Stephen Hawking’ten şaşırtan uzaylı açıklaması

Stephen Hawking’e göre yeni gezegen arayışında, insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri dünya dışı varlıklar olacak.

Stephen Hawking'ten şaşırtan uzaylı açıklaması

Stephen Hawking: “İnsanoğlundan çok daha gelişmiş uzaylılar insanı bakteri gibi görecek”

İngiliz astrofizikçi daha önceki açıklamasında Dünya’yı terk etmemiz gerektiğini söylemiş ve ilk kez tarih vermişti. Bilim dünyası tarafından Einstein’dan sonraki en büyük dahi olarak kabul edilen Stephen Hawking, uzayda farklı bir yaşam türü ile karşılaşılırsa, bu durumun olumsuz sonuçları olabileceğine dikkat çekiyor. Hawking insanoğlundan çok daha gelişmiş olması muhtemel uzaylıların (dünya dışı varlıkların), insanı bir bakteriden farksız göreceğini düşünüyor.

100 yıl içinde Dünya’yı terk etmeliyiz!

2117 yılına kadar dünyayı terk etmemiz gerektiğini söyleyen İngiliz bilim insanı Stephen Hawking, buna gerekçe olarak nükleer savaş ihtimallerini, küresel ısınmayı ve genetik olarak tasarlanan virüsleri gösterdi. 75 yaşındaki Hawking, daha önce de Dünya’yı tehdit edebilecek nitelikte asteroidler ve aşırı nüfus artışı konusundaki endişelerini dile getirmişti.


Eski bir öğrencisi olan Christophe Galfard ile Dünya’yı gezecek olan Hawking, insanlığın uzayda yaşamak için gerekli hazırlıkları yapmasının yollarını araştıracak.

Stephen Hawking, kuantum fiziği ve kara delikler üzerine yaptığı geniş kapsamlı çalışmalarla tanınıyor. Vücudunun neredeyse hiçbir kısmını kullanamayan, kendisi için özel olarak geliştirilen bir bilgisayar sistemine sadece yanak kaslarından birini kullanarak komut veren Hawking, bu şekilde günde yaklaşık 2 bin 500 kelimeyle iletişim kuruyor ve bilimsel çalışmalarını sürdürüyor.

Araştırmaları 40’ın üzerinde dile çevrilen Stephen Hawking, bilim çevrelerinde Albert Einstein’dan sonraki en büyük dahi olarak görülüyor.

“1000 yıla sağ çıkacağımızı sanmıyorum, 1000 yıl bile ömrümüz yok”

Stephen Hawking, geçen yıl yaptığı açıklamada insanlığın 1000 yıl içerisinde yaşayabileceği yeni bir gezegen bulamaması halinde neslinin tükenebileceği konusunda uyarıda bulunmuştu. Hawking, “gelecek bin ya da 10 bin yıl içinde mutlaka felaketler olacak. O zamana kadar uzaya ya da başkaca yıldızlara yayılmış olmalıyız, kırılgan gezegenimizden kaçmadığımız takdirde, bin yıla sağ çıkacağımızı sanmıyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Hawking, yaşanabilecek felaketler arasında nükleer savaş olasılığı, küresel ısınma ve genetik yapısı değiştirilen virüsleri saymıştı.

“İklim değişikliği dünyanın sonunu getirecek”

‘Zamanın Kısa Tarihi’ isimli kitabını dünya genelinde 10 milyondan fazla satan ünlü fizikçi, “Kim bilir belki bir gün yer çekimi dalgalarını Büyük Patlama’nın kalbine bakmak için kullanmayı da başarabiliriz. Ancak aynı zamanda insanlığın geleceği için kendimize başka bir gezegende yer aramaya da devam etmek zorundayız. İklim değişikliği, yavaş yavaş Dünya’da yaşamın sonunu getirecek. Yaşanacak başka bir gezegen bulamamamız halinde insanoğlunun, narin gezegenimizde bin yıl daha ayakta kalabileceğini sanmıyorum” ifadelerini kullandı.

