Y kuşağı kendine imkan tanıyan işverenle çalışmak istiyor

RepMan İtibar Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen RepMan Forum’un 7’ncisinde, işveren markası ile kurum itibarı arasındaki ilişki masaya yatırıldı. Y kuşağı, kendine imkan tanıyan işverenle çalışmak istiyor.

Forumda; şirketlerin gündeminde iç iletişim ve çalışan memnuniyetinin önemli olduğu vurgulanırken, yeni jenerasyonun kendilerini ifade etme imkânı tanıyan şirketlerde çalışmak istedikleri ortaya kondu. ZENNA Kurumsal Marka Yönetim Araştırmaları ve Danışmanlığı tarafından çalışan mutluluğu ve işveren markası ilişkisini ortaya koyan ‘RESPECT 2017’ ve RepMan Türkiye Şirketler İtibar Yönetimi Performans Analizi araştırma sonuçları katılımcılarla paylaşıldı

Çalışan mutluluğunun şirket gündemlerinde üst sıralara çıktığı son dönemde, işveren markalarının kurum itibarına etkisi Panasonic Eco Solutions Türkiye, Yapı Kredi, Zorlu Holding destekleri ve Vizyon Koleji stratejik işbirliğiyle gerçekleşen RepMan Forum 2018’de ele alındı. Forumda; şirketlerin gündeminde iç iletişim ve çalışan mutluluğunun öncelikli hale geldiği belirtilirken, gençlerin işveren markalarından beklentileri tartışıldı. Kariyerlerini, kendilerini ifade etme imkanı tanıyan şirketlere emanet etmek isteyen gençlerin; işveren markasından ayrıca samimiyet, sözünün arkasında durma, çalışanını iyi anlama ve onun yanında olma gibi beklentilerinin olduğu ortaya kondu.


Markalar vadeder, itibar kazanılır

Son yılların ana gündem maddesinin itibar olduğunu belirten RepMan İtibar Araştırmaları Merkezi Kurucu Başkanı Salim Kadıbeşegil, “İtibar en önemli sermayemiz ve tabi ki itibarımızı yönetmekten daha önemli bir işimiz yok. Bu yolculuğa ilk çıktığım yıllarda katıldığım bir konferanstan şu ifade aklıma kazıldı; ‘markalar vadeder itibar kazanılır.’ İtibarı kazanmak için çaba sarf etmek gerekir. Dolayısıyla itibar bir projeden ziyade bir felsefe olarak benimsenmelidir. Herhangi bir kişinin veya herhangi bir departmanın inisiyatifine bırakılmamalıdır” şeklinde konuştu.

İtibarı düşük şirketlerde çalışmak yerine işsiz kalmak tercih ediliyor

2000’li yıllardan bugüne dek şirketlerin itibar gündemlerinde keskin değişiklikler yaşandığını belirten Nuran Aksu, “2010 yılına kadar şirketler itibarlarını, karlılık ve finansal sonuçlara göre değerlendirirken 2015 yılından bu yana itibar gündemleri; çalışan değeri, çalışan odaklılığı, kurumsal yönetim ilkelerine göre yönetilme ve iletişimde şeffaflık üzerine kuruluyor” dedi. Forumda çalışan mutluluğu ve işveren markası ilişkisini ortaya koyan RepMan Türkiye Şirketler İtibar Yönetimi Performans Analizi ve ‘RESPECT 2017’ araştırma sonuçlarını katılımcılarla paylaşan Nuran Aksu, şunları aktardı: Halk genelinde görüştüğümüz 9 bin 649 kişi ile gerçekleştirdiğimiz araştırma kapsamında her 4 kişiden 3’ü, çalışanların işini severek yapmasının, o şirkete bakışını olumlu olarak etkilediğini belirtiyor. 2 kişiden biri maaşı aynı olsa dahi daha itibarlı bir şirkette çalışmayı tercih ederken, 10 kişiden 4’ü işsiz olsa dahi itibarı düşük bir şirkette çalışmayacağını, 10 kişiden 3’ü ise maaşı daha düşük olsa bile itibarı yüksek bir şirkette çalışmayı tercih edeceklerini belirtiyor.”

Liderlerin fark yaratması için vizyoner olması şart

Nuran Aksu, CEO’ları itibarlı kılan özelliklerin de ortaya konduğu araştırmada, vizyonerlik, yenilikçilik ve insan odaklılık gibi kriterlerin ön plana çıktığını belirtti. Aksu şöyle devam etti: “40 sektör temsilciyle görüşmelerimiz sonucu bu yöneticilerin yüzde 65’i itibarlı bir CEO’nun vizyoner olması gerektiğini ifade etti. Aynı yöneticilerin yüzde 54’ü, yenilikçi ve adil olmalı, yüzde 49’u krizleri başarıyla yönetmeli, yüzde 48’i insana değer vermesi ve yüzde 45’i başkalarına ilham vermesi gerektiğini belirtti.”

