Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu belirtileri

“Koltukların üzerinden inmiyor, kapılara tırmanıyor!”, “Derslerine hiç dikkatini vermiyor, okul eşyalarını hep kaybediyor!”… Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’na işaret eden bu tür davranışlardan pek çok anne baba muzdarip. İstatistikler de dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu sorunun hızla yaygınlaştığını gösteriyor. Peki ebeveynler nelere dikkat etmeli?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu yaygınlaşıyor

Her 20 çocuktan birinin sorunu

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu belirtileri 12 yaşından önce başlıyor. Ev ve okul gibi en az iki farklı ortamda görülebiliyor. Altı ay ya da daha uzun süren dikkatsizlik, aşırı hareketlilik ve tez canlılık gibi belirtiler Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’na işaret ediyor.

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ali Evren Tufan; “Dünyada ilkokul çağında her 20 çocuktan birinde görülen bu sorun, yine her 25 ergenden de birinde karşımıza çıkıyor. Ülkemizde de Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları bölümlerine bu yakınmalarla başvuranların sayısı gün geçtikçe artıyor” diyor.


Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) iki farklı bozukluk ve her zaman, bir arada görülmüyor. Ancak bir arada görülen çocuklarda da bazen hiperaktivite bazen de dikkat eksikliği ön plana çıkabiliyor.

Üstelik cinsiyete göre de değişebiliyor; DEHB tanısı almış çocuklar arasında dikkat eksikliği kızlarda, hiperaktivite ve dürtüsellik ise daha çok erkeklerde görülüyor.

DEHB’nun toplumda sanılanın aksine yüksek zeka düzeyinden kaynaklanmadığını söyleyen Doç. Dr. Ali Evren Tufan “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu; çocuğun akademik, iş, sosyal ve özel hayatında sorunlara yol açabilirken, ileride depresif bozukluklar, anksiyete bozuklukları, sınıfta kalma, okulu terk etme, iş hayatında düşük başarı, sık iş değiştirme, tehlikeli araba kullanma ve madde kullanımı gibi ek sorunlar da eklenebiiyor” diyor.

Doç. Dr. Ali Evren Tufan, anne babalara çocuklarına doğru yaklaşım konusunda önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Kişiliğini değil, hatasını eleştirin

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu yaygınlaşıyor

Bu çocuklar sık düşebilir, evdeki eşyalara zarar verebilir ve oyun oynarken yaralanabilir. Böyle bir durumda kişiliğini değil yaptığı hatayı eleştirin.

Örneğin; bir vazoyu kırdığında “Seni doğuracağıma taş doğursaydım, elin ayağın durmuyor” demek kişiliğini yaralar. Onun yerine “Salondaki vazoyla oynarken kırmışsın. Bu hareketin yanlış ve bu yüzden seni on dakikalığına odana yollayacağım” diyerek hatasının farkına varmasını sağlayabilirsiniz.

Kısa ve net yönergeler verin, tekrarlatın

Anlattıklarınızı sonuna kadar dinlemeyebilirler. “Anladım” dese de aslında ne anlattığınızı ve kendisinden ne istediğinizi tam olarak anlamamıştır hatta sadece ilk ve son cümleniz aklında kalacaktır.

O nedenle, çocuğunuzla göz teması kurup, net ve kısa mesaj vermeniz, sonra da tekrarlatmanız yönergelerinizin etkinliğini artırır.

Ev kurallarını yapılandırın

Görevlerini düzenleyebilmek için görsel, somut hatırlatıcılar ve sabit kurallara ihtiyaç duyarlar.

Örneğin; akşam yemeğinin 19.00’da yeneceğini, ardından sofranın toplanmasına yardım edileceğini, sonra da ödevlerini yapması gerektiğini söyleseniz de o sırada başka bir şeyle meşgulse söylediklerinizi unutacaktır.

O nedenle evin kurallarını ortak bir kararla belirleyip liste haline getirin ve çocuğunuzun çalışma masasına asın. Sürekli göz önünde olacak kurallar, sözden daha etkili olacaktır.

Övgüden kaçınmayın

Çocuğunuzun beğendiğiniz hareket ve davranışlarını zaman kaybetmeden, hemen övün. “Otobüste yer vermeni çok beğendim” gibi.


Sözel pekiştireçler istenilen davranışların tekrarlanma olasılığını artırır.

