Kılıçdaroğlu, saldırının perde arkasını anlattı: Sopalar dağıtılıyordu!

Kemal Kılıçdaroğlu, linç girişiminin perde arkasını anlattı: Bir gün önce Emniyet’e haber verdik. Geldiğimizden haberleri vardı. Olay sırasında sopalar dağıtılıyordu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Ankara’da katıldığı cenaze töreninde linç girişimine uğradı. Güvenlik amacıyla Kılıçdaroğlu’nun götürüldüğü ev de taşlandı. Kılıçdaroğlu, “Bizim geldiğimizden de haberleri vardı. Olay sırasında hazırlanmış sopalar bile dağıtılıyordu” dedi.

Sözcü’den Saygı Öztürk’ün haberine göre, Ankara temsilcilerine konuşan Kılıçdaroğlu o gün yaşadıklarını anlattı. Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle:


“Güvenlik zafiyeti vardı”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bazı gazetelerin Ankara Temsilcilerini makamında kabul etti. Saldırıyı anlatan Kılıçdaroğlu, “Korumalar sağ olsun güzel görev yaptılar. Ciddi bir güvenlik zafiyeti vardı zaten. Bilinçli olarak mı yaratıldı, onu bilemiyorum. Zaman gösterecek” dedi. Kılıçdaroğlu, güvenlik ekibinin, cenazeye katılacağını önceden bildirdiğini kaydeden, gittikleri evde Emniyet Genel Müdürü, jandarma komutan yardımcısı, Ankara Emniyet Müdürünün de bulunduğunu hatırlattı.

Kılıçdaroğlu saldırının perde arkasını anlattı: Sopalar dağıtılıyordu!

Kılıçdaroğlu’ndan Hulusi Akar’a: Oradaki konuşmayı çok farklı düşünmek istemiyorum

Konuşurken duymadım. Hulusi Bey, atmosferin etkisi ile mi yoksa başka bir gerekçesi mi vardı bilmiyorum. Oradaki konuşmayı çok farklı düşünmek istemiyorum. Kalabalık var dağılması lazım, onların dağılmasını isteyebilir.

Şehit cenazelerine en çok katılan benim. Bir şehidimiz var. Ona katılmak aileye taziye dilemek sabır dilemek baş sağlığı dilemek hepimizin ortak görevi. Ben böyle bakıyorum. Aile ile gitmeden önce temas kuruldu. Daha sonra gittim. Gittiğimde farklı bir tablo vardı, tabloyu gördük. Birden fazla yerde görevlendirilmiş insanlar vardı. Normalde önlemlerin alınması gerekiyordu.

“O kalabalıkların linç girişiminde bulunmak istedikleri belliydi, görüyordum zaten!”

Dışarıdan çok kişinin geldiği belli. Çünkü küçük bir köy. O kalabalıkların linç girişiminde bulunmak istedikleri belli. Onları görüyordum zaten. Bunlarla ilgili olarak özel bir bilgi gelmedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun arayıp aramadığı sorusuna Kılıçdaroğlu şöyle yanıt verdi:

“Hayır, sayın Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu mesajla üzüntülerini dile getirdiler. Erdoğan’ın özel kalemi, bizim özel kalemi arayarak gelişmeler hakkında bilgi almak istemişler. Özel kalem nasıl bilgi verecek? Bilgi alınacaksa İçişleri Bakanlığından alınır, bakanlardan alınır. Bilemiyorum. Özel bir şey de beklemiyorum.

Kemal Kılıçdaroğlu açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Organize bir linç girişimi, terör saldırısı”

Aslında bir terör saldırısı. Sıradan rutin bir protesto alarak düşünmemek lazım. Bu bir siyasetçiye karşı organize bir linç girişimi.


“Kin, nefret tohumu eken siyasetçiler var”

Bunların kendi içinde bir tutarlılığı var. Yorumların kendi içinde bir tutarlılığı var. Türkiye’nin normalleşmesini istemeyen siyasetçiler ve başka unsurlar var. Türkiye süratle normalleşmeli. Türkiye, dış politikada üzerinde pazarlık yapılan bir ülke haline geldi. Bu kadar sıkışmış bir Türkiye’nin en azından siyaset olarak ortak tepki vermeye ihtiyacı var. Biz bunu her yerde söyledik. Bizden görüş istenirse, görüşümüzü, bilgi istenirse bilgimizi ifade edebiliriz. Huzurun egemen olmasını istiyoruz. Bunu istemeyen başka siyasetçiler olduğunu, kin, nefret tohumu eken siyasetçiler olduğunu görüyoruz. Geçmişte de Türkiye’ ye zarar verdiler, bugün de zarar vermek için öyle zannediyorum kendilerine yol haritası belirlemişler.

