Bağımlılığın profili nedir? Kimler bağımlı olur?

Son yıllarda bağımlılık profilinin değiştiğini, sosyo ekonomik düzeyi ve eğitim seviyesi yüksek kişilerin madde bağımlısı olduğunu belirten uzmanlar, “Bu kişilerin en büyük sorunu bağımlı olduğunun farkında olmaması. Maddeyi kontrollü olarak kullandığını ve istediği zaman bırakabileceğini düşünüyor oysa bu çok büyük bir yanılgı. Bağımlılık bir hastalıktır ve mutlaka tedavi edilmelidir” uyarısında bulundu.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gül Eryılmaz, bağımlı kişi ve bağımlılıkla ilgili profilinin son yıllarda büyük değişiklik gösterdiğini, eğitim seviyesi yüksek, yönetici konumundaki kişilerin madde bağımlısı olduğunu söyledi.

Bağımlılar ama farkında değiller!

Bu kişilerin bağımlı olduklarının farkında olmadığını, bu nedenle tedavilerinin geç başladığını kaydeden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, şunları söyledi:”Eskiden sokaklarda yaşayan evsiz ve kimsesiz kişiler madde kullanırken günümüzde iş sahibi, eğitimli kişilerin madde kullanımında artış gözlendi. Bu kişiler de bağımlı olmaya başladı, bu da özellikle şunu getirdi: Ben onlar gibi değilim, ben bağımlı değilim diye düşünüyorlar. Böyle olunca bu tipler daha bağımlı oldu. Kendi durumlarını kavramalarını geciktirdi. Kişiler eğitimli olmalarına, bilinçli ve pek çok imkana sahip olmalarına karşılık kafalarındaki bu algı nedeniyle tedavide gecikiyorlar, erteliyorlar ve kabul etmeleri çok zor oluyor. Oysa bağımlılık her kesimden kişinin başına gelebilecek şeker ve tansiyon gibi bir hastalık” diye konuştu.


Yakınlarını ikna etmek için uzmana başvuruyorlar

Bu kişilerin ağırlıklı olarak kendi istekleriyle değil işler içinden çıkılmaz hale gelince hastaneye başvurduklarını ifade eden Eryılmaz, “Ailesi ya da eşi baskı yapınca geliyorlar. Buraya gelme amaçları da yakınlarını ikna etme isteği. Bağımlı olmadığını düşünüyor, istediği zaman maddeyi kullanmayacağına bırakacağına yakın çevresinin kendisi için gereksiz yere endişe yaşadığına inanıyor. Oysa bu doğru değil. Bağımlılık kriterinin süreyle bir ilgisi yok, kriter şu: Bir kişi bir maddeyi giderek daha fazla dozlarda alıyorsa maddeye ulaşmak için hem sosyal hem maddi olanaklarını daha fazla kullanıyorsa bırakmak isteyip de defalarca bırakamama öyküleri varsa bunlar bağımlılık kriterleri. Önceden ne kadar içiyordun, şimdi ne kadar içiyorsun? Daha artmış bir miktar var mı? Sen buna ne kadar vakit ayırıyorsun? Cevaplar yukarı doğru yükselen bir eğriyi gösteriyorsa o kişi bağımlıdır” diye konuştu.

Kısa zamanda hazza ulaşmak istiyorlar

Madde bağımlısı olan sosyo ekonomik düzeyi yüksek ve eğitimli kişilerin bağımlılıkla mücadelede yapmaları gereken şeyin önce bağımlılıklarının farkında olması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Bir kişinin bağımlılığını kabul etmesi ilk aşama. Sosyo ekonomik düzeyi ve eğitim seviyesi yüksek profil oldukça fazla. Çalışan üniversite mezunları, kendi evi var, beyaz yakalı dediğimiz kesim. Bunların kapalı grupları var, diğer beyaz yakalılarla beraber kullanıyorlar.

Sosyal bir aktivite olmuş. Bir diğer profil CEO düzeyinde çok çalışan sürekli seyahat eden, bu bilginin gizli kalması gerektiğini düşünen, neredeyse hayatı tek başına götüren, kendisiyle ilgili dışarıya hiçbir bilgi vermeyen kişiler. Bir de hepimizin çevresinde bulunan doktor, avukat, öğretmenlerden oluşan gruplar var. Bu kişiler genellikle çok kolay bulunamayan, daha uyarıcı, tek doz alımlarda daha uyarıcı olabilecek, performans ya da zevk artırıcı maddelere yöneliyorlar. Bu kişiler haz peşinde koşuyorlar, çok kısa zamanları var, hazza ulaşmaları gerekiyor. Bu da çok kolaylaştırıcı bir şey” diye konuştu.


Doç. Dr. Gül Eryılmaz, sosyo ekonomik düzeyi yüksek ve eğitimli kişilerin hayattan pek çok konuda zevk almış ve yeni arayışlar içinde bulunan, kısa yoldan hazza ulaşmak isteyen ya da performansını artırmak istedikleri için madde kullanımına yöneldiklerini ifade ederek “Bir kısmı da hayatındaki stresle başa çıkmak için madde kullanıyor. 20’li yaşlar ile 35 yaş arasındaki kişiler. Üretken dönemde olan insanlar. Azımsanacak kadar az değiller” diye konuştu.

Aileler kontrol edemiyor

Dünyada da durumun benzer olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, bu grubun çevrelerinde etkili kişiler olduğunu belirterek “Aileler kontrol edemiyor. Bu kişiler sözü geçen insanlar oluyor. Bu işi hallederim ben deyince aileler ikna oluyor. Ailelerin daha pasifize olduğu bir grup bu” dedi.

Bu kişilerin tedavi süreçlerinin daha uzun olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Bu kişiler tedaviye geç başlıyor. Kabullenmeleri daha zor oluyor, tedavi uygulamaları da daha zor oluyor” dedi.


Madde bağımlılığına eşlik eden psikiyatrik rahatsızlıkların da olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Psikiyatrik hastalıklar kimi zaman madde kullanımından önce oluyor kimi zaman da madde kullanımından sonra ortaya çıkıyor. Madde kullananlarda psikiyatrik hastalık görüyoruz çünkü maddenin kendisi içerdiği kimyasal maddeler nedeniyle psikiyatrik hastalıklara yol açıyor. Ayrıca bir başka grup var psikiyatrik hastalığı olmasına rağmen üzerine madde kullanıyor. Bir de kazara madde alanlar da var. Yani panik atakları var tesadüfen alkolün iyi geldiğini keşfediyor. Hiçbir tedavi görmemiş, alkolle rahatlıyor. Bakıyorsun alkol bağımlısı olmuş” diye konuştu.

Bağımlılıkta bireyselleştirilmiş tedavi nedir? Etkileri nelerdir?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.