Avrupa Şampiyonu olan Ampute Milli Futbol Takımımızı canı gönülden kutlar, hepsinin alınlarından öperiz. Çünkü kutlanmayı çok hak ediyorlar.
Yaptıkları işin asıl asıl önemi ve güzel olan yanı “her şeye rağmen yaşamda kalmak ve mutlulukta direnmek becerisi” olmasıdır. Bu saygın bir tutum ve takdir edilesi davranışlardan biridir.
Vücudunun bir parçası ampute edilmiş (alınmış, çıkarılmış) olduğu halde hayata sırtını dönmemek, “hayata sırtını döndüğünde hayatın sana sırtını daha kolay döneceği” gerçeği ile karşı karşıya gelmemek gerektiğini cümle âleme bir kez daha gösterdikleri için ayrıca o koca yürekli insanlara teşekkür etmek gerekir.
Lakin ampute milli futbol takımımızın şampiyon olması ile ilgili dışarıda yaşananlara çok genel olarak bakmak gerekirse;
Örneğin final maçında İngiltere ampute futbol takımı ile oynayan Türkiye ampute futbol takımını alkışlayanların içinde yer alanların bazılarının, müsabaka anında İngiliz ampute futbol takımını yuhalamış olmalarını görmezden gelmemek gerek. Çünkü bu görmezden gelinmeyecek ve sorgulanması gerekecek kadar önemli bir probleme sahip olunduğuna işaret eden bir durumun yansımasıdır.
Durumun özelliği ve öznelliği böylesi bir müsabakayı izleyenlerin empati yapmasını gerektirecek denli sıra dışı ve saygındır. Bu bağlamda bakıldığında ampute futbol takımlarının müsabakasını izleyenlerin kendi takımlarını alkışlarken rakip takımı yuhalamaları muhtemeldir ki, biraz da futbolun geldiği ve getirildiği atmosfer ile de ilgilidir.
Ama daha önemlisi, seyircilerden yuhalamaya katılanların ne derece sağlıksız bir kişiliğe sahip olduklarına dair de bir göstergedir. Yaşanan davranışın bazı kişilerin psikososyal gelişim açısından oldukça sorunlu oldukları ve her durumda saldırgan olabileceklerine ilişkin bir kimliksizlik bunalımı yaşadıkları düşünülmelidir. Yine söz konusu davranışları “yerelliğin” ve “milliliğin” ne derece dejenere edildiğinin ve yozlaştırıldığının alemetleri olarak tartışmak gerekir.
Zaman zaman, kendini karşındakilerin yerine koyma gereği ve yetisinden yoksun olunması, toplumsal ilişkiler açısından bir fakir ve eksiklik yarattığı gerçeği bu şekilde bir kez daha görülmüştür.
Bir diğer konu, şampiyon olmak için ampute olunmadığı ve olunamayacağı gerçeğidir. Keza ampute olunduğu için de şampiyon olunamayacağı herkesim malumudur. İşte bu yüzden ampute edilmiş, yani vücudunun bir bölümünü yitirmiş çocuklarımızın ve gençlerimizin neden ve niçin ampute oldukları meselesini düşünmek insani bir gereklilik olmalıdır.
Keşke bu gençlerimiz ampute edilmek zorunda kalmasalardı da, bu şampiyonluğu yaşamamış olsaydık. Söz konusu bu ifade şampiyon olma sevincine “limon sıkmak” veya “çıkıntılık yapmak” değil, olay ve olgulara çok yönlü bakmak gereğinin bir sonucudur. Dahası kimsenin ampute olmak zorunda kalmayacağı bir ülke ve dünya olma özleminin de bir ifadesi olarak algılanmalıdır.
Son olarak, gerek sosyal medya paylaşımları ve gerekse yazılı ve görsel medyada ampute futbol takımımızın Avrupa şampiyonluğu haberleri beklenilenin üzerinde ilgi ve önemle karşılandığını belirtmek gerekir. Ancak kabul edelim ki bu paylaşım ve haberleştirmelerin sadece ampute edilmiş olanlara değer verme ve ampute meselesine yönelik duyarlılık ile ilgili olduğu ile açıklanabilecek bir durum değil.
Paylaşımlardan da özetle anlaşıldığı gibi zamanlama olarak ampute olmayan milli futbol takımının İzlanda yenilgisi ve dünya kupasına katılamayacağının kesinleşmesi ile de yakından ilgisi var. Yani bir anlamda ampute olmayan milli takımın başarısızlığına karşın ampute milli takımın başarısı bir kinaye olarak daha yoğun paylaşım ve haberleştirme konusu olmuş durumdadır. Keşke bu ilgi ve paylaşımların nedeni sadece ampute olanlara saygı, sevgi ve değer vermeyle ilgili olsaydı.