“Türkiye’de kaos çıkarmak isteyen çok çevre var”

Ona girmek istemiyorum. Türkiye’ de kaos çıkmasını isteyen çok çevre var. Türkiye’nin demokratik standartlarını yükseltmesi gerekiyor.

“Olay çıkmasın diye özen gösterdik”

81 ilde il başkanlarımız; sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve siyasi parti temsilcileriyle açıklama yaptı. Alanda, sokakta bir eylem yapılmasının doğru olmadığını ifade ettik. Provokatörlere fırsat yaratır. İstanbul’da miting var iken onunla bile temasımız oldu, orada bir sorun olmasın diye. İmamoğlu ile toplumu yatıştırması için görüştüm. Olay çıkmasın diye özen gösterdik. Aslında devleti yönetenler de göstermeli. Ama bunun bile farkında değiller. En büyük tehlike bu.

“Ayrıştırıyorsa ona İçişleri Bakanı denmez”

Onu herkes görüyor, biliyor. Sorun şu; onu İçişleri Bakanı olarak tanımlayalım mı, tanımlamayalım mı? İçişleri Bakanı denen kişi Türkiye’nin huzuru için her türlü önlemi almalı. Bir kişi İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturup toplumu ayrıştırıyorsa ona İçişleri Bakanı denmez. Onu İçişleri Bakanı olarak görmüyoruz. Kutuplaşmadan, kandan medet uman kişiye içişleri bakanı denmez. Onun başka görevi var. Koruma sayısının artırılması yönünde talebimiz olmadı. Yeni bir talepte de bulunmayacağım.

“Zırhlı aracı iade ettik”

Zırhlı aracı iade ettik.. İhtiyaç duymadık. Şartlar ne olur kestirmek zor. Şartlar bizi bir zırhlı araca binmeye mecbur ederse alırız. Bugün düşündüğümüz bir olay değil. Gelişmelere bakmak gerekiyor. Gerekirse kendi güvenliğimizi kendimiz de sağlayabiliriz.

Görevimiz neyse yapacağız.

“Gerekirse aynı köye yine giderim”

Diyaloglar iyiyidi. Aileden birisi Mansur Bey’e diğeri de AKP adayına oy verdiğini söyledi. Evlerine gelince evleri taşlanır, yakılır diye paniğe kapılmışlar. Emniyet Genel Müdürü, polisler öyle bir şey olmayacağını söyleyince rahatladılar. Ayrılırken, çocukları Muhammed elimi öptü, ben de yanaklarından öptüm. Gerekirse aynı köye yine giderim. Siyasette rakiplerimizin ayrımcı bir dil kullanmaları, bu ayrımcılık hani gittikçe derinleşen, kini ve öfkeyi besleyen dile dönmüş. Bu dil medya tarafından acımasızca kullanılıyor. Hiç düşünmediğimiz pek çok olay oralarda günlerce söyleniyor. Garip bir dünya var karşımızda. Bu dünya var diye biz düşüncelerimizden vazgeçmeyeceğiz. Kendimize çeki düzen verelim diye bir durum yok. Ne söylediğimiz, ne yaptığımız belli. CHP’li PKK ile beraber gösteriyorlar.

“İşi sadece savcıya bırakmadık”

Ben iki kez güvenlik güçlerinin akrep aracına bindim. Bir PKK saldırısı bir de bu saldırı. İkisi arasında bir fark yok. Onlar da terörist bunlar da terörist. Açıkça korumalar olmasa açıkça linç olacak. Bununla ilgili olarak da özel bir araştırma kurduk. Şu anda bizim arkadaşlarımız görüntüleri izliyorlar. Tespitler yapıyorlar. Köyde vatandaşlarla temasa geçtik. İşi sadece savcıya bırakmadık. Kim nedir, ne değildir… Provokatör var, önde olanlar var, arkada olanlar var. Bizim geldiğimizden de haberleri vardı. Olay sırasında hazırlanmış sopalar bile dağıtılıyordu.

“Emniyete bir gün önceden bilgi verdik”


Kılıçdaroğlu, şehit cenazesine katılacaklarına dair bilginin ise “Cumartesi günü emniyet koruma şubesi nöbetçe amirliğine bildirildiğini” söyledi.

Video: Süleyman Soylu: Kılıçdaroğlu’na saldırı dışarıdan örgütlü değil. Genel başkanın geleceğini haber vermediler


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.