendilerini “ormanın kralı” ilan etmişler. Bu unvan halen ellerindedir.

Aslanlardan daha güçlü, daha zehirli veya daha yetenekli onlarca hayvan vardır. Lakin doğru propaganda teknikleriyle bir karınca bile krallık koltuğuna oturabilir. Siyasi eleştirmen Chomsky bu durumu “totaliter bir rejimde cop ne ise demokrasilerde propaganda odur” cümlesiyle özetler.

Ben size bir masal anlattım. Umarım beğenmişsinizdir. Gökten üç elma düşmüş, üçünü de aslanlar yemiş sayın seyirciler. Lütfen aslanları sevdiğinizin yarısı kadar komşularınızı sevin.


Dipnot: Bu yazı siyasi bir taraf tutmamaktadır. Ayrıca seneler önce yerel bir gazetede yazdığım yazının güncellenmiş halidir.

Yan komşum potansiyel bir terörist

Bir öğretmenle neden evlenmemeliyiz?


İsmail Pişer
İzmir’de doğdum, Denizli ve Eskişehir’de büyüdüm, Mersin ve Ankara’da okudum, Konya’da ve birçok şehirde yıllarımı geçirdim. Belki biraz göçebe ruhlu olduğumdan, kendimi hiçbir vilayete ait hissetmedim. Hepinizin aşina olduğu o boşluk duygusu, bana yazma tutkusu olarak sirayet etti. Bolca öykü ve deneme yazdım. Yazmak para kazandırmıyor çoğu zaman ama akıl sağlığı için gerçekten hayati olabiliyor.