“Uzayda koloniler oluşturmazsa, insan ırkının sonu gelecek”

Ünlü fizikçinin tezine göre, dünyadaki yaşam; aniden meydana gelecek bir nükleer savaş, genetik olarak değiştirilmiş bir virüsün yaratılması ya da giderek artan yapay zeka tehdidi nedeniyle sona erebilir. Hawking konuyla ilgili olarak, “Bana göre, uzaya gitmezse, insan ırkının geleceği yok. Ancak gelecek yüzyıl içinde uzayda kendi kendine yetecek koloniler oluşturma olasılığımız düşük. Bu nedenle bu dönemde çok dikkatli olmalıyız” yorumunu yaptı.

Dünya tiranlığa dönüşebilir!

Bu hedef doğrultusunda ‘bir tür dünya hükümeti’ kurulmasını öneren Hawking, bunun da başka sorunlar ortaya çıkarabileceğini ve bir tiranlığa dönüşebileceğini ekledi. “Tüm bunlar kulağa ‘felaket haberi vermek’ gibi gelse de, ben iyimserim” diyen Hawking, insan ırkının dirilerek bu zorlukları alt edeceğini düşündüğünü söyledi.

Stephen Hawking kimdir?

İngiliz fizikçi, evrenbilimci, astronom, teorisyen ve yazar. Hawking 8 Ocak 1942 yılında İngiltere’nin Oxford şehrinde doğdu. 8 yaşındayken Londra’dan 20 mil uzaktaki St Albans’a gitti. 11 yaşında St Albans okuluna kayıt oldu. Buradan mezun olduktan sonra babasının eski okulu Oxford Üniversitesi kolejine devam etti. Babasının tıpla ilgilenmesini istemesine karşın, o matematiği seviyordu. Fakat okulun matematik bölümü mevcut değildi. Bu yüzden onun yerine fizik öğrenimi görmeye başladı.


Üç yıl sonra doğa bilimlerinde birinci sınıf onur madalyasıyla ödüllendirildi. Hawking daha sonra kozmoloji (evrenbilim) üzerine çalışmak üzere Cambridge’e gitti. O zamanlar Oxford’da evren bilimi üzerine çalışma yoktu. Cambridge’de danışman olarak Fred Hoyle’u istemesine karşın Dennis Sciama atanmıştı. Doktorasını aldıktan sonra ilk önce araştırma asistanı, daha sonra Gonville and Caius College’de profesör asistanı oldu. 1973’de Gökbilim Enstitüsünden ayrıldıktan sonra Hawking, Uygulamalı matematik ve Kuramsal fizik bölümüne geçti. 1979’dan sonra matematik bölümünde Lucasian matematik profesörü oldu.

Kuantum mekaniği ve Genel Görelilik Kuramı’nın birleştirilmesi

Bu profesörlük 1663 yılında üniversite parlamento üyesi olan Henry Lucas tarafından kurulmuştu. İlk olarak Isaac Barrow sonra 1669’da Isaac Newton’a verilmişti. Hawking, evrenin temel prensipleri üzerine çalıştı. Roger Penrose ile birlikte Einstein’ın Uzay ve Zamanı kapsayan Genel Görelilik Kuramının, Big Bang‘le başlayıp karadeliklerle sonlandığını gösterdi.

Bu sonuç Kuantum mekaniği ile Genel Görelilik Kuramı’nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Bu yirminci yüzyılın ikinci yarısının en büyük buluşlarından biriydi. Bu birleşmenin bir sonucu da karadeliklerin aslında tamamen kara olmadığını, fakat radyasyon yayıp buharlaştıklarını ve görünmez olduklarını ortaya koyuyordu. Diğer bir sonuç da evrenin bir sonu ve sınırı olduğuydu. Bu da evrenin başlangıcının tamamen bilimsel kurallar çercevesinde meydana geldiği anlamına geliyordu.

Hastalığından sonraki yaşamı

Stephen Hawking 1960’ların başında 21 yaşındayken tedavisi olmayan Amyotrofik lateral skleroz (ALS) hastalığına yakalandı. Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden; ancak beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık, Hawking’i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm etti. Ünlü bilim insanı, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyor.