Birkaç kez sözel olarak pekiştirdiğiniz ve övdüğünüz davranışının zamanla çocuğunuz için bir alışkanlık haline geldiğini göreceksiniz.

Uzun uzun eleştirmeyin

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ali Evren Tufan “Çocuğunuzun istemediğiniz davranışlarını uzun uzadıya eleştirmeyin. Çok ve sık eleştirilen davranışlar dikkat çekme ve iletişimin bir yolu haline gelebilir” diyor.

Evde eşyalarının yerini değiştirmeyin

Çocuğunuzun odasında eşyalarının yerleri net ve sabit olsun. Oyuncaklar, çoraplar, iç çamaşırları, kitaplar ve defterlerin yerlerini renkli etiketlerle belirtebilirsiniz.

Zamanla çocuğunuzun etiketlere alışarak, odasını daha düzenli hale getirmeye başladığını göreceksiniz.

Öğretmeniyle iletişimde olun

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu yaygınlaşıyor

Öğretmenleriyle iletişimde olun. Onların gözlemleri tanı ve tedavide çok önemli.

DEHB tanılı çocukların öğretmenleri bu çocukların yerlerinde kıpır kıpır kıpırdandıklarını veya arkadaşlarına laf yetiştirdiklerini fark ettiklerinde çocuğun adını söylemek veya önüne dön vb. şeklinde uyarılar yapmak yerine çocukla önceden kararlaştırdıkları bir davranışı yapabilirler (Örneğin yanından geçerken kalemle sırasına vurmak gibi).

Bu davranış hem çocuk için bir uyarı görevi görür hem de çocuğun arkadaşları içerisinde öne çıkmasını engeller.

Spor etkinliklerine başlatın

Çocuğunuzu spor etkinliklerine başlatın. Belli bir düzen içerisinde yapılan sporlar davranış sorunlarını azaltabiliyor. Antrenör/ koç ve benzeri yetişkinler çocuğunuz için rol modelleri olarak görev yapabilir. Takım oyunları çocuğunuzun sosyal becerilerini destekler ve arkadaş çevresini model almasını sağlayabilir.

Çocuğunuzla ilgilendiğiniz için kendinize zaman ayırın

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ali Evren Tufan “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tanısı almış çocuğunuzla çok daha fazla ilgilenmeniz gerektiğinden çoğu zaman kendinizi tükenmiş, yorgun ve halsiz hissedebilirsiniz.

Haftada en az bir saat kendinize vakit ayırın. Bunun için kendinizi suçlu hissetmeyin. Çünkü kendinize zaman ayırarak, günlük hayatınız ve ebeveynlik becerileriniz için gereken enerjiyi sağlamada da büyük fayda göreceksiniz” diyor.

Tedavide farklı yöntemler uygulanıyor

İlköğretim öncesinde ve hafif semptomlarda öncelikle davranışçı terapiler uygulanıyor, ebeveynler doğru yaklaşım konusunda bilgilendiriliyor.

Orta-ağır derecede semptomlarda, ilköğretim çağındaki ve daha büyük çocuklarda ilaç tedavisi birinci seçenek olarak öneriliyor. Doç. Dr. Ali Evren Tufan “İlaç tedavisi bireysel ve aile psikoterapisi ile birlikte yürütülmeli ve bir –iki yıllık tedaviden sonra tercihen okul dönemi içerisinde ilaca bir- iki ay ara verilerek tedavi gerekip gerekmediği tekrar değerlendirilmelidir” diyor.

DEHB’nun nöro-gelişimsel bir bozukluk olduğundan belirtilerinin gelişimle ve merkezi sinir sisteminin olgunlaşmasıyla birlikte gerileyebildiğini belirten Doç. Dr. Ali Evren Tufan “Kullanılan ilaçlar ve terapiler ise geçici olarak belirtileri kontrol etmekte ve ek bozukluklar ve sorunların gelişmesini önlemektedir.


Bu yararların gözlenmesi için ebeveynlerin çocuklarının öğretmenleri ile iletişimde olması, ders başarısızlığı, dikkatsizlik, aşırı hareketlilik gibi belirtiler özellikle altı aydır sürüyorsa çocuk psikiyatrisi polikliniklerine başvurması önerilir” diyor.

X Y ve Z kuşağı çocuklarının özellikleri neler?

X Y ve Z kuşağı çocuklarının özellikleri neler?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.