2018 yılına damga vuran en iyi yerli albümler

2018 yılına damga vuran en iyi yerli albümler hangileri? Listede; Ah! Kosmos, Altın Gün, Gaye Su Akyol, Mabel Matiz dahil 34 müzisyen yer alıyor.

Kapak foto: Ah! Kosmos (Başak Günak) & Mabel Matiz / Redbull 2018 yılına damga vuran yerli albümler
Kapak foto: Ah! Kosmos (Başak Günak) & Mabel Matiz / Redbull 2018 yılına damga vuran yerli albümler

Yerel sahneyi mercek altına alan RedBull.com elektronik müzikten caz’a, pop müzikten rock’a muhtelif janralardaki sanatçıların bulunduğu En İyi Yerli Albümler listesini hazırladı. Yıl boyunca 100’e yakın ismin yeni çalışmalarını değerlendiren RedBull.com’un 2018 özetinde 34 isme yer verildi.

2018 yılına damga vuran yerli albümler:

Ah! Kosmos – Beautiful Swamp

2014 yılında Tokyo’da gerçekleşen Red Bull Music Academy’ye katılan elektronik müzik bestecisi ve prodüktör Başak Günak, ‘Ah! Kosmos’ projesiyle, ikinci uzun çaları Beautiful Swamp ile takdir topladı. Son albümü ile yeni müzik gruplarına yer veren müzik sitesi The Line of Best Fit tarafından övgü yağmuruna tutulan Günak, en son Hindistan turnesi gerçekleştirmişti.


Altın Gün – On

Hollanda çıkışlı Altın Gün, ikisi Türk olmak üzere altı müzisyenden oluşuyor. Anadolu seslerini psikedelik bir müzikle yorumlayan Altın Gün, ilk albümleri “On”u yayınladı. Selda Bağcan, Barış Manço ve Erkin Koray gibi isimlerden ilhamla hazırlanan albümde duyulmamış türküler eşi benzeri görülmeyen versiyonlarıyla yeniden hayat buluyor.

Gaye Su Akyol – İstikrarlı Hayal Hakikattir

gaye su akyol
Gaye Su Akyol / İstikrarlı Hayal Hakikattir (2018 yılına damga vuran yerli albümler)

Gaye Su Akyol, üçüncü ve son albümü ‘İstikrarlı Hayal Hakikattir’ ile her geçen gün daha büyük bir kitleye ulaşıyor. Akyol, dünya çapındaki eleştirmenlerin nazarında, ‘mükemmelliği arıyor’. Son albümüyle İngiliz müzik dergisi Songlines’a kapak olan Akyol, ayrıca The Wire Dergisi’ne de röportaj verdi.

İngiliz The Times Gazetesi, Akyol’un albümüne 5 üzerinden 4 yıldız verdi ve ‘İstikrarlı Hayal Hakikattir’ hakkında övgü dolu bir eleştiri yazısı yayınladı. Daha önce Kuzey Avrupa’nın en büyük müzik festivallerinden Roskilde’de sahne alan şarkıcı, bu yıl da müzik fuarı WOMEX’te müzikseverlerin karşısına çıkmıştı. Bkz. Elektronik müzikte çığır açan 7 kadın müzisyenimiz

İpek Görgün – Ecce Homo

Elektronik müzikle uğraşan İpek Görgün, aynı zamanda ses sanatçısı olarak da performans gösteriyor. Red Bull Music Academy 2014 Tokyo mezunlarından olan Görgün, son albümü ‘Ecce Homo’ ile; ‘Resident Advisor’, ‘Indie Rock Mag’ ve ‘Pitchfork’ gibi prestijli müzik yayınlarından tam not aldı. İnsanın güzellik ve yıkım arasında gidiş gelişini konu alan “Ecce Homo”da ince bir ses işçiliği gözlemleniyor.

Kerem Akdağ – Kerem Akdağ

İstanbullu prodüktör Kerem Akdağ kendi adını taşıyan albümünü İngiliz şirket Dimensions Recordings aracılığıyla yayınladı. Albüm hip hop, house, funk, beats gibi müzik türlerinden esintiler içeriyor. Dengeli ve bütünlüğü olan albüm, dinleyicisine ‘rahatlama hissi’ vaat ediyor.