Şu anda Hawking, bilimsel uğraşlarında ve günlük yaşantısında çevresinden ve ailesinden büyük destek almaktadır. Konuşmak istediği anda, elindeki elektronik aleti sıkarak, sandalyesine bağlı özel bilgisayarının ekranına, dakikada ortalama 10 kelimeyi sıralayabilmektedir. Bu sessiz konuşan dehanın, özel bilgisayarının hafızasında yaklaşık 2600 kelime bulunmaktadır. Böylece herhangi bir kelimeyi söylemek istediğinde ekrana yazabilmektedir. Sağlıklı insanların konuşmalarında kullandığı kelime sayısı da 2500 civarındadır. Dolayısıyla Hawking, duygularını ifade etmede kelime sıkıntısı çekmemektedir.

Stephen Hawking kuantum fiziği ve kara deliklerle ilgili iddialarıyla, bugün yaşayan bilim insanları arasında dünyada en çok tanınan isimdir. Kitapları, 40 dile çevrildi; evrenle ilgili çılgın teorik bilgilerini popüler hale getirmek için gereken maddi bağımsızlığı sağlayacak ve Cambridge Üniversitesi’ndeki uygulamalı matematik ve teorik fizik laboratuvarını geliştirecek kadar da sattı. Hawking, hastalığıyla gizemli bir kişilik oluşturmaktadır.

“Dünya büyük bir felaket ile yüzleşebilir; uzayda koloniler kurulmalı”

Son kitabı “Ceviz Kabuğundaki Evren”de, dünyanın büyük bir felaket ile karşı karşıya kalabileceğini belirterek uzayda insan kolonileri kurulmasını gündeme getirmişti. Bir fenomen haline gelen ve milyonlarca satan “Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere” kitabı, Hawking’e asıl şöhreti getirmişti. İlk kitabının yayımlanmasından bu yana gerçekleşen önemli buluşların ardındaki sırrı açığa çıkaran “Ceviz Kabuğundaki Evren”, “Zamanın Kısa Tarihi”nin bir devamı sayılabilir.

Yeni kitabıyla yazar, bizleri çoğu kez gerçeklerin kurmacadan daha şaşırtıcı olduğu teorik fiziğin en üst noktalarına çıkarıyor ve evrenin temel ilkelerine dair anlaşılır yorumlarda bulunuyor. Görelilik kuramından zaman yolculuğuna, süper kütle çekiminden süpersimetriye, kuantum teorisinden M-Kuramı‘na ve bütünsel beyin algılanımına kadar evrenin bilinen en kışkırtıcı sırlarına kapı aralayan kitap, Einstein’in “Genel Görelelik Kuramı” ile Richard Feynman’ın çoklu geçmiş düşüncesini birleştirerek evrende olup bitenleri tanımlayabilecek eksiksiz ve tek bir teori geliştirmeye çalışıyor.

Her Şeyin Teorisi (Birleştirilmiş Alan Kuramı)

Okur, kitabı bir bilimsel eser olarak algılayabileceği gibi, rahatlıkla bir bilim–kurgu romanı gibi de değerlendirebilir. Hawking’in “karmaşık önermeleri günlük yaşamdan çekip aldığı analojilerle resmetme becerisi” buna imkân tanımaktadır. 2012’de “Büyük Tasarım” adlı kitabını da çıkartmıştır. Kitaplarında genellikle bir “Yaratan”ın varlığını reddeden Stephen Hawking, Her Şeyin Teorisi (Birleştirilmiş Alan Kuramı)’ne ulaşıldığı zaman, kainat’ın yaratım sürecinde, ‘Tanrı’ kavramına ihtiyaç olmadığını da net bir dille ifade eder.


Stephen Hawking, Albert Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilmektedir. 12 onur derecesi almıştır. 1982’de CBE ile ödüllendirilmiş, bundan başka birçok madalya ve ödül almıştır. Royal Society’nin ve National Academy of Sciences (Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi) üyesidir.

NASA’dan müthiş keşif: Dünya’ya benzeyen 7 gezegen bulundu!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.