Obeziteden korunmak için neler yapmalısınız?

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre tüm dünyada 2008 yılında obez birey sayısı 400 milyon iken, 2015 yılında bu sayı 700 milyona yükselmiş durumda. Obeziteden korunmak için ne yapmalı?

Obeziteden korunmak için neler yapmalısınız?

21 Mayıs Avrupa Obezite Günü

21 Mayıs Avrupa Obezite Günü dolayısıyla açıklama yapan Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu “Obeziteyi önlemenin başlıca yolu beslenme alışkanlığının düzeltilmesi. Öğün atlamak, akşam geç saatlerde yemek yemek, hamur işi ve tatlıdan zengin beslenmek gibi yanlış alışkanlıklardan vazgeçilmesi gerekir” dedi.

Obezite, hipertansiyon (kan basıncı yüksekliği), diabetes mellitus (şeker hastalığı) ve kalp-damar hastalıklarının gelişmesinde önemli rol oynuyor.


Gerek bu saydığımız hastalıkların böbrek dokusu üzerinde oluşturduğu hasarlar ve gerekse vücutta aşırı artan yağ dokusunun (mekanizması tam bilinmemekle birlikte) böbreklerde glomerülonefrit tipinde hastalığa (fokal segmental glomeruloskleroz gibi) neden olması sonucunda böbrek fonksiyonlarında ciddi bozukluklar oluşabiliyor.

Özellikle günde 30 dakika yürüyüş yapmak gibi düzenli egzersizler ve günlük 1.5 litre civarında su içmenin obezitenin önlenmesi için uygulanması gereken önemli konular olduğunu anlatan İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu “Beslenme, egzersiz gibi önlemler özellikle çocukluk döneminde bireylere kazandırılmalı” şeklinde konuştu.

Doktora danışmadan ilaç kullanılmamalı

obezite

Obezite tedavisinin en temel iki yolunun düşük kalorili bir diyet ile beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak olduğunun altını çizen Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu “Bu programların belirlenmesinde mutlaka doktora danışılması ve doktor önerilerine göre planlamalar yapılması uygun olur. Reçetesiz şekilde alınabilen bitkisel olduğu belirtilen ürünlerin doktora danışılmadan kesinlikle kullanılmaması gerekir.

Uygulanacak diyetin yeterli ve dengeli beslenme ilkelerine uyumlu olması, egzersiz programının da bireyin sakatlanmasına yol açmayacak şekilde kişiye özel ve düzenli uygulanabilir olması göz önünde bulundurulmalı. Diyet ve egzersiz uygulamalarının yetersiz kaldığı durumlarda doktorun tavsiyesi ve kontrolü altında ilaç kullanılması da söz konusu olabilir” dedi.

İleri derecede obez bireylerde cerrahi yöntemler uygulanıyor

Obezite tedavisinde bireyin yeme alışkanlığını düzeltmez ve hareketli bir yaşam tarzını benimsenmezse verilen kiloların kısa sürede geri alınmasının kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu “İleri derecede obez olan bireylerde cerrahi yöntemler de kullanılıyor. Cerrahi yöntemler besinlerin sindirim sisteminden emilimini azaltmaya yönelik olan “Bariatrik Cerrahi (mide küçültme ameliyatı gibi) veya daha çok estetik olarak belli bölgelerde biriken yağların alınması şeklinde yapılan ‘Rekonstrüktif Cerrahi’ yapılır” açıklamasında bulundu.

Vücuda alınan enerji harcanandan az olmamalı

Obeziteyi belirleyen en önemli faktörün vücutta biriken yağ dokusunun fazlalığı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu “Obezite; besinlerle alınan enerjinin (kalori) harcanan enerjiden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul ediliyor. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının yüzde 15-18’i, kadınlarda ise yüzde 20-25’ini yağ dokusu oluşturuyor. Bu oranın erkeklerde yüzde 25, kadınlarda ise yüzde 30’un üstünde olması obeziteyi oluşturuyor” dedi.

Obezite ile mücadelede tedavi yöntemleri neler?

Obezite ile mücadelede diyet, egzersiz ve ilaçla tedavi yöntemlerinin yetersiz olduğu durumlarda uygulanan bariatrik ve metabolik cerrahi, kalıcı kilo kaybı için önerilen yöntemlerin başında geliyor.

“Obezite cerrahisi” olarak da bilinen yöntem, yiyecekler ve metabolizma arasındaki karmaşık ilişkiyi değiştirerek vücudun etkin kilo yönetimi yapabilmesi için sıfırlanmasına yardımcı oluyor.

Mide küçültme operasyonları sonrasında bir yılda, %50-70 aralığında fazla kilonun verilebildiğini kaydeden uzmanlar, hastanın ideal kiloya 1,5 yıl sonra ulaşmasının öngörüldüğünü söylüyor.

Dünyayı tehdit eden obezite ile mücadelede farkındalık yaratmak ve obezitenin zararlarını anlatmak amacıyla 22 Mayıs Dünya Sağlık Örgütü tarafından Avrupa Obezite Günü olarak anılıyor.


Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Şerafettin Özer, pek çok hastalığa yol açan obezite ile mücadelede tedavi yöntemlerini anlattı.

Obezitenin yüksek tansiyon, şeker hastalığı (Tip 2 Diyabet), kalp hastalıkları, safra kesesi taşı, karaciğer yağlanması, eklem hastalıkları, reflü, gut-ürik asit artışı ve kanser sıklığında artış, adet görme bozuklukları, felç-inme sıklığında artış gibi pek çok sağlık sorununa davetiye çıkardığını belirten Op. Dr. Şerafettin Özer, “Obezite tedavisinde her hastanın durumu ayrı değerlendirilerek diyet, fiziksel egzersiz, ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi yöntemlerinden biri veya birkaçının beraber uygulanması gerekir” dedi.