Mabel Matiz – Maya

Mabel Matiz’in iki yıldır üzerinde çalıştığı albümü “Maya”, 24 şarkıdan oluşuyor. Müzikal açıdan Anadolu’nun folklorik seslerini elektronik müzikle birleştiren Mabel Matiz, albüm çalışmalarında çeşitli disiplinlerden müzisyenlerle buluştu.

Albümün elektronik altyapısında alanında uzman isimlerle çalışan Mabel Matiz, vokalde Sıla Gençoğlu, Özge Fışkın, Gülden Karaböcek gibi popüler müzik tarihimizin önemli kadın müzisyenlerine de yer verdi.

9VSS – Reality Guide

Yiğit Tanel Kaçar ya da yeraltı müzik dünyasının onu tanıdığı ismiyle 9VSS, yeni albümü RealityGuide’ı çiçeği burnunda plak şirketi Table Records aracılığıyla yayınladı. Kaçar’ın kendine has organik sound’u, ambient ve idm gibi oyun alanı geniş türlerden izler taşıyor.

Age Reform – Degenerate

Berk Çakmakçı, Age Reform adıyla yayınladığı kayıtlara bir yenisini ekledi. Degenerate isimli 35 dakikalık albüm Tektosag Records etiketiyle yayınlandı ve plak şirketinin YouTube hesabından dinlenebiliyor. Albüm, ambient, idm gibi farklı elektronik müzik türlerinden izler taşıyan deneysel bir kayıt.

Anadol – Uzun Havalar

Gözen Atilla’nın synth-pop projesi Anadol, yeni albüm Uzun Havalar ile sırtını Berlin Duvarı’na dayıyor ve kentin minimal elektronik müzik kültüründen besleniyor. Albüme yine minimal kalmak şartıyla deneysel bir pop anlayışı hakim. Uzun Havalar, aynı zamanda Alman krautrock akımının alabildiğine psikedelik ve synth merkezli kolu olan kosmiche stilinden de izler taşıyor. Hem donuk hem renkli, hem derin hem hareketli bir albüm. Bitlere sıkıştırılmış rüyalara çok sesli bir soundtrack.

Ari Barokas – Lafıma Gücenme

Duman’ın bas gitaristi Ari Barokas, ilk albümü Lafıma Gücenme’yi Garaj Müzik etiketiyle yayınladı. Albüm kartoneti incelemeyi sevenler, Aman Aman, Sayın Bayan, Sor Bana Pişman mıyım?, Senin Marşın gibi Duman şarkılarını onun yazdığını ve söz yazma konusunda yetenekli olduğunu zaten biliyordu.

Bu ilk albümle Barokas eteğindeki tüm taşları döküyor ve ozan kimliğini resmen dinleyicinin beğenisine sunuyor. Politik söylemi epey yoğun, folk ve Americana gibi türlerin etkisi altındaki bu akustik kayıtta tek bir ıska dahi yok. İstanbul Pür Stüdyoları’nda canlı olarak kaydedilen albümde davulda Mehmet Demirdelen’i, kontrbasta Ekin Bilgin’i, gitarda Utku İnan’ı ve geri vokallerde Gülin Kılıçay ile Dilara Sakpınar’ı dinliyoruz.

Barış Ergün – Modern Paralysis

Barış Ergün’ün avangart bir yaklaşımla hazırladığı, deneysel ambient çizgideki albümü Modern Paralysis, Shalgam Records etiketiyle yayınlandı. Sesleri eğip bükme, manipüle etme fikrine, hayatta bir anlam aramaktansa anlamın değişebilirliğine odaklanmasıyla yönelmiş:

“Herhangi bir sesi alıp, ona gerçekliğini kazandıran tüm bileşenlerine teker teker dokunmak istedim, zarar vermek, bölmek, yıpratmak, olduğu halin dışında bir gerçeklik yaratmak istedim.”

Bewitched As Dark – A Tribute to Hekate

Kasım ayı sonunda yayınlanan Bewitched As Dark albümü A Tribute to Hetake, adından da anlaşılacağı üzere Yunan mitolojisinden tanrıça Hekate’ye ithafen hazıranmış. Hekate karanlık ve mistik konularla anılan bir tanrıça. Ona ithafen yayınlanan şarkılar da haliyle epey karanlık ve derinlikli. Albüm syhtn/goth wave ekseninde her biri çekici ve sürükleyici 8 şarkıdan oluşuyor.

