Ekonomik sıkıntıların yaşandığı ülkede bir süredir devam eden eylemler, perşembe günü Meşhed kentindeki protestonun diğer şehirlere de yayılmasıyla birlikte ivme kazandı. İran’da 2009’daki ‘Yeşil Hareket’ten bu yana en geniş kapsamlı eylemler yaşanıyor. Siyasal İslam protesto ediliyor!
Protestolar Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin en güçlü rakibi olan İbrahim Reisi’nin memleketi Meşhed’de başladı. Kum, Kirmanşah, Reşt ve İsfahan başta olmak üzere ülke genelinde birçok kente yayıldı.
Meşhed, İran’ın petrol dışı ekonomisinde önemli rol oynayan ve ülkenin gayrisafi milli hasılasının yüzde 20’sini oluşturan ‘bonyad’ların en büyüklerinden bir tanesi olan Astan-i Kudsi Vakfı’nın da bulunduğu bir kent.
“Ruhani’ye ölüm. Hükumet aşağı” sloganları ile yürümeye başladılar
T24‘ün haberine göre; İran’da popüler bir akıllı telefon uygulaması olan Telegram üzerinden örgütlendiği düşünülen protestolarda ilk olarak kötü ekonomik koşullar, yüksek işsizlik oranları, ödenmeyen maaşlar ve lisanlı olmayan kredi kurumlarının iflası nedeniyle hükümete yönelirken; eylemlerde ilk olarak “Ruhani’ye ölüm”, “Hükümet aşağı” sloganları öne çıktı.
“Mollalar dışarı, İslam Cumhuriyeti’ni istemiyoruz” sloganları
Sloganlar, eylemlerin ülke geneline yayılmasıyla birlikte farklılık göstermeye başladı. Ülkedeki dini eğitimin merkezi olarak bilinen ve İslam Devrimi lideri Ayetullah Humeyni’nin de uzun yıllar yaşadığı Kum şehrindeki protestolarda, “Mollalar dışarı”, “Halk yalvarıyor, din adamları Allah gibi davranıyor”, “İslam Cumhuriyeti’ni istemiyoruz” sloganları atıldı.
Pehlevi Hanedanı’na çağrı
Öte yandan yer yer, 1979 İslam Devrimi’nden önce ülkeyi terk eden İran Şahı Rıza Pehlevi’yi hatırlatan sloganlar da eylemciler tarafından dile getirildi. Pehlevi Hanedanı’na ülkeye geri dönme ve İran’ı mollalardan kurtarma çağrısı yapılırken, “Rıza Şah, tanrı seni korusun” sloganı da protestocular dile getirilen talepler arasında yer aldı.
Eylemler muhafazakarlar tarafından mı yönlendiriliyor?
Protestoların, Tahran polisinin 1979’daki İslam Devrimi’nden bu yana ülkedeki kadınlar üzerinde baskı oluşturan zorunlu başörtü kullanımını ihlal edenlerin gözaltına alınmayacağı, eğitim sınıflarına gönderileceği yönündeki açıklamasının ardından gelmesi, eylemlerin muhafazakarlar tarafından yönlendirildiği yorumlarına sebep oldu.
Muhafazakar muhaliflerin düzenlediği protesto tüm ülkeye yayıldı
New York Times’dan Thomas Erdbrink’e konuşan International Crisis Group’un İran direktörü Ali Vaez, “Eylemleri, hükümetin muhafazakar muhaliflerinin düzenlediği Meşhed’deki protesto tetikledi. Ancak bu kontrolden çıktı ve tüm ülkeye dağılan, rejim karşıtı bir protestoya dönüştü” ifadelerini kullandı.
İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangir de cuma günü yaptığı açıklamayla aynı noktaya dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Ruhani kanadının en önemli isimlerinden biri olan Cihangiri, “Sokaklarda bir sosyal ve politik hareket geliştiğinde, onu başlatanlar en nihayetinde kontrolü ellerinden kaçırabilirler. Böyle eylemlerin arkasında olanlar kendi parmaklarını yakacak. Böyle yaparak hükümete zarar verebileceklerini sanıyorlar” dedi.
İran’ın dış politikaları da protestoların hedefinde
Protestoların hedefinde, ülkenin bir süredir boğuştuğu ekonomik zorlukların yanı sıra, İran’ın ülke dışındaki politikaları da vardı. Protestocular İran’ın Irak ve Suriye’deki varlığını eleştirirken; “Gazze değil, Lübnan değil, hayatım İran’a feda olsun”, “Suriye’yi terk edin, bizi düşünün” sloganlarını da attı.
Eylemlerde yer alan dış politika eleştirileri, İranlıların Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a yardım için asker gönderilmesine yönelik yüksek desteğini gösteren son araştırmalarla çelişirken; İran’ın bölgede etkisini artırmasından rahatsız olan ABD’nin kaygıları ile ise paralellik gösterdi.
İran’daki eylemlerle ilgili ilk uluslararası tepki de ABD’den geldi. Noel ile yeni yıl arasındaki tatil sürecinde olan ABD’de ilk tepkiyi ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert , İran’daki yönetim karşıtı gösterileri yakından takip ettiklerini açıklayarak gözaltıları kınadıklarını söyledi. “İran’ın liderleri, zengin tarihi, kültürü olan varlıklı bir ülkeyi, şiddet, kan ve kaos ihraç eden ekonomisi bitmiş dolandırıcı bir ülkeye çevirdi” denen bakanlık açıklamasında da bütün ülkelere İran’daki protestoları açık bir şekilde desteklemeleri çağrısında bulunuldu.
