Afetten sonra bireyler ruhsal travmadan nasıl korunur?

Yakın akrabalardan, resmi ve özel kuruluşlardan maddi ve manevi destek görenlerde büyük felaketlerin ruhsal etkileri daha hafif yaşanıyor. Sosyal desteğin ruhsal travmadan koruyucu etkisi konusunda erkekler ve kadınlar farklılık gösteriyor.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Polikliniği Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, bir afetten sonra bireylerin ruhsal olarak etkilenme oranlarının birbirlerinden farklılık gösterdiğini söyledi.

Sosyal destek güçlü kılıyor

Maddi olarak çok etkilenen bir kişinin çok az etkilenmişken, hayatında önemli bir değişim olmayacak kadar etkilenen kişinin ciddi kaygı duyabileceğini ifade eden Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Bazı koruyucu faktörlerden söz edebiliriz. Bu koruyucu faktörlerin bir kısmını kendimiz ve çevremiz için geliştirebilirsek, travmatik olayların olumsuz etkilerine bir nebze daha güçlü hale geliriz. Bu faktörlerden en önemlisi belki de sosyal destektir” dedi.


Zararın karşılanacağının bilinmesi travmanın etkisini azaltıyor

Yakın akrabalardan, resmi ve özel kuruluşlardan maddi ve manevi destek görenlerde büyük felaketlerin ruhsal etkilerinin daha hafif yaşandığını ifade eden Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, şunları söyledi:

“Felakete bağlı ev, araba, işyeri, mal gibi maddi değerlerin kaybının az olması ya da sigortalı olan malların zararlarının karşılanacağının bilinmesi ruhsal travmanın etkilerini azaltır. Felaketten sonra evin, işin, yaşanılan şehrin değiştirilmek zorunda kalınmaması iyileşmeyi hızlandıran faktörlerdendir. Böylece alışılan sosyal destek çevresi kaybedilmemiş olur. Felaketlerden sonra kişinin yaşadıklarını paylaşabilmesi, anlaşıldığını hissedebilmesi çok çok önemlidir. Yabancı bir yere taşınıp sil baştan arkadaşlık, komşuluk bağları kurmaya çalışmak zordur. Hele de ruhsal olarak yara almış kişi de bu daha da güç hale gelir. Ruhsal sıkıntı nedeniyle sosyal ilişki kurma becerisi azalmış, çevreden uzaklaşmış, kimsenin kendisini anlamadığı hissi taşıyan kişi dostluk ve yardım için kendisine uzatılan elleri de geri itebilir. Bu sebeple can güvenliğini sağladıktan sonra kişinin tanıdığı bildiği çevrede yaşamına devam ettirebilmesi ruhsal açıdan koruyucu etki gösterir.”

Kadın ve erkekte farklı etkiler oluşuyor

Sosyal desteğin ruhsal travmadan koruyucu etkisi konusunda erkekler ve kadınların çeşitli farklılıklar gösterebildiğini kaydeden Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Erkekler için maddi destek, yardım kuruluşlarının, sigorta şirketlerinin alaka ve desteği, ailesinin güvenliğinin sağlanmasına yardım edilmesi gibi “sosyal desteğin kendisi” daha koruyucudur. Ancak kadınlarda “algılanan sosyal destek” ön plana çıkar. Maddi ve manevi destekten ziyade kadının yardım istediğinde arayabileceği kişiler olduğunu bilmesi önemlidir. Bu kişileri belki de hiç aramayacak, yardım istemeyecektir fakat “yalnız değilim, istersem yanımda olacaklar” güvencesini kendi içinde yaşıyor olması travmanın olumsuz etkilerinden korur. Araştırmalarda mükemmel bir eş desteğinin erkek için ruhsal koruyucu etkisi izlenmişken, benzer eş desteğinin kadınlarda daha az etkili olduğu izlenir.


Sorun çözme becerisi güçlü kadın kazançlı

Kadına ona hiçbir sorumluluk vermeden her sorunu çözen çok güçlü bir eş desteği yerine orta karar bir eş desteği sağlandığında kadının eşine olan bağımlılığı kırılmakta, kendi ayakları üzerinde duran kadının sorun çözme becerisi artmaktadır. Sorun çözme becerisi daha yüksek olan kadın ise stres karşısında dağılmamakta, böylece felaketlerin ruhsal etkilerinden daha hızlı kurtulabilmektedir” diye konuştu.

Afetten sonra uyum becerisi

Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, afet sonrası uyum becerisinin önemine de vurgu yaptı. Felaket karşısında kimi kişilerin hızla dağıldığını, ne yapacağını bilemez hale geldiğini, yaşamak için başkalarının yardımına gereksinim duyarken kimi kişilerin de ilk şok evresinin ardından silkinip sorunları gözden geçirdiğini kaydetti. Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Bu kişiler neler yapmak gerektiğini belirler ve toparlanmak için işe koyulurlar. İşte bu uyum sağlayan ikinci grubun felaketin ruhsal etkilerinden sıyrılmaları da daha kolay olacaktır” dedi.

Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, önemli bir doğal faciayı takiben kişiyi koruyacak üç tür uyumu da şöyle sıraladı:

1. Normal hayata devam edebilme:

Felaketten önceki günlük yaşamın kurallarına mümkün olduğunca uyabilmek travma sonrasında oldukça önemlidir. Eski alışkanlıkları mümkün olduğunca sürdürebilme, eskisine benzer ilişkilere devam edip, eskisi gibi saatlerde yatağa girme, benzer saatlerde yemek yeme gibi felaket öncesi yaşama mümkün olduğunca bağlı kalma kişinin beynine vereceği “her şey yoluna girecek, eski halime döneceğim” mesajı olacaktır.

2. Pozitif psikoloji:

Yaşanan büyük bir felaket herkesin canını yakar ancak “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, bir daha mutlu olmamın mümkünü yok” gibi negatif düşünce biçimleri kişinin tekrar uyum sağlamasını zorlaştırır. Esnek bir düşünce kalıbı ile ” evet çok kötü olaylar yaşandı ancak hayat devam ediyor. Ailem, çocuklarım, yakınlarım ve kendim için neler yapabilirim” arayışı başlamalıdır. Felaket sonrası esnek düşünce gösteren kişiler kaynakları ve destekleri de etkili biçimde kullanabilirler. Sorunu dış yardımların çözmesini beklemek, kendisini bırakmak yerine uygun adımları atabilmek, kaynak arayışına girebilmek ruhsal iyileşmeyi de hızlandırır.

3. Olgunluk:


Büyük kayıplar ve devam etmekte olan tehlike karşısında kişinin yaşamındaki öncelikleri yeniden belirlemesi, elzem olmayan ihtiyaçlarını boş vererek önceliği birisine yardıma tanıması büyük olgunluk gerektirir. Bir başkasının ihtiyacının giderilmesini, birisinin hayatta kalmasına yardımcı olmayı umut kaynağı olarak görenler travmanın ruhsal etkilerinden daha hızlı kurtulurlar.”

Afete hazırlıkta engellileri unutma!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.