Brek – TV Juice

Nihil Piraye ve Mispis gibi gruplardan tanıdığımız, son Palmiyeler albümünün prodüktörlüğünü de üstlenen Berk Sivrikaya, solo projesi Brek’in ilk kaydını Temmuz’un ilk haftasında yayınladı. Albüm kelimenin tam manasıyla bir “yatak odası” prodüksiyonu gibi tınlıyor. Melankolik bir atmosfere sahip Brek müziğine synth-pop ya da lo-fi pop yakıştırması yapmak da mümkün. TV Juice, yer yer deneysel sulara da yelken açan bir synth-wave kaydı.

Cenk Erdoğan – Fermata

Kabak & Lin Records etiketiyle yayınlanan yeni Cenk Erdoğan albümü Fermata, Erdoğan’ın gitar üzerindeki (özellikle perdesiz gitar) tüm yetkinliğini gözler önüne seren bir kayıt. Albümde kendisine Lahza’dan takım arkadaşı Mehmet İkiz ile birlikte Baran Say eşlik ediyor.

Dark’o Bairo – Dark’o Bairo

M4NM üretken bir kolektif. Dark’ Bairo da bu aileden çıkmış en taze seslerden biri. Grup, kolektifin iki neferi Armonycoma or Slt ile Oğuzhan Gedik’ten kurulu. İlk albümlerinde roadside.picnic’ten takım arkadaşları Ağaçkakan ile Tembel Hayvan ve Yiğit Seferoğlu’nun desteğini almışlar. Albüm baştan sona karanlık bir atmosfere sahip. Ayrıca belirtmeden geçmeyelim, bas gitar, kahon, elektrik gitar, synth ve foley kayıtları dışında albümdeki tüm sesler buluntu kaset ve plaklardan alınmış.


Dark Pulse – Audioban Selections: New Era of Turkish Dark Scene

Dark Pulse, son birkaç yılda ülke sathında yayınlanmış en iyi toplamalardan biri. Tamamı karanlık, gotik ve soğuk seslerden oluşan 9 şarkılık bu seçki, Audioban kolektifi tarafından derlendi. RedRice, ELZ AND THE CULT, Bewitched as Dark ve KAOSMOS gibi bir dizi genç müzisyenin synthwave, ambient, darkwave gibi türlerde üretimlerinden oluşuyor.

Feza – Kobro

Şakir Kış, Mehmet Demirdelen ve Arda Söyletir’den oluşan Feza ilk uzunçalar Kobro’yu yılın hemen başında yayınladı. Ekip, sludge, stoner gibi türlerin derin izlerini taşıyan, progressive damarı kuvvetli bir müzik yapıyor. 7 şarkıdan oluşan albüm, kemik sesinin duyulduğu sıkı bir mücadele. Albümün tek “sakin” şarkısı olan Esrar’da Tuğçe Şenoğul’un sesini duymak mümkün.

Harmondia – A Strange Tissue of Space and Time

Her yeni sezonda yeni bir ses çıkarmadan, yeni bir proje hazırlamadan duramayan üretken ikili Berke Can Özcan ve Burak Irmak bu kez, Harmondia adıyla karşımızdalar. Üstelik ilk kez baş başa ve yapayalnızlar. Söylediklerine göre Harmondia’nın kökleri onların tanıştığı 1998 yılına dek uzanıyormuş. Albümde sampler, klarnet ve tuşluları Burak Irmak, tüm davul ve perküsyonlarıysa Berke Can Özcan çalıyor. Ritim ve perküsyon katmanıyla coğrafyalara ve zaman dilimlerine tutunan şarkılar, elektronikler ve synth’ler ile çoğu kez sınırları aşarak zaman kavramını ardında bırakıyor.

MAAN – Yüzüstü

Uygar Yüzereroğlu’nun projesi MAAN ilk albümü Yüzüstü’nü Kadıköy merkezli bağımsız etiket Müzik Hayvanı aracılığıyla yayınladı. MAAN, her ne kadar bir şarkıcı/söz yazarı albümü olsa da, sunduğu deneysel derinlik açısından dönemdaşlarından farklı bir noktada konumlanıyor. Albümde gitarlar ve elektronikler, prodüktörlüğü de üstlenen Şevket Akıncı ve Cansun Küçüktürk’ün imzasını taşıyor.

