Biz bu yargıyla ancak çay toplarız!

Hangi birinden bahsedeyim… Atilla Taş’tan mı, Gökmen Ulu’dan mı, Musa Kart’tan mı, Nuriye’den mi, yoksa Semih’ten mi; hangi birinden?!

Biz bu yargıyla ancak çay toplarız!

Biz bu yargı ile ancak çay toplarız!

Siz Türk yargısına güveniyor musunuz?..

Neden mi sordum? Ben güvenmiyorum da!..


Türkiye, adalet olduğu zannedilen ama pratik yaşamda gerçeği yansıtmayan bir ülke!

Halkın içindeki yargıdan bahsetmiyorum. Yani iki kişi arasındaki alacak – verecek davalarından söz etmiyorum. Daha “yukarı”daki davalardan bahsediyorum; siyasi davalardan…

Geçtiğimiz gün KHK kararı ile görevden uzaklaştırılan ve tutuklanan Nuriye Gülmen tutukluluk süresi göz önünde bulundurularak tahliye edildi. Gülmen’den önce de, birlikte eylem yaptıkları Semih Özakça da ekim ayında serbest bırakılmıştı…

Bu insanlar gerçekten terör örgütlerine olan yakınlıklarından mı tutuklandılar, ceza aldılar? Bana açıkçası samimi gelmiyor!

Bu kişiler görevden uzaklaştırılınca sokakta eylem yapmaya başladılar. Bir süre sonra muhalefet milletvekilleri de destek verince bu iki kişi tehlike arz etmeye başladılar. Çünkü örgütlenmeye başlamışlardı.

Halk tabanından da destek almaya başlayınca sokaklarda güçlenen protesto eylemi, yerini cezaevine bıraktı. Halk böylece güçlenen protesto eyleminden uzaklaştırılmış oldu ve bu insanlar bir nevi medyadan da uzaklaştırılmış oldu.

Sonradan da ‘akıllarının başlarına gelmesi (!)’ için cezaevinde tutuldu ve daha sonra bu eylemler unutulmaya yüz tutunca da yani tehlike geçince de sırayla serbest bırakıldılar.


Sadece bu kişiler mi haksızlığa uğradılar?

Cumhuriyet gazetesinin karikatüristi Musa Kart için ne diyeceğiz? Adamın yaptığı sadece çizmekti! Bir kalemin ucundan çıkan bir çizgi bile iktidarı korkutmuştu! Musa Kart çizdiklerinden dolayı birilerini rahatsız etmiş olacak ki, o da cezaevine girdi ve aylar sonra çıkarıldı. Tıpkı diğer Cumhuriyet gazetesi yazarları gibi!

Atilla Taş… Adam daha düne kadar “ham çökelek” diyordu. Daha sonra attığı tweetler ve Halk TV’deki konuşmaları ilgi görünce bir gazetede yazmaya başladı. Darbe girişiminden hemen sonra Taş, bir anda FETÖ’cü oldu çıktı! İktidara, muhalefet etmenin maalesef karşılığı ağır oluyor!

Ya Gökmen Ulu‘ya ne diyeceğiz?.. Habercilikte bir olay vardır: “Haber atlatma”. Bir haberi sadece siz yakalayıp bunu kamuoyuna yansıttıysanız bu ‘haber atlatma’ olarak görülür. Hatta bazı gazeteciler bunun zevkinin bir ‘orgazm’dan daha zevkli olduğunu söyler. Ulu da, haber atlatmak için ‘cumhurbaşkanının Marmaris’teki otelini buldu’ diye adamı aylarca cezaevinde tuttular!

Son örneğim şu olsun: Şu an Meclis’e 121 milletvekilinin dokunulmazlıkların kaldırılması için fezlekesi gönderildi. 75’i HDP milletvekillerinin 46’sı CHP milletvekillerinin…

Görüyor musunuz adaleti?! Ne bir AKP’li var ne de bir MHP’nin! Olamaz da zaten! Çünkü, bu partiler ittifak içindeler. Ne hikmetse her iki partide sütten çıkmış “ak” kaşık!

Sizce bu yargı sistemi ile ne yapılır?


Ben söyleyeyim; biz bu yargı sistemi ile ancak Rize’nin yaylalarında “çay toplarız”!

Yılmaz Özdil’den Kılıçdaroğlu’na: CHP seçmenini gerizekalı yerine koyma!


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…