Mahir Ünal: Karşımızda bilinçli ve sistematik olarak yalan söyleyen bir muhatapla karşı karşıyayız

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal: Karşımızda bilinçli ve sistematik olarak yalan söyleyen bir muhatapla karşı karşıyayız.

Mahir Ünal: Karşımızda bilinçli ve sistematik olarak yalan söyleyen bir muhatapla karşı karşıyayız

Mahir Ünal, Ekrem İmamoğlu ile 16 Haziran’da gerçekleşen ortak canlı yayın öncesi programın moderatörü İsmail Küçükkaya‘nın otelde görüşmesine ilişkin olarak değerlendirmede bulundu. Ortak yayın öncesinde moderatörün adaylarla görüşmesini talep ettiklerini söyleyen Ünal, Küçükkaya’nın kendisine yalan söylediğini belirterek, “Buradaki ahlaki sorun İmamoğlu ile görüştüğünü söylememesi ve Yıldırım ile görüşmemesi” diye konuştu.

Ünal’ın açıklamalarından satır başları şöyle:


Seçim çalışmaları

Tabii 31 Mart bitmemiş bir seçimdi. Dolayısıyla bu seçim tamamlanmamış bir seçim olması özelliğiyle aslında iki türlü başkanlık seçimlerinin ikinci turuna benzer bir seçim özellikle tarafların bu ikinci turda ortaya koyduğu tezler seçimin sürecini, dinamiğini belirliyor. Bizim durduğumuz yerinde bakılınca net görünen birkaç husus var.

16 bin oy yer değiştirdiğine göre, halk dilinde buna çalma diyoruz. Çalınan 16 bin oy Yıldırım’ın hanesine yeniden yazıldı. Biz seçim iptal edilsin istemedik biz oylar yeniden sayılsın istedik.

“Karşımızda bilinçli ve sistematik olarak yalan söyleyen bir muhatap var”

Oyların tamamının sayılması kabul edilmeyince biz de olağanüstü itiraz hakkımızı kullandık. Seçimler yenilendi ve kısa bir süre kaldı. Bu süre zarfında benim bağımsız olarak gördüğüm bir şey var. Karşımızda bilinçli ve sistematik olarak yalan söyleyen bir muhatap var. Şimdi bilinçli ve sistematik yalan ifadesini özellikle kullanıyorum.

İmamoğlu’nun Ordu Valisi’ne hakaret ettiği iddiası

En son Ordu’daki olay gibi. Benim için orada daha önemli bir konu var. Burada ahlaki bir konu var. Ben valiye basit dedim diyen ama bütün görüntülerde valiye açı bir şekilde hakaret ettiği ortaya çıkmasına rağmen kamuoyunun gözünün içine bakara bütün yayınlarda bunu açık bir şekilde inkâr etmeyi, dolayısıyla kamuoyuna yalan söylemekten herhangi bir şekilde çekinmeyen bir profille karşı karşıyayız. Bu siyasetin değil ahlakın konusu olarak görüyorum.

“Moderatör adaylarla görüşsün” dedik ama Yıldırım’la yüz yüze görüşülmedi”

(İmamoğlu ve İsmail Küçükkaya’nın otel odasında görüşmesi) Moderatörün adaylarla görüşmesi çağrısı yapmıştık. Biz moderatör adaylarla görüşsün dedik. Burada asıl sorun şu; Yıldırım Beyle görüşmedi. Buradaki ahlaki sorun İmamoğlu ile görüştüğünü söylememesi ve Yıldırım’la görüşmemesi.

Moderatörün basın açıklaması izlenirse eğer, inisiyatifin moderatörde olması gerektiğini söyledik biz. Moderatör adaylarla görüşsün dedik. Buraya kadar bir sorun yok. Buraya kadar her şey açık bir şekilde konuşuldu. Peki bunun teknik alt yapısını kim hazırlayacak? TRT dedik. CHP karşı çıktı, FOX yapsın dediler. Biz de buna itiraz ettik. İki siyasi partinin teknik alt yapısı bir araya gelip teknik alt yapıyı gerçekleştirsin dedik. 11 Haziran’da CHP adayı Yıldırım’ın soruları istediğini açıkladı. 11 Haziran’da soruları istediği iddia edince, ki böyle bir şey söz konusu değil, bu iddiadan sonra moderatör artık kimseyle görüşmeyeceğine dair, görüşmediğine dair açıklamaları oldu.

