Sözcü Gazetesi: 27 Haziran 2007

Sözcü Gazetesi: 27 Haziran 2007. Burak abi, bırak gazete işini. Sen mi kurtaracaksın gazeteciliği Allah aşkına! Doğru ve dürüst haber yapacaksın. Çekemeyecekler seni…

27 Haziran 2007: Sözcü Gazetesi burak akbay

Yaz sıcağı asfaltları kavururken çocuk parkında bir bankta oturup AMK gazetesini okuyordum. O sıra yanıma biri yaklaştı. Jilet gibi takım elbisesi maviye çalan gözlerini daha da belirginleştiriyordu. Hoş geldin abi dedim, yanıma oturdu. Bu elinde okuduğun spor gazetesi var ya dedi, işte bunun gibi bir de günlük gazete çıkaracağım dedi. İşte burada başladı münazaramız…

27 Haziran 2007…

— Ya bırak Burak abi gazete açmayı falan şimdi, sen mi kurtaracaksın gazeteciliği Allah aşkına!


Ama gazetecilik kutsal meslektir…

— Boş ver şimdi sen gazeteciliğin kutsallığını falan… Gün gelir, memlekette gazete filan bırakmaz bunlar, basına el koyarlar, karınca yığını gibi sansür getirirler…

Yok canım!

— Vallahi bak. Bir gün senin de gazetene operasyon düzenlerlerse hiç şaşırma benden söylemesi.

Ama doğru ve dürüst haber…

— Güzel abim yaranamazsın… Bak şimdi sen geleceksin açacaksın bu gazeteyi, başköşeye de basacaksın Mustafa Kemal’in fotoğrafını, altına bir de T.C kazıyacaksın yiyeceksin sonra faşist damgasını, doğru ve dürüst haber nasıl olur anlata anlata tüy bitecek dilinde, çekemeyecekler seni…

Yandaş olacaksın diyorsun yani…

— Alışmadık g*tte don durmaz abi. Bak buraya yazıyorum, bunlar dolandırıldık diyecek, kandırıldık diyecek sonra çat kapı her şeye sansür koymaya başlayacaklar, gazetelere kayyum atayacaklar, doğru ve dürüstlük diyorsun ya, işte bunu savunan tüm gazetecileri göz altına alacaklar, bak gün gelecek özgür olmayan ülkeler arasında olacağız, söylemedi deme…

Efkar bastı be…


— Aman abi napıyorsun sen dur içme o viskiyi gözünü seveyim, yarın öbür gün dinsiz gazeteci diye gösterir seni bunlar haberin olsun.

Halkımız ne olacak peki?

— Onlar da sarıklılara sorsun artık ne olacaklarını, bize ne, kendi düşen ağlamaz.

Doğru haber almasınlar mı? Nerede ne bitiyor dürüst bir şekilde öğrenmesinler mi, aydınlatmayalım mı toplumu, kaderlerini yandaşlara mı bırakalım?

— Bak ne güzel söylüyorsun, kader der geçerler abi durduk yere iş çıkarma şimdi başımıza…

İyi de, yazık olmaz mı?

— Asıl bu gazeteyi açarsan yazık olur… Bazıları senin gazeteciliğinin doğruluğuna dürüstlüğüne inanacak, etkilenecekler, etik ilkelere sadık kalışını kıskanacaklar. “Sen susarsan Türkiye susar” diyecekler sonra senin gazeteni satın alanların, okuyanların evleri basılacak, içeri tıkılacaklar. Atatürkçülüktü, ulusalcılıktı, sekülerizmdi falan faşist damgası yiyeceksin abi. Sen bence yorma kendini gel beni dinle.

Yok, arkadaş ben mesleğimi seviyorum! Bir deneyeceğim.

— E sen bilirsin.

***


Günümüz Türkiye’sinde basına getirilen kısıtlamaları hep kınadık, bu bağlamda neler yapılabilir hep tartıştık, önerilerde bulunduk, tavsiyeler kıldık. Lakin Sözcü Gazetesi’ne yapılan FETÖ operasyonu karşısında kelimeler ne yazık ki artık kifayetsizliğe bürünmüş durumdadır. Bir Gazetecilik Bölümü öğrencisi olarak Sözcü Gazetesi’ne yapılan bu haksız operasyonu ve alçakça yakıştırmaları kınıyorum.

‘Sözcü’ de FETÖ’cüymüş de muş müş muş (!)