Çalışanlara ailemiz gibi yaklaşıyoruz

Panasonic Eco Solutions Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Tatsuya Kumazawa, “Bütün şirketlerin çalışana aile gibi yaklaşması ve ona uygun bir çalışma ortamı yaratması son derece önemli. Panasonic olarak benimsediğimiz 7 prensiple hareket ediyor, çalışanlarımızla bağımızı kuvvetlendiriyoruz. Bu ilkeler; topluma katkı, gelişim için durmadan çaba göstermek, nezaket ve alçak gönüllü olmak, takım ruhu ve iş birliği içinde çalışmak, minnet duymak, adil ve eşit olmak, uyumlu ve esnek olmak. Biz şirketimizde her sabah işe bu 7 ilkeyi okuyarak başlıyoruz. Bu şekilde hem yönetim prensiplerini hem de bu ilkelerin anlam ve önemini vurgulamış oluyoruz” şeklinde konuştu.


Panasonic Eco Solutions Türkiye Kurumsal Marka Yönetim Direktörü Aysel Özaltınok ise şirket için en değerli varlıkların çalışanları olduğunu belirterek “Yeni nesille birlikte biz de onlarla aile bağını nasıl kurarız diye yaklaşıyoruz. Bu anlamda da işveren markası olma yolunda çalışmalar yapıyoruz” dedi.

En iyi temsilcilerimiz çalışanlarımız

Yapı Kredi Grup Direktörü Aslı Çiftçi işveren markasının sadece kurumun dış görünüşüyle oluşturulamayacağını vurgulayarak “En iyi marka temsilcilerimiz çalışanlarımız. Dolayısıyla biz Yapı Kredi olarak iç iletişimimizi dış iletişimimizden daha öncelikli olarak ele alıyoruz. İşveren markası sadece dış görünüşten ibaret olmayıp bütüncül olarak düşünülmelidir” diye ifade etti.

İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği Başkanı Ergun Gümrah çalışanların kurumlardan doğası gereği değer görmeyi beklediklerini belirterek “Buradan yola çıkarsan bir şirket ilk olarak çalışanına ne kadar değer verdiğini hissettirmeli. Bu felsefeyle hareket ettiğiniz zaman ve bunların gereklerini yerine getirdiğinizde gerçekten işveren markası oluyorsunuz” şeklinde konuştu.

Yapay zeka insanın ve samimiyetin değerini azaltmayacak

“İşveren Markası Oluşturmada Yapay Zekâ Ne Kadar Güvenilir?” konulu interaktif tartışmada RepMan Danışma Kurulu Üyesi Tayfun Zaman ile birlikte sahne alan Vizyon Koleji Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Özbek, teknolojinin eğitimde sadece bir tehdit olarak görülmemesi gerektiğini belirtti. Teknolojinin faydalarından yararlanarak bireylerin iş yükünün çok büyük oranda azaltılabildiğinin altını çizen Özbek, insani değerleri ve samimiyeti ön planda tutanların değerinin yapay zekânın her alandaki hâkimiyetiyle doğru orantılı olarak artacağını söyledi.

Teknolojinin ve dijital dünyanın geldiği son noktada bir kurum hakkında bilgiye ulaşmanın, aynı zamanda kurumlar için de bir bilgiyi almanın çok kolay olduğunu belirten Socail Touch Ajans Başkanı Sertaç Doğanay, “Günümüzde artık hepimizi iş görüşmesine gitmeden önce kurumları internetten araştırıyoruz, hakkında neler dendiğine bakıyoruz. Tüm bu bilgilere göre orda çalışmaya ve çalışmamaya karar verebiliyoruz” dedi.


Teknoloji Dünyasının Penceresinden “İşveren Markası”nı anlatan gazeteci Serdar Kuzuloğlu ise şöyle konuştu: “Çalışanlar parçası olmaktan gurur duyacakları bir yerde olmak istiyorlar. Artık kar eden bir firmada çalışmak çekici değil. Şirketlerin de bu kapsamda itibarını kazanması için çaba sarf etmesi gerekmektedir. İtibarı kazanmak da sanılanın aksine bir külfet değil itibarsızlığı göze almak ciddi bir israftır. Bunu yaparken de itibarı etik ve şeffaflık kavramlarıyla birlikte değerlendirmekte fayda var. Biri olmadan diğerini oluşturmak çok zor.”

Y kuşağının konut sahibi olma eğilimi neler?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.