Engin Altay ve ben Küçükkaya ile bir toplantı yapalım dedik. Küçükkaya 12:10 gibi toplantıya katıldı. Biz bu toplantıda kaç soru olduğunu konuştuk. Bunları konuşmamız gerekiyordu. Bir çerçeve oluşturmanız gerekiyordu. Olmayınca bu çerçeve ne oluyor, Küçükkaya yayının sonunda aileleri canlı yayına çıkardı. Aileler canlı yayına katılmak istemedi. O yüzden sonunda fotoğraf verdiler.

İlk defa böyle bir şey gerçekleştiği için biz çerçeveyi belirlemek istedik. Çarşamba günü yaptığımız görüşmede adaylarla yalnızca telefonda görüşeceğini söylemişti. Şimdi ben görüyorum ki bir gün sonra İmamoğlu ile görüşmüş. Biz Engin Altay’la son bir güvenlik açısından toplantı yapmışız. Ben 15 Haziran Cuma günü saat 17:00’de Yıldırım ile son bir görüşme yaptım. İsmail Küçükkaya’ya sizinle görüştü mü diye sordum. Bunun üzerine Engin Altay’ı aradım. 17:56’da Engin Altay’ı arayarak Binali Beyle görüşmemiş diyorum. Kendisini bir arayıp bilgi alır mısın? Diyorum.


İsmail Küçükkaya’ya: Siz tarafsız olduğunuz için değil, İmamoğlu’nu açıkça desteklediğiniz için bizim tarafımızdan seçildiniz

Telefonda bana ‘Sayın Ekrem İmamoğlu ve Yıldırım’la telefonda görüşmüş ama danışmanlarıyla görüşmüş’ diyor. Telefonu kapatıp Yıldırım’a bunu söyledim. Evet moderatör olarak kabul edilince tebrik etmek için aradım diyor. Küçükkaya’yı arayıp biz size adaylarla görüşme yetkisi verdik. Siz neden adaylarla görüşmediniz? Bana diyor ki, İmamoğlu ile ve Yıldırım’la telefonda danışmanlarıyla görüştüm diyor. O görüşmeye dair hiçbir şey söylemiyor. Engin Beyin de bir bilgisi yok. Bu görüşmeden Engin Beyin de bir bilgisi yok, benim de. Şunu söylemek hakkı vardır; ben görüştüm, görüşmedim. Ama burada ahlaki bir sorun var. Bana görüşmedim demedi ahlaki bir sorundur. Çarşamba günü telefonda görüşeceğim deyip, Perşembe günü kalkıp 46 dakika görüşmesi ahlaki bir sorundur. Görüşmeyi saklaması ve gizlemesi ahlaki bir sorundur. Yapılan görüşmenin gizlenmesinin bir sorun olduğu, bu görüşmeyi gizli bir şekilde yapmasının bir sorun olduğunu söylüyoruz.

Hayır siz tarafsız olduğunuz için değil, İmamoğlu’nu açıkça desteklediğiniz için bizim tarafımızdan seçildiniz.

“Sayın Yıldırım, ‘Ekrem Beyi açıkça desteklediğini söyleyen bir moderatör olsun diyorum’ dedi”

Sayın Yıldırım, ‘Ekrem Beyi açıkça desteklediğini söyleyen bir moderatör olsun diyorum’ dedi. Ben kendisine şunu da söyledim; sonuçta TV’lerde bu olay gerçekleşti. Bu kameralar önünde gerçekleşirken tabii ki de sorular verilmiş midir, verilmemiş midir konu bu değil. Mesele soruların verilip verilmemesi değil şeffaf davranılmaması, kamuoyunu yanlış bilgilendirilmesi, sorduğum halde Ekrem İmamoğlu ile görüşmediğini söylemesidir. Bir şey daha var ilginç olan; şimdi İmamoğlu Kübra Par’a verdiği röportajda, Küçükkaya’nın kendisine, ‘Sizinle görüşeceğim ardından Yıldırım ile görüşeceğim dedi’ diyor.

“Yıldırım’ın ortak yayında performansı son dere iyiydi”

Yıldırım’ın performansı son dere iyiydi. Bütün parametrelerde Yıldırım açık ara önde görünüyor. Bazı köşe yazarları yazıp çiziyor; ‘Binali Yıldırım’ın performansı iyiydi ama şöyle böyle diyorsunuz.’ Biz burada ahlaki bir şey söylüyoruz. Canlı yayında olanları konuşsak Küçükkaya programın başında İmamoğlu’na ‘belediye başkanı’ dedi. CHP adayına ‘Bravo’ diyor. İmamoğlu öksürüyor, Küçükkaya’nın dikkatini çekiyor.

