Yapılan araştırmalarda dünya genelinde ortalama menopoz yaşı 51 iken, ülkemizde ortalama menopoz yaşının yaklaşık 47-49 yaş olduğu gösteriliyor. 40 yaşından önce görülen menopoz ise erken menopoz olarak adlandırılıyor.
Menopoz yaşı belirlemesinde; başta genetik özellikler ve ırk olmak üzere, beslenme, sigara kullanımı ve sosyoekonomik düzey gibi faktörlerin de etkili olduğu biliniyor. Menopoz; genellikle 3 ila 8 yıl arasında devam eden menopoz öncesi dönem olarak adlandırılan bir sürecin sonunda oluşuyor.
Her kadın farklı yaşıyor
Menopoz bir hastalık değil, kadın hayatında üreme çağının bittiğini işaret eden doğal bir dönemdir. Kadınlarda 12 ay boyunca hiç menstrüel kanama olmadığında menopoz tanısı kesinleşir.
Menopoz öncesi dönem olarak adlandırılan dönemde yumurtalıklardan salgılanan başta östrojen hormonu olmak üzere, hormon düzeylerinde dalgalanmalar olmakta, bir süre sonra yumurtalar tükenmekte ve yumurtalıklardan hormon salınımı durmaktadır.
Tüm bu değişikliklerin sonucunda da menstruel kanamalar kesilmektedir. Yıllarca devam eden bir süreç olan menopoz öncesi ve sonrası dönemde bazı kadınların hiç şikayeti olmaz ya da çok hafif şikayetleri olabilirken; bazı kadınlar çok daha ağır sıkıntılar yaşayabilmektedir.
Menopoz döneminde görülebilecek belirtiler:
1. Menstrüel kanama düzeninde değişiklik, kısa ya da uzun süreçli kanama, kanama miktarında artış ya da azalma
2. Sıcak basmaları ve terlemeler
3. Uykuya dalmada zorlanma ve uyuma süresinde kısalma gibi uyku bozuklukları
4. Çarpıntı
5. Depresyon ve duygu durum değişiklikleri
6. Unutkanlık
7. Çabuk sinirlenme
8. Baş ağrısı
9. Saçlarda dökülme ve incelme
10. Halsizlik ve kas eklem ağrıları
11. Ciltte- gözde veya ağızda kuruluk
12. Vajinal kuruluk, cinsel ilişkide ağrı ve cinsel istekte azalma
13. Ani sıkışma hissi, idrar kaçırma ve sık idrara çıkma,
14. Vajinal enfeksiyonlar ve idrar yolu enfeksiyonu riskinde artış,
15. İştah artışı, metabolizmada yavaşlama ve buna bağlı olarak kilo artışı
Kemik erimesi, kalp krizi ve inme riskini de artırıyor
35 yaştan sonra kadın ve erkeklerde başlayan kemik kaybı menopoz sonrası ilk 4-8 yılda östrojen düzeyinin azalmasına bağlı olarak hızlanmaktadır. Kayıp fazla olduğunda bu durum osteoporoz olarak adlandırılmakta ve başta kalça, el bileği ve omurga kemiklerinde olmak üzere kemik kırığı riski artmaktadır.
Vücuttaki östrojenin azalması, ilerleyen yaşa bağlı olarak yüksek kolesterol, yüksek tansiyon gibi risk faktörlerinin görülme olasılığının artması ve hayatın bu döneminde daha hareketsiz olma gibi risk faktörlerinin bir araya gelmesiyle menopoz dönemindeki kadınlarda kalp krizi ve inme riski artmaktadır.
Hormon tedavisi şikayetleri azaltıyor
Menopoz dönemindeki destek tedavisi kişinin özellikleri, medikal geçmişi, şikayetlerinin şiddeti ve yaşam kalitesinin ne kadar etkilendiği, isteği ve beklentileri göz önünde bulundurularak düzenlenmelidir. Vücutta artık az üretilen ya da üretilmeyen hormonların ( östrojen ve gerekli durumlarda progesteron) dışarıdan verilmesi anlamına gelen hormon tedavisi menopoz dönemindeki şikayetleri rahatlatabilmektedir.
Bu tedaviler ağızdan alınan tabletler ya da cilde yapıştırılan yamalar, sürülen kremler şeklinde sistemik olarak verilebileceği gibi; bazı durumlarda sadece lokal olarak uygulanan vajinal tabletler ya da kremler kullanılabilmektedir. Vücuda sistemik olarak verilen hormon tedavisi ateş basmalarını, kemik kaybını ve kırık riskini, ayrıca kolon kanseri riskini azaltmaktadır. Hem lokal hem de sistemik tedavi vajinal kuruluğu ve buna bağlı şikayetleri gidermektedir.
Sadece östrojen tedavisi bazı kanser risklerini artırabilir
Sadece östrojen içeren tedaviler rahim duvarının kalınlaşmasına ve rahim kanserine neden olabilmektedir. Hormon içeren tedaviler ile kalp krizi riskinde, derin ven trombozu ve inme riskinde meme kanseri ve mesane kanseri riskinde hafif artış olabilmektedir. Bu nedenle kişisel özellikler mutlaka değerlendirilmeli gerekli muayeneler ve tetkikler yapılmalı ve uygun kişilerde doktor kontrolünde tedavi başlanmalıdır.
Sağlıklı bir menopoz süreci için düzenli egzersiz şart!
Menopoz sürecinde dengeli ve sağlıklı bir diyet, yeterli kalsiyum ve D vitamini almak, sigara alkol ve diğer toksik maddelerden uzak durmak, yağdan fakir antioksidandan zengin gıdalarla beslenmek önerilmektedir.
Ayrıca düzenli egzersiz kemik kaybını yavaşlattığı gibi, aşırı kilo alımını ve buna bağlı olarak gelişebilecek kalp şeker hastalığı gibi hastalıkların riskini azaltmaktadır. Düzenli egzersiz yapan kişilerde depresyon ve bilişsel fonksiyonlarda azalma riski de çok daha düşüktür. İdrar kaçırma şikayetleri olan kişiler pelvik taban kaslarını güçlendiren kegel egzersizlerinden fayda görebilmektedir.