Küründen Kabare Afife Jale Tiyatrosu’nda başlıyor

Sinema ve tiyatro oyuncusu Seyhan Arman’ın, hayatın her alanında dayatılanlara karşı kendi yazıp oynadığı tek kişilik tiyatro oyunu “Küründen Kabare” 13 Nisan Perşembe günü saat 20:30’da ilk gösterimini gerçekleştiriyor.

"Küründen Kabare": Afife Jale Tiyatrosu'nda başlıyor!

“Küründen Kabare”; bu gün hala toplumsal şiddetin en açık şekline maruz kalan bir trans bireyin hikayesini bu kez farklılıklar üzerinden değil, benzerlikler üzerinden anlatmayı seçiyor.

“Tarihi gerçekten ezilenler yazacaksa, başrol bizim olmalı.”diyen ve hayatta kalmak için direnen “Serpil”in trajik ama bir o kadarda ironik hikayesinin gerçek olaylarla kurgulandığı oyun için özel kostüm ve sahne dekoru hazırlandı.


Seyhan Arman’ın yazıp oynadığı Küründen Kabare’yi Melisa İclal Yamanarda yönetti. Dramaturgluğunu Sinem Özlek’in yaptığı oyunun, dekor ve kostüm tasarımı; Aslı Ersüzer’e, ışık tasarımı ise Cem Yılmazer’e ait.

Seyhan Arman

Oyun, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın da desteği ile prömiyerini 13 Nisan Perşembe günü Afife Jale Tiyatrosu’nda yapacak.

“Küründen Kabare” ile herkesi şaşırtmaya, duygulandırmaya, güldürmeye ama en çok kendini sorgulatmaya hazırlanan Seyhan Arman, “Ben gerçeğin ta kendisiyim.” dediği “Serpil” karakteri için şunları söyledi:

“Küründen Kabare’de bir zamanlar haber bültenlerinde dehşet saçarken gördüğünüz, o çok eğlendiğiniz mekandaki şen şakrak solistliğinden bildiğiniz, yoldan geçerken çaktırmadan süzdüğünüz, cinayet haberlerinde ne de sık rastladığınız… ama transseksüellikle ilgili ne kadar fikriniz, olumlu ya da olumsuz ne kadar önyargınız olursa olsun aslında daha önce hiç tanışmadığınız Serpil’le tanışacaksınız. Küründen Kabare, bu toplumda bir transseksüel olarak yaşamanın hikayesini içerden bir bakışla anlatıyor.”

Küründen Kabare hakkında

Küründen Kabere

Küçük yaşlarda, okulda aslında başarılı da bir öğrenciyken kendisindeki farklılığı ağabeyi, babası ve çevresindekiler fark edip psikolojik ve fiziksel şiddet uygulamaya başlayınca çaresiz ailesinin yanından Ankara’ya, ordan da İstanbul’a kaçan Serpil, şimdi 30’lu yaşlarında, yirmi bin dolara mal ettiği kadınlığıyla bir trans bireydir.

Bir yandan, sonunda bulduğu “en iyi seçenek”le telefonda devre mülk tatil satmaya, bunu yapabilmek için her telefonla müşterisinin, patronunun kısacası “diğerleri”nin beklentisini karşılamaya çalışırken, bir yandan da alay edilen çocukluğundan, yıllardır görmediği ailesine, seks işçiliği, radyo dj’liği yaptığı zamanlardan, ilk uzun ilişki serüvenine, Sarı Sinan’ın adamlarından canını kurtarmak için kendine Diyarbakırlı Deli Serpil lakabını yapıştırıvermesinden, ilk “çark”a çıkma deneyimine, bu toplumda bir transseksüel olarak yaşamanın hikayesini içerden bir bakışla seyirciyle paylaşır.

Küründen Kabere

Serpil, herkes ya da herhangi biri gibi şu sıralar gerçekten bir call center’da çalışmakta mıdır yoksa alışık olunduğu üzre çoktan bir trans cinayetine kurban mı gitmiştir?

Muammadır. Herkesin her gün daha fazla para kazanmak ya da işten kovulmamak, birine kendini beğendirmek ya da onaylanmak, iyi geçinmek, aman başını belaya sokmamak için şekilden şekle girdiği bir dünyada Serpil “kendi gibi olmak”tan başka bir “tercih” yapmamıştır…

Geriye kalan ya da yaşamaya zorlandığı hayatsa, herkes gibi, onun için de; içinde toplumsal ahlaktan ezberlenmiş ön yargılara, ekonomik zorluklardan, aile hayatına pek çok denklemi barındıran maruz bırakılmış bir zorluklar ve zorunluluklar silsilesidir aslında.

“Küründen Kabare”; bu gün hala toplumsal şiddetin en açık şekline maruz kalan bir trans bireyin hikayesini bu kez farklılıklar üzerinden değil, benzerlikler üzerinden anlatmayı seçiyor ve seks işçiliği de yapmış, tacizler, karakollar, dayaklar da görmüş geçirmiş, sonuçta belki herkesten fazla ama aynı zamanda herkes gibi hayatta kalmak için direnen Serpil’in trajik ama bir o kadar da ironik hikayesini, gerçek olaylarla kurguyu iç içe geçiren bir oyunla sahneye taşıyor ve aslında pek çok biçimde iliklerimize kadar işlemiş toplumsal iki yüzlülüğümüzle bizi bir kez daha hesaplaşmaya çağırıyor.


Küründen Kabare künye:

Yazan- Oynayan: Seyhan Arman

Yönetmen: Melisa İclal Yamanarda

Dramaturg: Sinem Özlek

Sahne-Kostüm Tasarım: Aslı Ersüzer

Işık Tasarım: Cem Yılmazer

Yönetmen Yardımcısı: İlsu Olcahan Kubak

Müzik Direktörü: Ceren Özkarataş

Müzik Operatörü: Baran Yüksel

Ses Operatörü: Figen Adıgüzel

Işık Operatörü: Mustafa Genç

Müzik-Şarkı Sözleri: Seyhan Arman


Dış Ses: Engin Alkan

Devlet Tiyatroları yerli oyunları tiyatro severler ile buluşturuyor


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.