Üstü başı yırtılmış harap vaziyetteki hakikat ile, renkli renkli kıyafetleriyle ışıl ışıl parlayan masal karşılaşmışlar. Masal, hakikate sormuş bu harap halini. “Ne zaman insanların kapısını çalıp halimi anlatsam beni kovdular, üstüme saldırdılar” demiş hakikat…
Bir gün, genç bir çocuk bir ağacın gövdesine yaslanmış uyuklamaktayken gölden gelen seslere uyanmış. Bakmış ki gölün kıyısında üç tane güzeller güzeli kız yıkanmakta. Aralarından en küçüğüne görür görmez vurulmuş. Adeta kalbi erimiş, içinden taşmış. Tam o sırada kızlar göl kenarındaki kıyafetlerini giyince kanatları yoktan varoluvermiş. Birlikte oradan uçarak uzaklaşmışlar.
Çocuk, kalbinden taşana mı sevinsin taştıranın gitmesine mi üzülsün derken o civarda yaşayan yaşlıca bir kadın tüm bu olanları izlemiş. Çocuğun yanına varıp bu güzel mi güzel üç dilberin hikayesini anlatmış. Bu üç kız uzak diyarlarda yaşayan bir Kralın kızlarıymış. Her sene aynı vakitte bu göle gelip yıkanıp hoşça vakit geçirirlermiş. Sonra kıyafetlerini giyinip kanatlanıp memleketlerine uçarlarmış.
Çocuk, imkansız aşkının acısı içerisinde yanarken yaşlı kadın ona bir sene beklemesini, kızların yeniden buraya geldiği vakit gizlice en küçüğünün eşyalarını saklamasını tembihlemiş. Ama, ne olursa olsun sonra kız ona aşık olsa bile ona kıyafetlerini vermemesini, yoksa kızın onu sevse bile kalbini söküp yine de uçup gideceğini söylemiş. Bazen insan sevdiği için gider, verme kanatlarını, yolunuz açık olsun demiş.
Çocuk, bu tembihlerden sonra tam bir sene boyunca kızın hayaliyle beklemiş.
Nihayet kızların gölde yıkanma günü gelip çatmış. Çocuk, kalbi pırpır çarparak kızların göl kenarına konmalarını beklemiş. Kızlar suya girdiklerinde en küçüğünün kıyafetlerini gizlice saklamış.
Kızların gitme vakti geldiğinde, en küçüğü bir türlü kıyafetlerini bulamamış. Kızlar birlikte her yeri aramışlar ama bulamamışlar. Nihayet gözyaşları içinde küçük kız orada kalmak zorunda kalmış.
Ablaları kanatlanıp uçtuktan sonra çocuk nihayet bir senedir gece gündüz beklediği kızın yanına varıp ona her şeyi anlatmış. Ona ne kadar aşık olduğunu, bir senedir yemenin, içmenin, uykunun onunla birlikte kanatlanıp gittiğini anlatıp kalbini açmış.
Nihayet kız çocuğa inanıp onu sevmeye başlamış. Hemen evlenip kendilerine yuva kurmuşlar.
Çocuk, yaşlı kadının uyarılarını unutmamış ama artık kızın kendisini sevdiğini ve nihayet ona varmış olduğunu bildiği için ilk gece kızın kıyafetlerini kenara koymuş. Sabah uyandığında yanında sevdiği kızı bulamayınca telaşlanmış.
Kız, erkenden kalkıp kıyafetlerini giyip kanatlanmış oysa ki. Memleketine uçmadan önce pencereye tüneyip çocuğun uyanmasını beklemiş. Evet onu sevmiş sevmesine, çocuğun da onu sevdiğine inanmış inanmasına. Ama eşit koşullarda sevmemişler birbirlerini. Kanatlarından mahrum bırakılmış, kendi türünden uzakta kalmış, çok sevdiği babası ve ablalarından ayrı kalmış.
Eğer gerçekten seviyorsan beni ardım sıra gelirsin demiş. Kanatlanıp uçmadan önce söküp bırakmış kalbini çocuğun ellerine. Peşinden gelmese bile kızın kalbi ona aitmiş, gelirse de kız zaten ona aitmiş. Çocuk, hayatının aşkına sahip oldum derken izlemiş kızın uçan kanatlarını gözleri yaşlı, avuçlarında kendi aşkıyla sarılı kızın kalbi.
***
Masal bu ya siz yazın gerisini herkesin kendine ait masalı olsun.
Masalın sonunu düşünedururken bir yerlerde masalların eski önemlerini yitirdiğine dair bir yazı okumuştum. Halbuki bilmezler hakikatle masalın hikayesini.
Bir gün üstü başı yırtılmış harap vaziyetteki hakikat ile, renkli renkli kıyafetleriyle ışıl ışıl parlayan masal karşılaşmışlar. Masal, hakikate sormuş bu harap halini. “Ne zaman insanların kapısını çalıp halimi anlatsam beni kovdular, üstüme saldırdılar” demiş hakikat. Masal da, “ne olursa olsun insanların sana ihtiyaçları var” deyip bir güzel süsleyip püslemiş masalı, göndermiş insanlara. İşte bu nedenle hakikati masallar yoluyla anlatıp çıkıyoruz işin içinden. Ortada ne kızın kanatlarına kusur bulan kalıyor ne de çocuğun sevdasına dil uzatan. Hepsi birer Pamuk Prenses’teki prensesin kabini sökmeye kıyamayan avcıya dönüşüyor.
Yeni bir yıla girmeye yaklaşmışken tüm kötü kalpli avcıların insafa geldiği, çocukla kızın murada erdiği, hakikatlerin masal tadında olduğu bir yıl olsun hepimize.