15 Temmuz’u bugün Çanakkale Savaşı’na, Sakarya Meydan Muharebesi’ne benzetenler var… Peki 15 Temmuz’a gelen süreci nasıl değerlendireceğiz?
15 Temmuz’u Çanakkale Zaferi’ne benzetmek
2016 yılındaki darbe girişiminden tam bir yıl geçti. Bir yıldır konuşulmaya devam ediyor, edecektir de 15 Temmuz…
15 Temmuz’un hemen ardından Hükumet, 20 Temmuz’da OHAL ilan etti ve kar lastiğine kadar her şeyi KHK ile gerçekleştirdi. Bu bir yıldır akıl almaz kararlar alındı. Yargıdan, üniversiteden, emniyetten birçok kişi atıldı; birçok kişi işsiz kaldı; açlık orucu tutanlar oldu.
Bununla kalsa yine iyi…
At izi it izine karışınca…
Bunun yanında işinden olan emniyet görevlisinin, akademisyenin intiharlarına şahit olduk! Bu insanlar gerçekten suçlu olanlar mıydı? Buna asla ‘evet’ diyemem, demeyeceğim! Çünkü siyasi iradenin en üst perdesinden bir açıklama gelmişti bu olaylar yaşanırken: “At izi, it izine karışmıştır.”
Suçlu ile suçsuzlar ayrıştırılmalı
Evet, gerçekten öyle. Ayrıca bu insanlardan bir kısmını izleyince akla Ergenekon davasında suçlu olduğu düşünülen, intihar eden onurlu askerlerimiz geliyor. Bugünlerde yine buna benzer olaylar yaşanıyor. Suçlu ile suçsuz olanlar ayrıştırılmalıdır; ancak masum insanların ölümlerini de hazmetmenin doğru olmadığını düşünüyorum. O yüzden bugün intiharlarla sonuçlanan ölümleri toplumun vicdanına bırakmanın daha doğru olacağının kanaatindeyim…
15 Temmuz tam anlamıyla Atatürkçü düşünceye sahip TSK mensubu ile halkın işbirliği içerisinde kazanılmış bir zafer olarak görmek hiç şüphesiz daha akılcıdır. Şehit ve gazi olan insanımız bunun en açık kanıtıdır ve bu su götürmez bir gerçekliktir.
Bir farklı durum daha…
Herkes hatırlayacaktır 16 Temmuz sabahını, o günkü adı Boğaziçi Köprüsü‘nü… Silahlarını teslim etmiş o rütbesiz asker ve askeri öğrencileri…
Askerliğini yapmış bütün bireyler şunu çok iyi bilir: Askerde emir, demiri keser! Emri alan (hele ki) rütbesiz ise o emri asla sorgulayamaz ve o emri yerine getirmekle mükelleftir. İşte bu erlerden birkaçı da Boğaziçi Köprüsü’nde bir kısım tarafından lince maruz kalmış, kimi askerimizin boğazı kesilmiştir. Kobra tipi helikopterlerle halkın üzerine kurşun sıkanlar ile bu insanlar arasında zerre kadar fark yoktur! İnsanlıktan nasibini almamış canilerdir! O kadar ekran görüntüsü, televizyon kaydı vardır. Acaba devlet; devleti yöneten Hükumet bu görüntüler hakkında bir işlem başlatmış mıdır? Bu soruyu neden soruyorum? Çünkü Hükumetin, tek sesi olan AKP iktidarı darbe girişiminin sivil gücünün araştırılmasını reddetmişti! Bu olayın arkasındaki perdenin kaldırılmasını reddeden bir iktidardan çok da bir şey beklemek abesle iştigaldir!
Tüm bunların ötesinde bir de 15 Temmuz’u Çanakkale Savaşı’na, Sakarya Meydan Muharebesi‘ne benzetenler var. 15 Temmuz’u bu savaşlara benzetmek akıl yoksunluğu, yoksulluğudur! Çanakkale, Sakarya bir zorunluluktu ve karşınızda yabancı güçlerden oluşan düşman vardı. 15 Temmuz’da ise, zorunlu hale getirilmiş bir halk hareketi ve bir cemaate göz yumularak, büyütülmüş; daha sonra ise düşman haline getirilmiş cemaatin askeri vardır. Bu konu bu şekilde değerlendirilmelidir…
‘Emniyet istihbaratı birilerine teslim edilmeseydi; MİT, birilerinin çıkarlarına hizmet etmeseydi 15 Temmuz gerçekleşir miydi?’ bu da ayrı bir soru işaretidir!..