Galatasaraylı Selçuk İnan rakı içerken görüntülenmiş ne büyük facia!

Galatasaraylı futbolcu Selçuk İnan oturmuş eşi-dostu ile topluca yemek yerken, rakı da içiyor. İçtiği rakının bir kadeh olma ihtimali de yüksek… Velev ki daha fazlasını da içiyor. Ne var bunda? Bir sporcu olarak bu onun yanlışı…

Galatasaraylı Selçuk inan rakı içerken görüntülenmiş ne büyük facia!

Selçuk İnan Rakı içmiş… Eeeee…

Medya, özelde spor medyası ve sosyal medya, Galatasaray oyuncusu Selçuk İnan’ın rakı içerken çekilmiş görüntüsü ve haberleri ile yıkılıyor!

Adam oturmuş eşi-dostu ile topluca yemek yerken, rakı da içiyor. İçtiği rakının bir kadeh olma ihtimali de yüksek… Velev ki daha fazlasını da içiyor. Ne var bunda? Bir sporcu olarak bu onun yanlışı.. Üstelik haberleştirme içeriği ve amacında alkol ve spor ilişkisi üzerine de temellendirilmemiş. Sonuç olarak böylesi bir fotoğrafı piyasaya sürüp ve bunun üzerinden gündem oluşturarak sözde iş yapıyor olmanın adı gazetecilik ve spor gazeteciliği olmasa gerektir.


Yani Selçuk İnan hırsızlık yaparken yakalansaydı ancak bu kadar sorun edilir, ifşa olur ve malzeme yapılırdı. Hele hele taciz ederken görüntülense bu kadar ilgilenmez ve medyada bu kadar yer bulmazdı. Yazık..

Çürümüş medya ve çürümesi sağlanmış sözde medya okur yazarı toplum, ülkenin altı üstüne gelmiş, haber değeri ve önemi yüksek onlarca olay karşısında duyarsız ama Selçuk İnan’ın rakısı konusunda oldukça duyarlı.

Selçuk İnan’ın rakı içmesini gündem yapan medya, sözde haberi “spor ve alkol” ilişkisi üzerinden oturtarak didaktik bir temel üzerinden yürüseydi ve bunu mesele ederek bir sonuca ulaşmayı amaçlasaydı anlardık. Ama haberlerinde “alkol ve spor” üzerine vurgu yapılan tek cümle yok.

Ne var peki? Sadece rakı var.

Yani kime ve kimlere yararlanılacaksa artık, mevcut anlayışa uygun bir kalemşörlük, tetikçilik ve ispiyonculuk ile karşı karşıyayız. Ya da o hale gelmişiz ki, her durumdan böylesi vazifeler çıkarıyoruz.

Profesyonel spor ve futbolda her sporcu kendi performansından ve dolayısıyla geleceğinden sorumludur. Kimsenin kulüp dışında ne halt yediğine ve içtiğine bakılmaz. Eskidenmiş bu tür koruma, kollama ve hassasiyetler. Hoş şimdiki de bir sporcu veya futbolcu sağlığı hassasiyeti fakan değil, yalnızca alkollü içki hassasiyeti.


Günümüz spor rekabet ortamında her sporcu kendini bilmek ve en iyi olmak için ne yapmaması gereğinin farkında olmak zorunda. Aksi durumda nasıl bir performans durumu ile karşı karşıya kalacağını iyi bilir.

Bu bağlamda medyaya ve spor medyasına bir kaç eleştirel söz;

Başta spor medyası olmak üzere “çürümüş medya ve bu medyanın yararcı mensupları” Selçuk İnan’ın içtiği bir kadeh rakıya” gösterdikleri hassasiyeti, 35 tanesi 15 yaşından küçük 115 çocuğun hamile kaldığı “İstanbul Faciası” konusunda gösterselerdi daha iyi olmaz mıydı? Diye sormak hakkına sahip olmalıyız.

Ya da saha ve alan bulamayan tarlalarda top oynayan çocuklar konusunda gösterseler gerçek görevlerinin peşinde koşuyor olmazlar mı? Diye düşünmek hakkına de sahibiz.

Veya İstanbul Başakşehir’in bunca pahalı transferi hangi para ile ve nasıl gerçekleştirdiğini yazsalar işlerini daha iyi yapmış olmazlar mı? Diye sorsak erecekleri cevapları var mıdır? Varsa hangileri bunları yazmış ve ifade etmiştir?

Hiç olmazsa Türkiye’de neden futbolcu yetişmiyor, altyapılar niçin olması gereken düzeyde ve kalitede değil diye araştırma ve inceleme haberleri yapsalar, Selçuk İnan’ın bir kadeh rakısından daha “hayırlara vesile” olmuş olmazlar mıydı?


Ama olmaz… Sistem kendi hassasiyetlerini ve kırmızı çizgilerini kendine göre oluşturmuştur. Sisteme hizmet edenler de buna göre davranacaklardır…. Mecbur….

Sivasspor Robinho’yu transfer etti, yaşasın!