Mükemmel olmak o kadar da mükemmel bir şey değil!

Ülkemizin son zamanlarda yaşadıkları iş dünyamızı ve sosyal yaşantımızı etkiliye dursun,bu duygularından etkilenenler son zamanlarda “EN” olmaya odaklanmış durumda.

Mükemmel olmak o kadar da mükemmel bir şey değil

ICF (International Coach Federation) ve AC (Association Coach Federation) onaylı profesyonel koçluk yetkisine sahip Direm Fikir Atölyesi Kurucusu Didem Tınarlıoğlu resmi internet sitesinden yayınladığı “Mükemmel olmak o kadar da mükemmel bir şey değil!” başlıklı yazısıyla “EN” olmaya odaklanmış bireylere ayna tutarak, onları kendi yaşantılarında mutlu kılan başarıların, özgün mükemmelliklerin peşinde olmalarının alternatif çözüm yollarını bulmaya yarayan yol arkadaşlığı yapıyor.

“Mükemmel olmak o kadar da mükemmel bir şey değil!”

Daha fit bir vücuda, daha yüksek kariyere, en iyi eşe, en karizmatik sevgiliye, en başarılı çocuğa, en fazla sosyal sermayeye, en çok like almaya ve daha birçok konu da “EN” olmaya odaklanmış şekilde, son hızla bir yarışın içinde koşuyoruz adeta. Hem de hayatın tadını alabilmeyi, yaşamayı unuturcasına!


Tercihlerinizi neye göre yaptığınızı hiç düşündünüz mü? “Başkalarının mükemmellik skalasında yer edinince mutlu olmak mı, yoksa kendi mutluluğunuzda, mükemmellik noktasında olmak mı?”

Bu “EN”lere olan hırsımızın temelinde mükemmel olma ama dahası mükemmelliyetçilik duygusu yatıyor. Gerçek şu ki, hayatımızda dayatılmış kalıplarda yer edinmeye veya başkasının kalbinde tutunmaya çalışırken, kendi isteklerimize senkronize olabilmeyi gözardı ediyoruz.

Mükemmel olmaya çalışırken,

Mükemmel olmaya çalışırken, hayatın anlık keyiflerini, kendimize ait mutlulukları yaşamayı es geçiyoruz. Tabii burada mükemmelliği bırakın mutluluğa odaklanın demek; uyumayı seviyorsanız daha çok miskinlik yapın, gelişimi bırakın, çalışmayın, gezin, kısaca daha az üretin demek değil.

Asıl o zaman, yani üretmeyen bir varlık olduğunuzda mutsuzluk başlar. İlk günler çok keyifli gelse de sürekli tüketen olmak, bir süre sonra karda ölmek gibi yaşamdan sizi yavaş yavaş kopartır, soldurur içten içe.

Hepimiz bir gün hiç çalışmamak için çok çalışıyoruz, evet doğru ama şu anda o günlere iç geçirirken hayat da, yanımızdan geçip gidiyor.

Harika bir eve sahip olmak için gece gündüz çalışıp eve gelince yatağa kendinizi zor atıyorsanız, fit olacağım diye en sevdiğiniz tatlıyı ara sıra bile ağzınızın tadı ile yemeyi, kendinize çok görüyorsanız, yüz verirseniz kaçar korkusu ile sevgilinize umarsızca sevginizi akıtmıyor, içinizden gelse de şımarmamak için kendinizi zor tutuyorsanız, çalışırken ciddiyetin en büyük otorite olduğunu zannedip, hiç ama hiç espri yapmıyorsanız, uçurtma uçurmak için iç geçiriyor ama birileri görür diye içinizdeki coşkuyu baskılıyorsanız ve içsel gelişiminize yatırım yapmayıp borsaya, tahvile yatırım yapmakla yetiniyorsanız, büyük kayıptasınız demek istiyorum!

Saatin tik tak sesleri hayatınızdan akan anların sinyallerini duyurmak içindir.

Bu sese ara sırada kulak verin. Zaman zaman bu koşturmacanıza ufak molalar verin ve kesin olarak istediğiniz şeyin ne olduğunu düşünün. Unutmayın; Sokrates‘in dediği gibi


“Sorgulanmayan yaşam, yaşam değildir!”

Didem Tınarlıoğlu

Tam olarak neyi, ne kadar, nerede ve nasıl elde etmek istiyorsunuz? Siz mi istiyorsunuz? Sistemin dayatmasına mı ayak uydurma çabasındasınız? Hayatınızı yönlendirin ve yaşamınızda ne eksikse önce onu yerine koymayı hedef alın hatta odaklanın.

Sevgi, güven, başarılı iş, mutlu bir yuva ya da her ne ise… Ne istediğiniz ile ne olmanız gerektiği arasındaki farkı ve uyumu belirleyin. Senkronizasyonu ikisi arasında yapın.

Her hafta anlamlı bir zamanınızı, en iyi yaptığınız, en keyif aldığınız bir işe ayırın. Arkanıza yaslanıp düşünün. Hatta hemen şimdi! Göreceksiniz, hayal bile etmeniz adrenalinizi artıracak ve yüzünüzde gülümseme oluşmaya başlayacak.

Bunun yanı sıra hayatınızda sadece kendinizin değil, etrafınızdaki insanların da en iyi yaptıkları işleri yapmalarına izin vermeli hatta desteklemelisiniz.

Zamanınızın mutlaka bir bölümünü ve enerjinizin çoğunu çok iyi yaptığınız ,keyif aldığınız şey üzerine odaklamanız, hayatınızdan daha çok zevk almanızı, daha başarılı, daha üretken olmanızı sağlayacaktır.

Doğal becerileriniz üzerine odaklanın. Bütün şampiyonlar benzersiz becerileri üzerine odaklanırlar ama aynı zamanda bunu geliştirmek için çok ama çok emek harcarlar. İnsanlar kendi kapasitelerini ortaya çıkaracak, performans sergileyecekleri işlerini arttırdığında, bilgi ve becerileri gelişir.

Böyle olunca serotonin hormonunun etkisi ile kişinin kendini daha iyi tanımasına, içsel mutluluğunun artmasına, iyi ilişkiler kurmasına, olumlu davranışlar sergilemesine, başkaları üzerinde daha pozitif etkili olmasına destek sağlar.

Gelin siz de, dayatılan kalıplar ve genel kabuller içinde mükemmel olma yarışından sıyrılın. Kendi yaşantınızdaki sizi mutlu kılan başarıların, özgün mükemmelliklerin peşinde olun.

Unutmayın, mutluluk bir varış değil bir yolculuktur. Size engel olan duraklarda durmadıkça hiç bitmeyen, istasyonsuz bir yolculuk.


Kendi mutluluğunuzun mükemmelliğine ulaşmanız dileğiyle…

Mükemmeliyetçi insanlar ve iç sıkıntısı


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.