Palmiyeler – Akdeniz

Palmiyeler, ilk hedefimiz Akdeniz! Ilık ılık esen yaz rüzgarı, tepede palmiye ağaçları, elinizde tropik meyvelerden bir kokteyl. Bu üçlü ne hissettiriyorsa, ikinci Palmiyeler uzunçaları Akdeniz de tam olarak aynısını yaşatıyor. Önceki albümlerle kıyaslarsak, bol trafikli, yön değiştiren düzenlemeler, enstrüman hakimiyetinin bir adım öne çıkması ve üflemeliler dikkat çeken detaylar. Palmiyeler’in ustalık dönemi şarkıları bu albümde.

Sami Baha – Free For All

Sami Baha, İstanbul bass sahnesinden çıkan ve dünya çapında ilgi gören bir prodüktör. Sami’nin ilk EP’si Mavericks gibi, ilk uzunçaları da (Free For All) prestijli şirket Planet Muetiketiyle yayınlandı. Albüm ağırlıklı olarak trap estetiği içerisinde şekilleniyor. Yalın ve derinlikli olmayı aynı anda başarabiliyor. Yaptığı müziğe arabesk trap diyordu Baha. Bu albümde de Ortadoğu etkisi mevcut. Özellikle 11 numaralı parça Ahl El M8na bu eğilimin en belirgin anı.

Saska – Tinglä

Savaş Çağman ve Sarp Keskiner tarafından harekete geçirilen Saska projesi, Orta Asya’dan, Türk müziğinin köklerinden, Uygur ve Göktürk metinlerinden beslenen bir proje. Kayıtları 13 yıl öncesine ait olan Tinglä, ekibin ikinci albümü. Bu kaydın tozlu raflardan gün yüzüne çıkmasında ise Who Are We Who We Are ve Kronovox Archives etiketlerinin parmağı var.

Selim Selçuk – Miles Kuçles

ürk müziğinin önemli isimlerinden Münir Nurettin Selçuk’un oğlu, caz davulcusu Selim Selçuk, Miles Kuçles adını verdiği albümünü Pb Müzik etiketiyle yayınladı. Albümde Selçuk’a piyanoda Ali Perret, basta Matthew Hall ve saksafonda Meriç Demirkol eşlik ediyor. Hem groove’u yüksek funky sesler hem de güçlü caz baladları duymanın mümkün olduğu albüm, seçici kulaklar için tatmin edici bir kayıt.

SO Duo – Ay Ana

Sumru Ağıryürüyen ve Orçun Baştürk’ün projesi SO Duo da, uzun bir pişme evresinin ardından ilk kaydıyla nisan ayını şenlendirmişti. Ay Ana adını taşıyan albümleri, folklorik köklerden besleniyor, hem de çok derinlere inerek ta Uygur kültürüne kadar uzanıyor. Şiirsel ve edebi yönüyle etkileyici olmasının yanında oldukça huzur veren bir kayıt. Şarkıları dinlerken öze dönmenin getirdiği bir arınma duygusu kaplıyor insanın içini.

Taner Öngür – Sayko Ana

Moğollar’ın bas gitaristi ve Anadolu Rock tanımının mucitlerinden biri olan Taner Öngür, yeni albümü Sayko Ana’da, (albümün üzerinde yazıldığı üzere) “saykodelize edilmiş türküler” ile karşımızda. Tantana Records etiketli albümde Öngür ve grubu 43,75, bu topraklara ait bir saykodelik blues icra ediyorlar adeta. Albüm aynı zamanda dinç bir müzisyenin fikirlerinin asla zamanın gerisine düşmeyeceğini de kanıtlıyor.

Varteres Dusire – Famadihana

stanbullu produktör Arman Emyan, Varteres Durise mahlasıyla ilk albümünü M4NMetiketiyle yayınladı. Kısaçalar formundaki albüm, her biri karanlık atmosfere sahip beş şarkıdan oluşuyor. Teknonun başrolde olduğu, ancak esneme payıyla birlikte biraz deneysel sulara da yelken açan prodüksiyonlar bunlar. Albüm bütünüyle yılın ilk yarısında yayınlanmış en başarılı elektronik müzik kayıtlarından biri olarak öne çıkıyor.