“Bana ve Binali Beye açık bir şekilde yalan söylendi”

Yayında neler yaptığını da söyledim. Bunlar Sayın Yıldırım’ın performansını etkileyecek şeyler değil. Yıldırım zaten meydan okuyarak o meydana çıktı. Biz orada Yıldırım’a adil davranılmadı, şunlar, bunlar yapıldı demiyoruz. Bana ve Binali Beye açık bir şekilde yalan söylemiş olmasıdır asıl mesele. CHP adayının sistematik olarak yaptığı bir şey var. Şimdi siz eğer muhatabınız üzerinde bir baskı oluşturarak bana istemediğim soruları sorarsanız cingar çıkar tarzında. İnsanların Ekrem İmamoğlu’na soru sorma hakkı yok çünkü İmamoğlu’na soru sorulunca cingar çıkarıyor. Sizin aylan söylediğiniz iki üç tane kanalın kamerasıyla ispat edilmiş.

“İmamoğlu’na soru sormaktan korkuyorlar”

Dün TRT’de izledim ve bir süre sonra izlemekten vazgeçtim. Kendisine karşısına oturtulan kişiler soru sormaktan korkuyor. Biz bir şey söyleriz de burada tatsız bir şey çıkar diye korkuyorlar. Ahmet Hakan’la yaptığı yayında da basit bir şey sordu Ahmet Hakan. İşi buradan öyle bir noktaya götürdü ki. Adayla ilgili birisi bir şey söylediği zaman, mesela Portakal çıktı dedi ki; bu benim burada kullanabileceğim bir ifade değil’ dediği için linç edildi. İlk defa Türk siyasetinde böyle bir şeyle karşılaşıyoruz. Bir şey yalansa yalandır. CHP adayı için kameraların görüntülemesi yeterli değil. CHP adayı bu konuda inanılmaz zeytinyağı gibi üste çıkarak yoluna devam ediyor. Bu milletin muhteşem bir feraseti var. Şu anda ben konuşurken bu sözlerimde ne kadar samimiyim bunu görür, karşı taraf da ne kadar samimi bunu da görür. Bu millet sandıkta kararını verecek.

“İstanbul’a baktığınızda insani açıdan insanların erişemediği hiçbir şey yok”

İlk defa televizyonlardan bağımsız bir yayın yapılarak televizyonlara servis edildi. Bu ilk olduğu için elbette bazı eksiklikleri olabilir. Seçimlere etkisi ne olacaktır? İnsanlar yıldızlara çıkarılmış CHP adayının öyle bir alt yapısı olmadığını, derinliği olmadığını, AKP’nin bu güne kadar yaptığı işleri bir proje olarak anlattığını, İstanbul’a baktığınızda insani açıdan insanların erişemediği hiçbir şey yok.

Biz her zaman şunu söylüyoruz, 17 yıldan beri de bunun mücadelesini veriyoruz; asıl olan milletin iradesidir. O yüzden biz son haftaya iş ehlinin karar milletin diyerek girdik. Türk siyasetinin yalandan ve ahlaki sorunlardan temizlenmesini temenni ediyorum.

“Mursi gerçekten çok güzel bir insandı”


(Mursi’nin ölümü) Kendisi çok iyi tanıdığım hatta seçim kampanyasında bulunduğum gerçekten çok güzel bir insandı. Allah mekânını cennet etsin. Mısır’ın ilk ve tek seçilmiş cumhurbaşkanıydı. İslam ülkelerine demokrasiyi, özellikle vesayet altındaki demokrasiyi layık gören batılı anlayış Mısır’daki birinci sınıf demokrasiyi hazmedemedi ve yapılan darbelere ses çıkarmadılar. Bir halkın seçtiği cumhurbaşkanı bir darbe ile alaşağı ediliyor. Dünya ölümüne buna sessiz kalıyor. Türkiye’de Mursi’nin ölümüyle beraber Twitter’da yapılanları gördüğümde 15 Temmuz’u alkışlayanların aynı kişiler olduğunu gördüm. Bu tankları alkışlayanlar, Mursi’nin ölümünü Cumhurbaşkanımızla benzeştirmeye çalışanlar, Mısır’da yapılanlar Türkiye’de de yapılmak sitendi ama başaramadılar.

The Marmara Oteli’nin puanı düştü: FOX TV dava açıyor!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.