AKP gerçekten adalet dağıtan bir parti mi?

Adaleti vurgulayan bir partinin yönettiği bir ülkede devlet kurumlarının adaletsiz bir tutum sergilemeleri ne tuhaf bir durum değil mi?!..

AKP gerçekten adalet dağıtan bir parti mi mavi marmara 20 milyon dolar

Sözde adalet partisi!

Şöyle biraz beyin jimnastiği yapalım…

Adaletin asli unsuru nedir? Dini boyutuyla düşünüldüğünde (varsa) ‘inanç’larımız… Bu inancın en tepesinde Allah’ın varlğı, peygambere bağlılık, Kuran; bunun yanında Ramazan ayında bolca hikayeleştirilen dört büyük halifenin yaşamları; tabi bunların da ötesinde insanın vicdanıdır…


Her halifeye bir unvan verilmiş… Hz. Ömer “adaletin temsilcisi” olarak gösterilmiş… Adalet dağıtmış…

Yani adalet, İslam çerçevesinde vazgeçilmez başak bir unsurdur. Öyle olmasa Allah, “Bana kul hakkıyla gelmeyin!” demezdi herhalde… Yani İslam’a göre bir Müslüman kul hakkı yemez, yememelidir!

Adaletin, İslami boyutu bu…

Dünyevi yaşamda adaleti sağlayacak kimdir? Vatan toprağı içerisinde ise o vatanın devleti… Devlet, eğer hukuku, adaleti sağlamıyorsa /sağlayamıyorsa halkın da o devlete olan inancı azalır, yok hükmünde kalır…

Şu an siyasal çerçevede ülkeyi yöneten hangi partidir? AKP, yani Adalet ve Kalkınma Partisi.

Adı üstünde adaletten şaşmayan parti olacağını ta kurulduğu yıllarda tüzüğüne koymuş, bu yolda ilerleyeceğini anlatmış! Bunun yanında AKP yöneticileri kendilerini muhafazakar bir parti olarak tanımlar. Aslına bakarsanız daima İslam’a dem vurup, İslam üzerinden halka siyasi mesajlar verirler…

Peki AKP gerçekten adalet dağıtan bir parti mi?

Zannetmiyorum!..

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İsrail’in Gazze’ye (Filistin) uyguladığı ekonomik ambargonun insani boyutunu aşmak için gemilerle 2010 yılında yardım göndermek istedi. İsrail Devleti ile bu yardım sırasında karşı karşıya gelindi. En sonunda yardım gemisi Türkiye’den harekete geçti ve uluslararası karasularında İsrail Devleti, Türk gemisine saldırıda bulundu 10 kişiyi öldü ve onlarca insanda yaralanmıştı…


Hatta, o zaman “Mavi Marmara Saldırısı savaş nedenidir!” diyen AKP tarafından, oraya gidenler için “Giderken dönemin başbakanına mı sordunuz?!” dendi. İşte bunu duyduğum zaman ‘AKP, AKP’liğini gösterdi’ diye düşünmüştüm…

Hatta o günlerde AKP’nin “hocaefendi” dediği Fethullah Gülen Türkiye’nin ‘doğru davranış sergilemediği’ne yönelik bir açıklamada bulunmuştu. Her neyse…

Türkiye ölen vatandaşlar için uluslararası hukuki mücadeleye koyuldu. Ölen vatandaşlar için tazminat istedi. Büyük uğraşlar sonunda Türkiye, ölen vatandaşlara ödenmek kaydıyla 20 milyon dolar kazandı! Sonrasında ne oldu derseniz?!

AKP’nin Maliye Bakanlığı ‘bu kadar para 10 aileye verilir mi?’ düşüncesinden yola çıkarak haksız kazanca neden olacağını belirterek ölenlerin ailelerine mahkemeyi gösterdi. Yani parayı vermeyi reddetti!

Ekonomik kriz nedeni ile Maliye Bakanlığı bile ne yapacağını şaşırmış bir durumda!..

Konu adaletten açılmışken Türkiye’deki adaleti sorgulamak için bir haber daha ortaya çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kamyonunun çarparak ölümüne sebebiyet verdiği Şule İdil Dere için İstanbul Valiliği, 8 üst düzey yönetici için hakkında soruşturma izni vermediği ortaya çıktı…

Burası Türkiye… Burada adalet yok! Burada hukuk yok! Burada suça neden olan sorumlu yok!

Kişisel kanaatim, AKP iktidarı döneminde eğer AKP’li teşkilatlarıyla bir ilişkiniz yoksa bu ülkede yaşamanın zor olduğu görülmektedir. Siz, siz olun; bu ülkede kendi ipinizle kuyuya inin!


Bu arada İslam’ın adaletinden bahsederken, kimilerince bu ‘adalet’in paravan olarak kullandığını da unutmayın!

Hükumet Mavi Marmara tazminatını ailelere vermedi!


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…