The Economist dergisinden ekonomik kriz uyarısı!

İngiliz The Economist dergisi ABD’nin iki Türk bakana yaptırım kararı almasının Türkiye ekonomisinde bardağı taşıran son damla olabileceğini yazdı. Dergiye göre, Türkiye’nin diplomatik krizi ekonomik krize doğru gidişi hızlandırıyor.

Economist: Türkiye diplomatik krizi hızla ekonomik krize dönüşüyor
The Economist: Türkiye’nin diplomatik krizi hızla ekonomik krize dönüşüyor

Economist, yazıya “Amerikan Kongresi, Rusya’da yolsuzlukları açıklayan birinin öldürülmesinden sorumlu Kremlin yetkililerine baskı yapmak amacıyla 2012’de Magnitsky Yasası’nı geçirdiğinde ve hatta yolsuzluk ve insan hakları ihlallerine karışan yabancı yetkilileri de dâhil etmek için yasayı genişlettiğinde, pek az kongre üyesi bunun NATO müttefiki bir ülkenin hükümetine karşı kullanılacağını hayal edebilirdi” diyerek başlıyor.

“1 Ağustos’ta, ABD Hazine Bakanlığı iki üst düzey Türk yetkilinin, içişleri ve adalet bakanlarının, Amerikalı pastör Brunson’un uzayan tutukluluğunda oynadıkları rol nedeniyle mal varlıklarını dondurduğunda olan tam da buydu” ifadelerini kullanan dergi, “Türkiye’nin de beklendiği gibi Başkan Donald Trump’ın kabinesindeki iki bakana yaptırım açıkladığını” hatırlatıyor.


Economist, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dahil iki tarafın da krizden çıkış için bir yol bulunabileceğini ifade ettiğini ancak piyasaların bu görüşü paylaşmıyor göründüğünü yazıyor.

TL’nin Dolar karşısındaki değerinin 6 gün üst üste rekor derecede değer kaybettiğini vurgulayan Economist, devlet tahvili faizlerinin rekor seviyelere çıkmasıyla ekonominin kriz tehdidiyle karşı karşıya geldiğini söylüyor.

‘Yaptırım kararı sürpriz değil’

“Daha 2 hafta önce Türkiye ve Amerika bir dizi karmaşık sorunda ilerleme kaydetmenin yolunu açabilecek bir anlaşmanın eşiğindeydi. Türkiye, 2016 sonundan beri bir dizi saçma terör suçlamasıyla tutuklandığından beri cezaevinde bulunan Pastör Andrew Brunson’ı serbest bırakacaktı. Amerika da İran’a yönelik ambargoları ihlal etme suçlamasından hüküm giyen Türk bankacıHakan Atilla’nın cezasının geri kalanını Türkiye’de çekmesine izin verecekti. Uzlaşmanın Türk Dışişleri Bakanı’nın ek talepleriyle bozulduğu, Amerikalı yetkililerden, Atilla’nın çalıştığı devlet bankası Halkbank’a yönelik soruşturmalara son verilmesini istediği belirtiliyor. Brunson, serbest bırakılmak yerine ev hapsine alındı.”

Amerika’da Türk hükümetine duyulan öfke düşünüldüğünde, yaptırım kararının sürpriz olmadığını söyleyen dergi, ABD Başkanı’nın Erdoğan’la geçen yıl yaptığı ilk görüşmeden bu yana üç kez Brunson’ı durumunu gündeme getirdiğini ve Trump yönetiminin bıkıp usanmadan Brunson’ın serbest bırakılması çağrısında bulunduğunu hatırlatıyor.

Uzlaşma için manevra alanı kaldı mı?

Economist, ABD Hazine Bakanlığı’nın yaptırım kararının bir uyarı atışı mı olduğunu, yani hala bir uzlaşma için manevra alanı bulunup bulunmadığını ya da yeni yaptırımların kaçınılmaz olup olmadığını görmek için çok erken olduğunu belirtiyor ve dergi baskıya girerken, görüşmelerin hala devam ettiğini aktarıyor.

Ancak “çok sayıda yaptırımın şimdiden yolda” olduğunu kaydeden dergi, “Senato’da geçtiğimiz günlerde onaylanan bir yasada, Rusya’dan füze savunma sistemi satın alınmasına misilleme olarak, Erdoğan hükümetine 100 F-35 savaş uçağının teslim edilmesini engelleme tehdidinde bulunulduğunu” hatırlatıyor.

Başka hangi yaptırımlar gelebilir?

Bir diğer yasa tasarısında da, Pastör Brunson ve Amerikan Konsolosluğu’nun geçen yıl gözaltına alınan üç yerel çalışanı serbest kalana dek, Dünya Bankası ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası gibi uluslararası mali kuruluşların Türkiye’ye yönelik kredileri askıya almaya zorlanmasının teklif edildiği belirtiliyor:

“Sermaye akışına bağımlı, şirketlerinin üzerinde 220 milyar dolarlık borç yükü olan ve şimdi de büyüyen bir para krizine giren bir ülke için yeni yaptırımlar yıkıcı olur.”

Economist ayrıca, “iki Türk bakana yönelik büyük ölçüde sembolik önlemlerin, Amerika’nın Türkiye’den 1,7 milyar dolarlık vergiden muaf ürün ithalatını gözden geçireceği haberleriyle birleşmesinin bile, TL’nin son 10 yıldaki en kötü performansını göstermesine yeterli olduğunu” söylüyor.

Dergi, 6 Ağustos’ta, TL’nin 2001’den bu yana bir gündeki en büyük kaybını yaşadığını, son bir yılda TL’nin değerinin üçte bir azaldığını, Erdoğan’ın 2003’te başbakan olmasından bu yana da yüzde 70 değer kaybettiğini belirtiyor.

