Geri dönemeyenler: Ağacın yuttuğu bisikletin hikayesi

Eşyanızı bıraktığınız yer kimi zaman doğa olabilir. Peki ama hiç geri dönmezseniz ne olur? Ağacın yuttuğu bisikletin hikayesi…

Geri dönemeyenler: Ağacın yuttuğu bisikletin hikayesi

Geri dönemeyenlerin hikayeleri genellikle hüzünlü olur. Bazen de hiç öğrenilemez.

Hani bir yere kadar gidip geleceksinizdir. Yanınıza almayacağınız önemli bir eşyayı kısa süreliğine akılda kalacak ve güvenilir bir yere bırakmak istersiniz. Ya da uzaklara gidiyorsunuz ve fakat döneceksinizdir. Döndüğünüzde bulmak istediğiniz eşyayı fazla göz önünde olmayacak, aynı zamanda da unutulmayacak bir yere yerleştirirsiniz. Eşyanızı bıraktığınız ya da yerleştirdiğiniz yer kimi zaman doğa da olabilir. Peki ama hiç dönmezseniz ne olur?

Fotoğraftaki Washington’a bağlı Vashon Adası’ndaki bir ağacın yuttuğu bisikletin hikayesi; net olarak bilinmese de hakkında kulaktan kulağa yayılmış 2 söylenti var. Bu söylentilerden ilki savaş için orduya katılacak bir gencin geri döndüğünde bulabilmek umuduyla ağaca bağladığı bisikletine savaşta öldüğü için kavuşamaması ve bisikletin büyüyen ağacın merkezinde kalması. Diğer söylenti ise bir adamın yaşamakta olduğu Vashon Adası’nı terk ederken bisikletini ağaca bağlayıp gitmesi.


Sonunda doğa üstün geliyor

Hikayelerden hangisi doğru bilinmez. Belki de ikisi de yalan ya da uydurma. Hatta turist çekmek amacıyla kurgulanan hikayeler olduklarını iddia edenler de var. Ancak enteresan fotoğraftaki görüntünün anlattığı bir şeyler var…


Terk edilmiş, unutulmuş ya da sahibince geri alma şansı olmamış bir bisiklet ile bağlanıp iç içe girdiği ve merkezine saplandığı bir ağaç, insanı hem geri dönemeyenlere dair düşündürüyor, hem de doğanın eninde sonunda üstün geldiğini gösteriyor.

Bir demir yığını bile ağaç tarafından yutuluveriyor

Geri dönemeyenlerin hikayeleri her zaman net şekilde öğrenilemiyor. Bu tip durumlarda çeşitli rivayetler ortaya çıkıyor. Hatta zaman zaman kişiler efsaneleştiriliyor. Gerçek ise hep bir muamma olarak kalıyor. Nereye gitti, ne kadar yaşadı, gittiği yerde mutlu oldu mu, geri dönmek istedi mi, bisikleti hiç hatırına geldi mi gibi birçok soru da cevapsız kalıyor.


Cevapsız sorular bir hayli fazla olsa da o giden kişinin bisikleti tam da bıraktığı yerde eskimiş, paslanmış ve emanet edildiği ağaç tarafından iyice sahiplenilmiş olarak duruyor. Geri dönemeyenlerin hikayeleri tıpkı ağaç tarafından yutulan bisiklet gibi bir yerlerde bıraktıkları anılardan yola çıkılarak keşfedilmeyi bekliyor.

Logoların ilginç hikayeleri


Çağrı Gırlangıç
14.03.1985 tarihinde Kadıköy'de dünyaya geldim. Kadıköy'de doğdum, Kadıköy'de büyüdüm. Yazma sevdası içime düşünce önce 2 roman yazdım, sonra da sinemaya dair yazılar yazmaya başladım. 2011'in başından beri bloğum cagrigirlangic.blogspot.com da 500'ü aşkın filme dair yazdım. Hala da devam ediyorum. Sonra metin yazarlığı yapmaya başladım ve yazarlık mesleğim haline geldi. Yazımına devam ettiğim Türk Sinema Tarihi Ansiklopedisi, emek ve zaman isteyen bir proje. Sabırla yazımına devam ediyorum. Bir sinema yazarı olarak yazmaya başladığım, sonrasında ise deneme, gündem, kritik, yaşam ve kişisel gelişim yazıları yazmaya başladığım İndigo Dergisi ise hem beni geliştiren, hem de bir parçası olmaktan haz aldığım yer.