8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ya da günümüzde kutlanan (!) haliyle Dünya Kadınlar Günü. Ardı ardına gelen indirim mesajları, mailler, reklamlar… Yoksa siz henüz eşinize/sevgilinize hediye almadınız mı? Oysa bugün Dünya Kadınlar Günü (!) Her şeyin yozlaştığı, her şeyin metalaştığı dünyada zaten kadınlar günü nasıl kutlanır ki?
Kadınlar Günü, kadınlar çiçek sever, çiçek al! Peki atladığınız bir şey yok mu?
Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Senelerdir sömürülen, ayakta durma çabası veren ve dahası yaşam savaşı veren kadınların günü. Kadın olmak ne kadar zor deseler sadece 28 günde 31 kadının öldürülmüş olması yeterli olur mu anlatmak için?
Peki kim öldürdü bu kadınları?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Şubat raporu aslında çoğu gerçeği döküyor gözlerimizin önüne. Grafiklerden ilki öldürülen kadınların katilleriyle ilgili:
Verilere göre katledilen kadınların %49’unda kim tarafından öldürüldükleri tespit edilmemiş.
Yüzde 23’ü eşi tarafından katledilmiş. Hani hastalıkta, sağlıkta bir arada olacaklarına dair yemin ettikleri erkekler tarafından! %10’unun tek suçu ayrılmak! %6’sı birlikte olduğu erkek tarafından alınmış bu hayattan. Beraber yaşadığı, birlikte hayal kurduğu erkek tarafından ya da zorla birlikte olması gereken erkek tarafından.
Tanıdıkları tarafından öldürülen kadınların oranı da yine %6.
Ağabeyler, aynı karından iki can. İnsan kardeşi söz konusu olunca dünyayı durdurur derlerdi ya; öldürülen kadınların %3’ü o aynı karından iki can dediği ağabeyi tarafından katledildi.
Babalar, onlar da geri kalmadı tabi ağabeylerinden kendi kızlarını aynı oranda katlettiler.
Bir cana kıyan, beraberinde elbet buluyordu bahanesini de. Bahaneler…
Her cinayetin elbet vardı bir sebebi. %42 cinayetin sebebi tespit edilemedi lakin belki mahkemede erkeklik gururundan, masaya gelmeyen yoğurttan, gülüşünden… gibi gibi “çok haklı” (!) sebepler sunmuş da olabilirler. Bir canı almanın nasıl bir sebebi olabilirse artık! %26’sının tek isteği hayatına dair karar almaktı!
Boşanmak gibi, çalışmak gibi, evlenmek istememek gibi ya da okumak istemek gibi aslında sadece kendine ait olan kararlar. %26’sının ölümü kayıtlara “şüpheli” olarak geçti. Kim bilir belki Şule gibi, atladığı pencerede parmak izi bulunamadı ya da hiç düşmemesi gereken bir yere düşerek intihar etti!
%6’sının sebebi ekonomik! Kısaca ekonominin de, zamların da, hak yiyen patronun da, adaletsizliğin de “sorumlusu” yine kadın (!)
Peki kaçını koruyabildik bu kadınların?
Öldürülen kadınların %13’ünün koruma kararı yoktu. Buna karşılık %6’sının koruma kararı olduğu halde öldürüldü!
Ya öldürenler?
Çoğunluğu hakim karşısında olması gerektiği gibi: Temiz kıyafetler, giyilen bir takım elbise, takılan bir kravat, hooop gelsin iyi hal indirimi! İyi halle yetinmeyenler, genelde erkeklik gururundan dem vuruyor. Düşünsene “erkeklik gururu” mu yoksa bir kadının canı mı? Onların da iniyor cezası! Hele hele artık konuşamayacak kadının ardından aldatılma hikayesi yazdın mı, süreç daha da hızlı ilerler. İki gün sonra elindeki kanı silenler komşumuz olur, arkadaşımız olur, kocamız olur!
Bu grafiklerde ne yok biliyor musunuz?
Saldırıya uğrayan ama ölmeyen kadınlar, sakat kalanlar, tacize uğrayanlar, tecavüze uğrayanlar, baskıdan dolayı sesini çıkartamayanlar… ve daha niceleri…
Siz tüm bunları okurken, ben yazarken bir yerde bir kadın “erkek eleman aranıyor” ile biten bir ilanın daha üstünü çiziyor.
Bir yerde bir kız çocuğu daha reşit olmadan evlenmemenin yollarını arıyor.
Başka bir yerde bir kadın çocuklarım var diye her gün bambaşka bir morluğunun üstünü kapatmaya çalışıyor ya da bambaşka bir kadın belki beyaz yakalı diğerine göre daha iyi bir fondötende buluyor, kapatıcılığı.
Başka bir kadın giydiği kıyafet için, diğeri rujunun, saçının vs yüzünden laf yiyor.
Diğer tarafta tacize uğruyor biri; diğeri “o saatte ne işi var orada?” denilirken tecavüze uğruyor.
Kimi zaman aşırı sevgiden, kim zaman namus adı altında katlediliyor, başka başka kadınlar.
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Dünyanın her yerinde olduğu gibi.
Ulusal Yas…
Bu sene Portekiz’de bambaşka bir 8 Mart yaşanacak. Portekiz’de, 2019’un son 2 ayında 11 kadın öldürüldü. Bu sayı son 10 yılın en yüksek rakamı olunca ülkede ulusal yas ilan kararı alındı ve 8 Mart’ın arefesinde bayraklar yarıya ineceği haberlerini okuduk. İnsana, kadına saygının en güzel örneği olsa gerek.
Şimdi elinizdeki o çiçeğe bir daha bakın!
Bir çiçek midir bugünün karşılığı? Bir çiçek alın ya da almayın ama belki daha iyi bir şeyler yapmak istersiniz. Mesela belki ses çıkarmak istersiniz. Belki kadın mağdur olurken “o kadın da….” diye başlayan, o en sevimsiz en ahlaksız cümlenin tamamlanmasını engellersiniz.
Belki bir erkek olarak hem cinslerinize daha iyi anlatırsınız yapılanın ne kadar vahşice, ne kadar insandan uzak olduğunu. Belki bir baba olarak önceliğiniz erkek yetiştirmek değil de insan yetiştirmek olur. Kim bilir belki o zaman ileride daha iyi insanlar oluruz. Hakkın kadını erkeği olmadığını anlamış oluruz. Eşitliğin ne demek olduğunu idrak ederiz. Sokaklarda, caddelerde “namuslu saatler” kavramımız olmadan yürürüz. Kim bilir belki bir gün birbirimize erkek ve kadından çok, insan olarak bakmayı öğreniriz. O vakit belki daha iyi anlarız omuz omuzayken, el eleyken daha güzel olduğumuzu.
Ve o gün kadının adı olduğu gün, işte o gün kutlu olacak: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü!
O gün gelene kadar, diren kadın! Yaşamak için, hayatta kalmak için, özgürlüğün için: DİREN!