Z.AXIS – POSH

POSH hazırlık aşaması tam üç yıla yayılmış karanlık bir dans müziği albümü. Z.AXIS adıyla müzik yapan Barış Yavuz’un ilk uzunçaları olan bu kayıt, Partapart etiketiyle yayınlandı. Adım adım açılan beat’ler, tekinsiz sesler ve çekici baslar albüme karakterini veriyor.

Blank Zero – Blue Days

Drunk High Jinks’i bilenler, grubun üyeleri Ali Güleç ve Ali Demirci’yi de anımsayacaklardır. İkili nefis illüstrasyonlarıyla da tanınan Aseton’a Blank Zero projesinde eşlik ediyorlar. İlk albüm Blue Days, ’90’ların saf indie ruhunun oldukça başarılı bir röprodüksiyonu gibi. Yanlış anlaşılmasın, bu bir kopyalama değil, feyz alma durumu ve Blank Zero’nun özgünlüğünü hafifletmiyor.

Danslı Parti – ii

Toros Senan ve Emre Malikler’in başı çektiği Danslı Parti, dört yıl aranın ardından ikinci kaydını yayınladı. Dört şarkılık bir kısaçalar olan bu albümde Elif Dikeç, Melike Şahin veOzan Tekin ikiliye eşlik ediyor. Danslı Parti’nin ii adını verdiği bu yeni kaydı elektronik katmanıyla boyut değiştiren bir şarkıcı/söz yazarı albümü.

Jtamul – Teselli

Dijital devrim ile piksel piksel dağılan görsel hafızamızın, işitsel karşılığı tuhaf, bozuk ve soyut sesler. Bu işitsel dünya Jtamul’un müziğinde bir replika olarak sergileniyor. Hissettiğiniz ve zihninizde canlanan şeyleri kelimelerle anlatmak biraz zor. Bozuk jpg’ler, Tumblr. günleri, YouTube ve sentetikler kimi anahtar kelimeler olabilir. Jtamul’un Teselli isimli bu ilk EP’si plak şirketi Transferans için de ilk olma özelliği taşıyor.

osilator – oktobr018

İstanbul’un yeni nesil elektronik müzik sahnesinin en heyecan verici isimlerinden osilator ikilisi, canlı setlerinden derledikleri parçalarla oktobr018’i yayınladılar. Onlara daha önce tanık olanlar bilir, organik, deneysel, çok katmanlı ve dinamik bir sahneleri var. Bu kısaçalar da canlı kayıtlardan derlendiği için, tüm bu özellikleri fazlasıyla taşıyor.

Özgün Semerci – A Nightmare on Clawhammer Banjo

Özgün Semerci kendi deyimiyle banjo macerasının ikinci bölümüne A Nightmare on Clawhammer Banjo isimli yeni kısaçaları ile çıkıyor. İlk kısaçaların aksine bu kez mikrofon başına geçmemiş Semerci. Albümün tek sözlü şarkısına Gevende solisti Ahmet Kenan Bilgiç ses vermiş. Atmosfer olarak bu kez daha karanlık bir albümle karşı karşıyayız. Daha doğrusu karanlıktan aydınlığa uzanan bir hissiyatı var bestelerin. Sanki başlıkta geçen kabuslardan güne uyandırıyor dinleyeni.

Skata – İlk

Engin Dağlık, Ahmetcan Gökçeer, Ali Tolga Tohumcu ve Özgün Tuncer’den kurulu Skata, uzunca bir süre sahnelerde/stüdyolarda piştikten sonra ilk kaydını Nisan 2018 itibarıyla görücüye çıkardı. İlk isimli albümleri synth katmanı ile derinlik kazanan, üst üste binen gitar riff’lerinin ön plana çıktığı bir kayıt.

Sırma Altuğ – Homecoming


Sırma Altuğ Amerika’da dünyaya gelmiş Strazburg’da yaşayan bir müzisyen. Klasik piyano ve dans eğitimi almış. Strazburg’a taşındıktan sonra tüm birikimini elektronik müzik alanına kanalize ederek üretmeye karar vermiş. Downtempo, brokenbeat ve house gibi türler arasında dolanan eklektik bir kayıt olan ilk kısaçaları Homecoming, Berlin merkezli etiket Finest Ego aracılığıyla yayınlandı.

Türkiye en çok satan kitaplar 2018 listeleri


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.