Dubai’de yapılan bir deneyde, iki bitkiden birine 30 gün boyunca sürekli negatif sözler söylenirken diğerine sürekli pozitif sözler söylenmiş. Sonuç oldukça şaşırtıcı!
Pozitif dil, pozitif davranışlar: Şaşırtıcı sonuçlar!
“Kelimeler, insanların kullandığı en güçlü haplardır.” (R.Kipling)
Kelimeler en güçlü silahlarımızdır; bu silahla olumsuz düşünceleri, duyguları, tabuları tam da on ikiden vurmamız mümkünken nedense birçok insan tam tersini yaparak olumlu olanı yıkıp, karamsarlığa ve motivasyon düşürmeye odaklanarak, etkili iletişimi hedef almaktadır.
Pozitif dil, pozitif psikolojinin de temelini oluşturmaktadır. Aslında çok klişe bir tabir olan ‘güzel/iyi düşün; güzel/iyi olsun’ ifadesini ‘güzel düşün, güzel söyle, güzel olsun’ şeklinde kullanmak daha eftal. Neden mi? Çünkü düşüncelerimiz sözcüklere, sözcüklerimiz eylemlerimize dönüşür ve nasıl düşünürsek bir zaman sonra ona evrilmeye başlarız. Bu nedenle pozitif dil kullanmak daha mutlu, huzurlu ve başarılı olmak için oldukça etkili bir araç.
Bitkilerle yapılan deney
Pozitif dilin psikolojik etkisini kanıtlayan birçok araştırma olmakla birlikte Dubai’de bitkiler üzerine yapılan deney bu noktada en ilgi çekici olanıdır. Bu deneyde aynı türde olan ve aynı fiziki koşullarda bulunan iki bitkiden birine 30 gün boyunca sürekli olumsuz sözler söylenirken diğerine 30 gün süresince sürekli olumlu sözler söylenmiştir.
Sonuç oldukça şaşırtıcı: Olumlu söz söylenen bitki hızla büyüyüp canlanırken olumsuz söz söylenen bitkinin yapraklarının cansızlaştığı, büyümesinin oldukça gerilediği ve kısmen kurumaya başladığı gözlemlenmiştir. Hal böyle olunca bitkiyi bile kurutan olumsuz sözler insan ruhuna, zihnine neler yapar kim bilir? Bir başka araştırma ise pozitif dilin farklı kişilik profilleri ve mesleki performans üzerindeki etkisini göstermek üzere yapılmış ki sonuçlar yine olumlu dilin kişisel ve mesleki yaşama katkısının çok fazla olduğunu göstermiştir.
Peki, pozitif dil öğrenilebilir mi?
Elbette her dil kalıbı gibi pozitif dili kullanmanın da ufak tüyoları var.
Öncelikle negatifliği tanımanız gerekiyor. Bunun için ağzınızdan çıkan her kelimenin farkında olmalı ve bu farkındalıkla kullanmalısınız. “Hayır!”, “Asla!”, “İmkânsız!”, “Deneme!”, “Ben buyum!”, “Yapamam!”, gibi keskin olumsuz yargılar yerine “Evet”, ” Yapabilirim!”, “Deneyebilirim!” gibi sözcükler kullanarak kendinizi olumlayabilirsiniz.
Konuşmalarınızı yazarak ya da kaydederek, ne kadar çok hayır dediğinizi, negatif veya pozitif sözcükler kullandığınızı belirleyebilirsiniz.
Negatif dile hepimiz ihtiyaç duyarız ancak pozitif dile yönlenmeye çalışmalısınız. Böylece negatiflikten sıyrılarak kendinizi de daha canlı hissedersiniz. Örneğin zor bir sınav veya iş üzerinde çalışıyorsunuz kendi kendinize “Çok zor, yetiştiremeyeceğim, başarmam imkânsız “, demek yerine “Zor olduğunun farkındayım, elimden gelenin en iyisini yapacağım, kendime inanıyorum” diyerek iç motivasyonunuzu yükseltebilirsiniz.
Pozitif dil kalıplarını iş ve sosyal hayatınızdaki ilişkilerinize de uyarlamalısınız. İlişkilerinizin ne kadar değiştiğini ve etkili olduğunu göreceksiniz.
Motive edici duyguları destekleyen kelimeler ve cümleler kurmalısınız. Çocuğunuza daha önce zorlandığı bir dersinde gösterdiği başarı için sadece hatta ruhsuzca “Aferin!” demek yerine “Gerçekten çok çalıştın görebiliyorum ve başardın!”, “Başaracağını zaten bekliyordum, beklediğim gibi oldu.” , “yine başardın, tebrikler!” diyebilirsiniz. Böylece başarıdan duyduğu haz daha da artacaktır.
Hayatınızdan ve dilinizden “AMA VE KEŞKE” kelimelerini çıkartmalısınız. Ama ve keşke sizi daima bahanelere, hayıflanmalara ve negatif düşünmeye yönlendirecektir. Unutmayın, parolamız “Güzel Düşün, Güzel Söyle, Güzel Olsun!”
Konfüçyus’un dediği gibi “Sözcüklerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsınız.” Güç içimizde, güç düşüncelerimizde, güç dilimizde…