İlk uluslararası tepki ABD Başkanı Trump’tan
Yılbaşı tatili için ABD’nin Florida eyaletindeki Mar-a-Lago’da bulunan ABD Başkanı Donald Trump da kişisel Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Rejimin yolsuzluklarından ve ülkenin varlığını yurt dışında terörizme harcamasından bıkmış olan İran vatandaşlarının barışçıl protestolarıyla ilgili bilgiler geliyor. İran yönetimi, kendini ifade hakkı da dahil kendi halkının haklarına saygı göstermelidir. Dünya bu süreci izliyor” ifadelerini kullandı.
Al Arabiya’nın odağında Ahvaz var
ABD’nin destek çağrısına şimdilik herhangi bir yanıt gelmezken, ülkedeki protestolar İran’la farklı cephelerde duran Ortadoğu ülkelerinin medyasında ise geniş yer buldu. Suudi Arabistan merkezli Al Arabiya, dün “İran: Rejimin kadın haklarına karşı olduğu ülke” başlıklı bir haber yayınladı. İran genelindeki eylemlere de sayfalarında geniş yer veren Al Arabiya, özellikle Ahvaz kentindeki protestoları da detaylı bir şekilde ele aldı.
Al Arabiya’nın haberinde, Ahvaz’da halkın “Suriye’yi rahat bırakın, onların yerine bizi düşünün”, “Gazze ve Lübnan’ı boşverin, hayatım İran için feda olsun”, “Diktatöre ölüm” ve “Liderler Allah gibi davranırken halk aç” bağırdığına yer verilirken; Suriye ve Ortadoğu’ya ilişkin haberleriyle tanınan deneyimli gazeteci Hasan Sivri ise kişisel Twitter hesabından yaptığı açıklamada bu kentlerdeki eylemlerde Suudi Arabistan’a destek sloganları atıldığına dikkat çekti.
Suudi Arabistan mı destekliyor? 2 ay önce Suudi prens: Çatışma bize gelmeden biz çatışmayı İran’a taşıyacağız
Suudi Arabistan etkisinin yoğun olduğu ve Arap-Fars kenti olarak bilinen Ahvaz’daki gösteride bir konuşmacısının Suudi Arabistan Kralı Selman’a selam gönderdiğini aktaran Sivri, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın iki ay önce Al Arabiya’ya verdiği ve ‘ılımlılaşma sinyalleriyle’ öne çıkan röportajında, “Çatışma bize gelmeden biz çatışmayı İran’a taşıyacağız, bunun için kartlarımız var” açıklamasını da hatırlattı.
Halkın Mühacitleri Örgütü – MEK’ten destek
Mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandığa gidilmesinin ülkede herhangi bir değişikliğe yol açmayacağını savunan ve amacını ‘gölge hükümeti’ devirmek, İran İslam Cumhuriyeti’ni yıkmak olarak nitelendiren Halkın Mühacitleri Örgütü’nün (PMOI/MEK) lideri Maryam Rajavi de protestolara hızlı bir şekilde desteğini açıkladı. Sürgündeki Rajavi, “Kalkışma, tamamen yozlaşmış molla diktatörlüğünün ölüm haberi ve demokrasi, adalet ve bağımsızlık için çanları çalıyor” dedi. Rajavi’nin taraftarları da sosyal medya üzerinden yaptıkları açıklamalarla protestolara desteklerini sundu.
Ruhani yönetiminin sunduğu bütçe eleştiri yağmuruna tutuldu
Ekonomik sıkıntılara yönelik eylemlerin yaygın olduğu İran’daki son protestolar, Cumhurbaşkanı Ruhani hükümetinin yeni bütçeyi sunmasının ardından geldi. İmzalanan nükleer anlaşmanın ardından yıllardır uygulanan ekonomik yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasıyla birlikte, ekonomik reformları beklenildiği kadar hızlı şekilde gerçekleştiremeyen Ruhani yönetiminin sunduğu bütçe, özellikle Telegram üzerinden yoğun olarak eleştirildi. Birçok kişi, diğer alanlarla kesinti yapılırken dini kurumlar ve İslam Devrimi sonrasında kurulan, dini lider Ali Hamaney ‘e dolaylı ya da doğrudan bağlı olan ‘devrim’ kurumlarına ayrılan bütçeye tepki gösterdi.
Protestoların başkent Tahran’da değil de küçük şehirlerden başlaması dikkat çekti!
İslam Devrimi döneminde edindiği eylem kültürünü baskıcı yönetime rağmen hiçbir zaman kaybetmeyen İran’daki protestoların, şimdiye kadar olduğu gibi başkent Tahran’dan değil, küçük şehirlerden başlaması ise dikkat çekti.
Öte yandan, eylemlerin ilk olarak yabancı merkezli uydu kanalları tarafından yayınlanmaya başlaması da, protestolara dış destek iddialarını gündeme getirdi.
İran’da Perşembe gününden bu yana süren protestoların 2009 yılında reform yanlıların düzenlediği ‘Yeşil Hareket’ten bu yana en kapsamlı eylemler olduğu belirtiliyor. 2009’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden ‘şaibeli’ bir zaferle çıkan Mahmud Ahmedinejad’ın görevden alınması talebiyle bir araya gelen ve 1979 İslam Devrimi sonrasında ülkede yaşanan en büyük protesto gösterilerini düzenleyen ‘Yeşil Hareket’in eylemleri sırasında onlarca kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda reformist lider gözaltına alınmış ya da sürgüne gönderilmişti.