Astsubay Selinay Polat: Namı diğer “baba”

Türkiye’de artık “dayı” kavramının yerini bugün “badem bıyıklı”lar aldı! “Badem bıyıklı” bir yakınınız varsa çok da sorun yok demektir. “Dayı”sı, “badem”i olmayanlara duam “Selinay Baba” gibi bir komutana sahip olmalarıdır…

Astsubay Selinay Polat: Namı diğer “baba”

Bu ülkede arkanızda bir “dayı”nız ya da “badem bıyıklı” bir enişteniz yoksa yapacak da çok fazla bir şey kalmaz. Ya tevekkül edip kendinizi Allah’a teslim edersiniz; ya da işinizi şansa bırakırsınız. Yani, aslında yine bir nevi “Allah’a emanet” durumu söz konusudur. Her ikisinin de sonu Allah’a çıkıyor!..

Türkiye’de artık “dayı” kavramının yerini bugün “badem bıyıklı”lar aldı! “Badem bıyıklı” bir yakınınız varsa çok da sorun yoktur demektir. Gidersiniz o “badem”in yanına size bir form verir, önce bir partiye üye yapar; ardından da size çözüm yolları bulmaya çalışır. Özellikle bu durum, zor zamanlarda geçerlidir… Bu geçerli durumlardan biri de askerliktir…


Adamın arkasında birisi varsa ve askerlik de yapmak istemiyorsa ya çürük raporu alıyor ya da araya bir “dayı” koyarak Türkiye’nin turistik merkezleri olan illerin birinde askeri gazinoda askerliğini (!) yapıyor rahat ve huşu içinde…

O yüzden geçtiğimiz günlerde Kemal Kılıçdaroğlu da “Benim oğlum Ankara veya İstanbul’da askerliğini yapmayacak!” dedi. Bu arada medyada; devlet, GATA’yı sivillere açtıktan sonra “çürük” raporunu alanlarının arttığını belirten haberler ortaya çıktı. Bu da söylediklerimi destekler nitelikte…

Askerlik onur verici bir vatan görevidir

O kıyafetin içerisine girdiğinizde başka duygular yaşarsınız. Askeri kıyafetin içerisinde nöbet tutuyor, bir de elinizde silah var ise o onuru, gururu bir başka hissediyorsunuz…

“Dayı”nız yoksa bu görevi onur içinde yaşarsınız; yoksa arkanız kalın olduğu için size basit bir görev verilir sadece şafağın atmasını beklersiniz…

Tabi, askerde komutanınızın da iyi olması gerekir. “Dayı”nızın olmadığı bir yerde size “baba” olacak bir komutan…

Kimler böyle bir “baba”ya denk geldi bilemem ancak ben böyle bir “baba”ya denk gelmiştim…

Usta birliğine gittiğim ilk gün Ramazan Bayramı’nın da ilk günüydü ve komutanların da çoğu haliyle izinliydi…

Asker (er) arkadaşlar, “hoş geldin” diyerek “İyi ki bu birliğe geldin, ‘baba’nın olduğu yerde sıkıntı yaşamazsın” demişti. Benim birliğimde olmayan yine başka bir asker arkadaş “Çok şanslısın ki ‘baba’nın birliğine düşmüşsün” dedi. Ben de merak etmiştim açıkçası bu komutanı ‘kim bu komutan, neden herkes baba diyor’ diyerek…


Bir süre sonra bayram bitti ve sabah içtima alanına toplanıp sıraya dizildik. Yeni gelen biri olarak ben arka sırada…

İçtimayı alan arkadaş en sonunda ‘baba geliyor baba’ diyerek hazır duruşa geçti ve “o” geldi…

“O” komutanın adı Astsubay Selinay Polat; namı diğer “baba”…

Onu tanıdığım zaman “Allah’a emanet geldim ama bu adam, burada herkesin ‘dayı’sı olan bir adammış” dedim…

Askerliği bilmeyen biri orada “nizam”ı, “ast – üst ilişkisi”ni çok iyi öğreniyor. Ast olan biri, üstü olan birini her gördüğünde kılık kıyafetine dikkat etmeli, selam vermek zorundadır. Ancak, bu komutana yani Selinay Baba’ya duyulan saygının nedeni, ne onun rütbesi ne de onun yaşıydı. Ona duyulan saygı, onun ‘baba’lığından kaynaklanıyordu…

Açık söylemek gerekirse “Selinay Baba”ya duyulan saygı diğer komutanlara gösterilen saygının ötesindeydi. Diğer komutanlara duyulan saygı belki bir zorunluluktu, askerlik görevinin vermiş olduğu bir zorunluluktu ama Selinay Baba’ya duyulan saygı; sevgiden kaynaklanıyordu.

“Baba”nın askere olan yaklaşımı onun saygı duyulması gereken bir komutan olduğunu gösteriyordu. Sadece askerlikteki sorunları çözmüyor, özel yaşamınızda olan sorunlara da çözüm bulmaya çalışıyordu. Maddi ve manevi her türlü desteği askere sunuyordu. Onun büyüklüğü de bu yüzdendi…

Kendisinin oğlu yoktu ancak her asker onun bir oğluydu. Her oğluna da aynı derecede yaklaşır; birine kızdığı zaman da, bir “baba”nın oğluna kızdığı gibi kızardı. Kısacası “baba” gibi yaklaşırdı…

Askerlerinin sorunlarını sıkıntı yapar. Onların sorunlarına çözüm bulmaya çalışır ve sonunda da bulurdu. Askerin içinde sorun olduğunda da arkadaşlar “Sorun değil, nasıl olsa ‘baba’ çözer” derdi. Yani Selinay Baba’nın olduğu yerde sorun da olmazdı; olsa da, o sorun muhakkak çözülürdü…


“Dayı”sı, “badem”i olmayanlara da duam “Selinay Baba” gibi bir komutana sahip olmalarıdır…

Kerem Kılıçdaroğlu: Namuslu babanın namuslu çocuğu


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…