Hastalıklarda önemli iyileşme sağlıyor

Obezite tedavisinde Amerika Sağlık Birliği’nin 2005 yılında yayınladığı fikir birliği belgesine göre cerrahi tedavinin kalıcı kilo kaybı için önerilen tek yöntem olduğunu ifade eden Özer,

“Bariatrik ve Metabolik Cerrahi, obezite ile ilişkili hastalıklarda anlamlı iyileşmeler göstermektedir. Tip 2 Diyabette %45’ten %68’e kadar düzelme, hipertansiyonda %42’den %62’ye kadar düzelme, kemik erimesi ve eklem hastalıklarında %41’e kadar düzelme, uyku apnesi %45’ten %76’ya kadar düzelme sağlamaktadır” dedi.

Obez bir insanın belirgin ve kalıcı bir şekilde kilo vermesi için, vücudun kilo denge sisteminin ya da metabolik sağlık sisteminin yeniden oluşturulması ve böylelikle vücudun fazla yağı depolamayı sonlandırması gerektiğini belirten Op.Dr. Şerafettin Özer, “Bugüne kadar bunu gerçekleştiren en etkili yöntem ise cerrahi müdahale olmuştur. Aynı zamanda hastaların %80’inde obeziteye bağlı sağlık problemlerinin de çözüldüğü görülmüştür” dedi.

Bariatrik Cerrahinin büyük miktarda kilo kaybı sağladığını ifade eden Op.Dr. Şerafettin Özer, “Yaşam tarzı değişikliği veya ilaç tedavisi ile karşılaştırıldığında ameliyat sonrası 3 yıllık dönemde %45’ten fazla kilo kaybı sağlar. 10 yıllık ortalama kilo kaybı verilerine bakıldığında; diğer seçenekler ile ortalama 1 kg kilo kaybı sağlanırken, aynı durum obezite cerrahisi uygulanmış hastalarda 20 kg’dır” diye konuştu.

İdeal kiloya 1,5 yıl içinde ulaşılabilir 

Mide küçültme operasyonları sonrasında ilk 6 ayda fazla kilonun %50’sinin kaybedildiğini, ikinci 6 ay içinde de %50 olmak üzere bir yılda fazla kilonun %75’inin verildiğini belirten Özer, hastanın ideal kiloya 1,5 yıl sonra ulaşmasının öngörüldüğünü ifade etti.

“Bariatrik ve Metabolik Cerrahi, yiyecekler ve metabolizma arasındaki karmaşık ilişkiyi değiştirerek vücudun etkin kilo yönetimi yapabilmesi için sıfırlanmasına yardımcı olur” diyen Op.Dr. Şerafettin Özer,

“Bariatrik ve Metabolik Cerrahi ile midenin ve/veya ince bağırsağın anatomisinin değiştirilmesi, hormonal sinyallerle etki ederek, iştahın azalması doygunluk hissinin artması metabolizmanın hızlanması ve sağlıklı yeme alışkanlığının oluşmasıyla sonuçlanır. Bu olumlu değişiklikler sonucunda vücut kilo kaybına hazır hale gelir ve tekrar yüksek bir referans seviyesine çıkmak için yeni bir mücadeleye girmez” diye konuştu.

Her hastaya uygulanmıyor

Bu ameliyatların her hastaya uygulanmadığını, mutlaka hastanın kişisel özellikleri ve ihtiyaçları doğrultusunda yapıldığını belirten Şerafettin Özer, “Hasta tüm yönleriyle incelenerek ameliyatlardan istifade edip etmeyeceği tespit edildikten sonra operasyon gerçekleştirilmektedir. Hastanın ameliyat sonrası uyum sağlayıp sağlamayacağı belirlenmektedir.

Hastaya öncelikli olarak ameliyattan sonraki yaşam tarzıyla ilgili eğitim verilerek ameliyattan sonraki 1,5-2 yıl içinde yaşayacağı farklılıklar anlatılmaktadır. Bunların hepsi gözden geçirildikten ve hasta ikna olduktan sonra ameliyata karar verilmektedir. Ameliyatların başarılı olabilmesi için operasyon öncesinde detaylı konsültasyon yapmak gerekmektedir. NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’ndeki cerrahi altyapı imkanları ve multidisipliner uzman kadrosu ile danışanlarımızın şikayetlerinden yola çıkarak kapsamlı bir tanı süreci başlatılır. Uzmanlarımızın uygun bulması halinde de gerekli cerrahi girişim uygulanır” dedi.


Obezite ve diyabet tedavisine yönelik olarak gerçekleştirilen bu cerrahi müdahalelerin 18 yaş ve 60 yaş arasındaki hastalara uygulandığını kaydeden Şerafettin Özer, “Ameliyat öncesinde hastaya; iç hastalıkları uzmanı, psikolog ve beslenme uzmanından oluşan bir ekip tarafından detaylı inceleme yapılmaktadır. Beden Kitle İndeksi (BKİ) 40 üzeri olması, daha az ise metabolik hastalıklara ait bulguların olması değerlendirmeye esas teşkil eder. 18 yaşın altına genellikle uygulanmayan bu ameliyatlar, 60 yaş üzerindeki hastalarda kişinin genel fiziki durumuna göre yapılabilmektedir” diye konuştu.

Obezite geni zayıf olmanıza engel mi?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.