Daha ilk günden sol cenahtan bazı kişilerin Muharrem İnce’yi yeterince “heyecan verici” bulmamaları veya profili düşük bir aday görmeleri bir hayli ilginç. Heyecandan ve profilden kastettikleri nasıl bir şeyse.
Partili olmayan “bağımsız bir vatandaş ve özgür bir seçmen” olarak Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce‘nin adaylığına dair birkaç söz söyleme ihtiyacı, muhtemeldir ki; birçok partisiz ve özgür seçmen için de geçerlidir.
Muharrem İnce’nin adaylığının daha birinci günü, kendi partili bazı seçmenler ile sol / sosyalist cenahtan bazı kişilerin değerlendirmelerine neden oldu. İşte bu yazının da asıl yazılma nedeni bunlardır.
Daha ilk günden yapılan bazı değerlendirmeler gerçekten ilginç… İlginçlik değerlendirmelerin nitelikli olması ile değil, gereksiz ve yararsız olmasıyla ilgili.
İktidar tarafından ve iktidara ilişkin olanlarca yapılan ve yapılacak olan değerlendirmelerden olumsuzluğu beklenmedik bir şey değil. Burada şaşılacak bir durum yok. Sözünü ettiğimiz genel olarak iktidara karşı olanların değerlendirmelerindeki nedenselliğin temelsizliği.
Söz konusu yorumlara bakıldığında, bunların birçoğunun bir değerlendirme niteliği taşımaması yanında yetersizlik, tatminsizlik, kendini ifade etme ihtiyacı ve klasik karşı olma davranışlarına ilişkin kişisel içerikte olduğu da aşikar.
Bazı kişilerin de Muharrem İnce’yi yeterince “heyecan verici” bulmamaları veya profili düşük bir aday görmeleri bir hayli ilginç. Heyecandan ve profilden kastettikleri nasıl bir şeyse.
Muharrem İnce öncelikle çalan, çırpan takımından bir kişilik değil, rüşvetçi değil, hepimiz kadar olmasa da çoğumuz kadar zengin, rantiyeci değil. Şirketleri yok, ihaleci değil ve doğal olarak bu tip bağlantıları da yok.
Bunlar son yıllarda devlet yönetim adaylığı için görmeyi istediğimiz en heyecan verici ve profil açısından en aranan özellikler değil midir?
Geçmişte dershaneciliği varmış… Hangimizin geçmişinde neler yok ki?
Ya da şöyle ifade edelim, hangimiz imkânı vardı da büyük zengin olmayı elinin tersiyle itti?
Muharrem İnce de tipik bir küçük burjuva… Çoğumuz gibi.
Üstelik yıllardır siyasetçi olma ayrıcalığını paraya ve güce tahvil etmeyen ender kişiliklerden birisi. Ve üstelik Türkiye siyaset pratiğinin içinde yer alıp da, bu düzende olunabilecek ve kalınabilecek en bozulmamış ve en çürümemiş siyasetçi kişiliklerinden birisi.
Malzeme ve doku olarak tam Cumhuriyetçi. Laik ve bilimsellikten yana.
Muharrem İnce olabilecek en iyi ve en doğru adaylardan birisi… Üstelik bir de öğretmen kökenli, eğitimimizin hal-i pür melali ortadayken.
Peki, az şey midir bunlar?
İşin aslı, sözün özü şudur: Mevcudun ve mevcut düzenin içinden çıkabilecek en makul adaylardan birisidir Muharrem İnce. Dolayısıyla öncelikle kendi parti seçmenleri başta olmak üzere, o her zaman ki çokbilmişliklerini bir yana bırakıp, adaylarına sahip çıkmalıdırlar.
“Benim düzenle, sistemle sorunum var” diyen sol ve sosyalist cenaha gelince; sistem ve düzen ile ilgili eleştirilerinin öznesi ve muhatabı Muharrem İnce çok iktidar ve iktidara ilişkin olması gerektiği açıktır. Çünkü Muharrem İnce’ye saldıracak ve onu yıpratmayı görev kabul edecek o kadar çok eleman var ki. Sol ve sosyalistlerin işi başka şeyler olmalı. Muharrem İnce’nin olası görünmese de eğer izin verilirse veya işler söylendiğinin aksine ilkesine ve kuralına göre işler de muhtemel bir seçim zaferi elde ederse “sol ve sosyalist mücadeleyi” sönümlendirecek veya öteleyecek bir etki yaratır diye düşünüyorlarsa, kesinlikle eksik veya yanlış düşünüyorlar.
En verimli mücadele ve en parlak zaferlerin nedeni baskıcı iktidarlar değildir. Mücadeleyi verenlerin niteliği ve o niteliğin kavrayabildiği niceliktir.