Kronik Gevşeklik Hastalığı

Milletçe üzerimize gelen kronik gevşeklik hastalığı bakalım 24 Haziran seçim döneminde bize nasıl mizaşörler çıkaracak. Kavuklu adaylar, atmalar, tutmalar, çılgın afişler, susmayan otobüsler, milletvekili transferleri, golcü vekiller, santraforlar filan…

24 Haziran seçimleri: Kronik gevşeklik hastalığı

Uzun zamandır yazmıyordum buralara. İş, güç, projeler filan derken kayboldum biraz haat gailesi içerisinde. Hep elim gidiyor yazayım da rahatlayayım diye. Olmuyordu bir türlü. Bu sefer topladım dağılmış motivasyonumu sağdan soldan. Hepsini bir araya koydum ve bilgisayarın başına oturdum. Dedim ki şöyle rahatsızlıklarımı güzelce yazayım da detoks olsun.

Oturdum ekranın başına. Ellerimi de klavyenin üstüne yerleştirdim. Yazarmış gibi yaptım. Yazamadım. Elimi çenemin altına koydum. “Ben neyi anlatayım şimdi insanlara?” diye sordum birkaç dilde kendime. Cevaplayamadım. Ne zaman memleketle ilgili bir derdim olsa iç sesim eskiden celallenirdi. Şimdi ne espiriler, ne komiklikler, ne şakalar. Bir türlü ciddileşemiyor iç sesim. Kronik gevşeklik hastalığına yakalanmışım farkında olmadan tüm canım ülkem gibi.


Önce Erken Seçim yazdım

“Yahu millet nikah erkene alınmışsa gelin hamiledir diyor. Üstelik bir de Bahçeli’yi gelinlikle paylaşıyor. Bu kara mizahın ötesine geçemem ben” dedim. Dün “Şerefsiz” dediği insanlarla bugün halayla gerdeğe girenleri nasıl eleştireyim ki? Bundan daha iyi espiri nasıl yapılabilir ki?” dedim. “Zaten erken gelme bizim milletçe temel problemimiz, seçimler de zamanında mı olsaydı?” dedim. Sildim.

bahçeli püskevit

24 Haziran erken seçim tarihine kendisi karar veren Sayın Cumhurbaşkanımız kendisine “İYİ Parti 6 ayı tamamlayamadığı için aday olamayacak. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye sorulduğunda sanki klonu bu kararı vermiş gibi “Yüksek Seçim Kurulu” ne söylerse biz ona uymak zorundayız demesi aklıma geldi. Doğal olarak üstüme bir gevşeklik geldi. Biraz gülümseyip sildim.

Dolar, Euro comolokkooo yazdım

Sokaktaki insanlara sorduklarında, “‘Ben dolarla alışveriş yapmıyorum ki’ diye cevaplıyorlar bunlara ben nereden anlatmaya başlayayım ki?” diye sordum kendime.


Şimdi desem, “Türkiye’nin ekonomik olarak değeri, gücü? İthalat, ihracat?” filan. “Bizi kıskanıyorlar. Dış borç yok, dış mihraklar var. Eyyy 5 yıl önce 2,5 dolar olan benzin. Bugün 1,5 dolarsın. Sen mi büyüksün ben mi büyük?” filan diye dalgaya vuracağımı hissettim. Onu da sildim.

Alt bant montajmış. Gerçek olsa şaşırır mıydık?

İttifak geldi sonra aklıma

Hani 15 milletvekili müthiş bir transferle CHP’den İYİ Parti’ye geçti filan. Sonra Sayın Akşener “HDP varsa ben yokum” dedi. İttifak sana oldu mu okeye 4’ncü arayan semt tayfası. Herkes ayrı telden. İYİ’ce gevşedim. Sildim. Bu sırada aklıma takıldı. O 15 milletvekili ne oldu şimdi? Bonservisleri ellerinde mi? Öyleyse kelepir alalım bir tanesini, evde milletvekili olsun. Mecliste lazım olmuyor belki evde lazım olur. “Patates kızartması isteyenler?” diye sorarız el kaldırırlar filan. Neyse işte böyle konudan koptum neticede. Sildim.

Sonuçta yazdım, yazdım ve sildim. Yazı da bu kadar kaldı haliyle. Milletçe üzerimize gelen kronik gevşeklik hastalığı bakalım 24 Haziran seçim döneminde bize nasıl mizaşörler çıkaracak. Kavuklu adaylar, atmalar, tutmalar, çılgın afişler, susmayan otobüsler, milletvekili transferleri, golcü vekiller, santraforlar filan… Ha bir de fütursuzca milyonlarca lira para… Başlı başına mizah değil mi bunlar zaten millet ne yapsın?

Aklı elimizde tuttukça stresten o kadar geriliyoruz ki yumurta gibi elimizde patlayacak diye korkuyoruz. O yüzden de salıveriyoruz bence. “Yetmez ama evet”çiler vardı, şimdi herkes “Nasıl olsa bu düzen gider”cilere dönüştü. Bakalım seçimden sonra neye dönüşeceğiz. Şimdi başlar “Sandıklara sahip çıkalım” geyikleri. Herkes asker olur sandık başında. Sonra gene aynı senaryo. İktidar iktidarda kalır, geri kalanlar da zaten “Seçimde hile var”cılar…

24 Haziran seçimleri: Kronik gevşeklik hastalığı


Böyle zamanlarda benim aklıma hep çiftlikteki koyunlar gelir. İnsanlık çiftçilikle uğraşmaya başladığından beri hep en uysal olan koyun en son, en asi olan koyun en önce kesilir. Ama şunu unutuyoruz ki hepsi eninde sonunda kesilir. Çünkü kesilmek için oraya kapatılmışlardır. Önemli olan çiftçiyi değiştirmek değil, çitlerin dışına çıkmak. Bakalım ne zaman anlayacağız?

Günümüzün Hayvan Çiftliği’ne bakış


Özgür Uysal
12 Yapım şirketinin yöneticisi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi lisans, Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Yüksek Lisans diplomalarına sahip. Cosmopolitan dergisinde Seks ve İlişkiler üzerine yazıyor, Kadıköy Life ve Tourmag dergisilerinde konuk yazar olarak röportajlar yapıyor.