Pirus Zaferi: Kazanmak için her şeyi yitiriş

Pirus Zaferi, kazanmak için her şeyi yitirişi anlatan gerçek bir hikaye. Yeter ki kazanayım zihniyetinin nasıl nihayetlendiğini gözler önüne seren cinsinden…

Pirus Zaferi: Kazanmak için her şeyi yitirişKazanıyorsun, elinden alıyorlar. Hak etmişsin, bir daha kazan diyorlar. Gasp edilen emeğin isyanı ve karamsarlık birbirine harman oluyor.

Ancak bir umut filizlendi mi, karanlığı delip geçiveriyor. İşte o zaman yüze bir tebessüm, akla bir şiir düşüyor.


Hasan Hüseyin Korkmazgil imzalı “Öyle Bir Yerdeyim ki” şiirinin can alıcı beşliği, hâl ve gidişatı izaha yeterli:

“Dostum, dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe.”

Peki nedir filizlenen umut ya da şairin söyleyişiyle bahar bahçe olan yan?

Haklı olmanın verdiği güven, haksızların dillendiremeseler de gözlerinde saklayamadıkları kaybetmişlik ve belki de haksızlığa uğramasalar bir araya gelip kenetlenmeyecek on binler, yüz binler, milyonlar…

Her şey çok güzel olacak!

İşte bu nedenle haklı ve umutlu olan: ‘Her şey çok güzel olacak!’ diyebiliyor. Aslında bu söylem, belli birikmişliklerin dışa vurumu da aynı zamanda.


Çünkü karşısındaki kişinin zafer için her yol mübahtır diye saldıracağını ve Pirus Zaferi peşinde koştuğunu görebiliyor.

Pirus Zaferi, tarihi bir olay olmakla beraber kazanmak uğruna her şeyini feda etmeyi ve elindekileri yitirmeyi sembolize eden bir terim de ayrıca.

Olay, Tarentum Kralı Pirus’un Roma’yı dize getirme sevdası yüzünden yaşanıyor. Pirus, saplantısı hâline gelmiş Roma zaferi için elinde ne varsa kullanıyor. Sonunda savaşı kazanmayı da başarıyor.

Ancak savaşla birlikte tüm ordusunun yok olduğunu farkına varıyor. Bu zafer, onun için sonun başlangıcı oluyor. Dolayısıyla Pirus Zaferi için yola çıkanları, gayelerine ulaşsalar bile herhangi bir gelecek beklemiyor.

Pirus, hilesiz hurdasız bir zafer elde etmiş olmasına karşın ihtirasının esiri olmuş. Tekerrürden ibaret olan tarih sahnesinde böyle birçok örneğe rastlamak mümkün.


Üstelik daha beterleri de var. Kimler mi? Yazının başından değinilen, hak etmeden zafer peşinde koşan kişiler. Onları bekleyen son da, üç aşağı beş yukarı Pirus’la aynı olsa gerek.

Her şey çok güzel olacak! Peki ama nasıl?


Çağrı Gırlangıç
14.03.1985 tarihinde Kadıköy'de dünyaya geldim. Kadıköy'de doğdum, Kadıköy'de büyüdüm. Yazma sevdası içime düşünce önce 2 roman yazdım, sonra da sinemaya dair yazılar yazmaya başladım. 2011'in başından beri bloğum cagrigirlangic.blogspot.com da 500'ü aşkın filme dair yazdım. Hala da devam ediyorum. Sonra metin yazarlığı yapmaya başladım ve yazarlık mesleğim haline geldi. Yazımına devam ettiğim Türk Sinema Tarihi Ansiklopedisi, emek ve zaman isteyen bir proje. Sabırla yazımına devam ediyorum. Bir sinema yazarı olarak yazmaya başladığım, sonrasında ise deneme, gündem, kritik, yaşam ve kişisel gelişim yazıları yazmaya başladığım İndigo Dergisi ise hem beni geliştiren, hem de bir parçası olmaktan haz aldığım yer.