“Sorun sadece kur değil”

Economist, daha genel anlamda da ekonominin bir süredir sorunlu olduğunu belirtiyor.

Ucuz kredi bolluğu ve kamu harcamalarıyla enflasyonun inatla yükseldiği ve geçen ay yüzde 16’yla 2003’ten bu yanaki en yüksek seviyesine çıktığı belirtiliyor. Dergi, TL’deki çöküşün bir dizi önde gelen Türk şirketini milyarlarca dolarlık borçlarını yeniden yapılandırmaya zorladığını ve moratoryum ilan etmenin eşiğinde olduklarını düşünenlerin bulunduğunu aktarıyor ve ekliyor:

“Ekonomistler, bilim insanları arasında ‘Dünya düzdür’ söylemine denk bir yeri olan ‘Yüksek faizin enflasyonu tırmandırır’ inancında olan ve bedeli ne olursa olun ekonomik büyümede ısrar eden Erdoğan’ın baskısıyla, Merkez Bankası hasarı kontrol altına almak için tutarlı olarak çok az ve çok geç adım attı. Merkez Bankası, çoğu uzmanı şaşırtan bir şekilde, 24 Temmuz’daki son toplantıda faiz artırmadı.”


Ekonomi yönetimindeki değişiklikler

Economist’in görüşlerine yer verdiği Capital Economics uzmanı William Jackson, “enflasyon artarken, Türk ihraç ürünlerinin rekabet gücünü koruyabilmesi için TL’nin biraz daha değer kaybetmek zorunda kalabileceğini, büyük olasılıkla Merkez Bankası’nın başarmayı umabileceği tek şeyin de TL’nin erimesini yönetmek olabileceğini” söylüyor.

Dergi, yatırımcı güveninin azaldığını ve 18 Temmuz’da Olağanüstü Hal uygulamasının kaldırılmasının da bu duyguyu beklendiği kadar değiştirmediğini belirtiyor. Yazı şu satırlarla sona eriyor;

“Yargıçları ve memurları muğlak ulusal güvenlik gerekçeleriyle görevden almak da dahil, hükümetin olağanüstü hal yetkileri, yeni güvenlik yasasında yerini buldu. Erdoğan’ın yürütmedeki gücünü artıran, üst düzey yetkilileri istediği gibi atayıp, görevden almasını sağlayan ve parlamento denetimini zayıflatan diğerleri düzenlemeler de anayasaya girdi. Seçim zaferinden yeni çıkan güçlü Türk lideri para ve mali politikada kontrolünü daha da artıracak gibi görünüyor. Erdoğan eski ekonomi ekibini, görevden alarak, yerlerine Maliye ve Hazine Bakanı olarak atadığı damadı Berat Albayrak da dahil, görece denenmemiş sadık adamlarını atadı. Bu hamlelerin hiçbiri yatırımcı güvenini yükseltmeyecek.”

Dolar/TL’nin sert yükselişindeki sebep Financial Times haberi mi?

Türk lirası, dolar karşısında dünkü kapanışına göre yüzde 12’ye yakın değer kaybederek, 6.30 ile tüm zamanların en düşük düzeyini gördü. Bugün yeni ekonomi paketinin açıklanması beklenirken, Financial Times gazetesi liradaki düşüşün euro bölgesine olası etkilerinin Avrupa Merkez Bankası’nı (ECB) kaygılandırdığını bildirdi.

İşlemciler, piyasada hacmin çok yüksek olmadığını ve bu nedenle de en ufak işlemlerin bile büyük dalgalanmalara neden olduğunu söylüyor.

Türk lirasının hızlı değer kaybında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın para politikasına daha fazla müdahale ettiği ve Merkez Bankası gibi kurumların bağımsızlığını kaybettiğine yönelik kaygılar etkili olmayı sürdürüyor.

Ayrıca Financial Times (FT) gazetesinde bugün yer alan bir haber, lira üzerindeki aşağı yönlü baskının daha da artmasına neden oldu.

Gazete, Avrupa Merkez Bankası’nın euro bölgesinin en büyük bankaları arasında bulunan BBVA, UniCredit ve BNP Paribas’nın liradaki sert düşüşten etkilenme olasılığının yarattığı riskten kaygı duyduğunu bildirdi.

Gazetenin konuya yakın iki kişiye dayandırdığı haberinde, ECB’nin Türkiye’deki bankaların liranın değer kaybı nedeniyle döviz kredilerini ödeyememe riskinden endişelendiğini ifade etti.

Bankacılık sektörünün toplam varlıklarının yüzde 40’ını döviz cinsi kredilerin oluşturduğu vurgulandı.

Haberde, liradaki değer kaybının Türkiye’de büyük yatırımları bulunan Avrupa bankalarının gelirlerini olumsuz etkilediğine de dikkat çekildi.

TL üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturan bir diğer gelişme de ABD’nin iki bakana yaptırım uygulama kararının ardından Washington’a giden heyetin uzlaşma sağlayamadan geri dönmüş olması.

Berat Albayrak’ın ekonomi paketi bekleniyor

Öte yandan Piyasanın izlediği bir diğer gelişme de Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın bugün 14:30’da açıklaması beklenen yeni ekonomi paketi olacak.


Piyasa oyuncuları, bu paketin mevcut ekonomik sıkıntıları aşmak için yeterli olup olmayacağının ve Erdoğan’ın bazı zorlu adımların hayata geçirilmesine sıcak bakıp bakmadığının yakından takip edildiğini söylüyor.

Dolar ve Euro krizi: İlaç depolarında 10-15 günlük stok kaldı!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.