İmamoğlu’ndan Kanal İstanbul ÇED raporu tepkisi: Allah akıl fikir versin!

Kanal İstanbul ile ilgili Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunun açıklanmasının ardından Ekrem İmamoğlu, “Bizden önceki yönetimin imzası bulunan Kanal İstanbul İşbirliği Protokolü’nden çekiliyoruz. Bu projeyi savunanlara Allah akıl fikir versin” dedi.

Ekrem İmamoğlu Kanal İstanbul ÇED raporu tepkisi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Kanal İstanbul projesine yönelik ÇED raporunun onaylanmasına ilişkin yaptığı açıklamada, “Bizden önceki yönetimin imzası bulunan Kanal İstanbul İşbirliği Protokolü’nden çekiliyoruz. Protokolden çekildiğimizi iki bakanlığı da yazılı olarak bildirdik. Ben dua etmeye devam edeceğim. Bu projeyi savunanlara Allah akıl fikir versin” dedi.

İmamoğlu, göreve geldiği 23 Haziran’dan bu yana geçen altı aylık çalışma dönemiyle ilgili bir toplantı düzenledi.


“Mansur Yavaş hakkında soruşturma yürütülmesini kınıyorum”

İmamoğlu, burada yaptığı konuşmada eski CHP milletvekili Sinan Aygün‘ün Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında rüşvet iddiasında bulunmasına ilişkin olarak düşüncelerini de paylaştı. İmamoğlu, “CHP’li belediye başkanlarımıza yönelik bir saldırı söz konusu. Bu saldırı ne yazık ki Ankara’da bir gelenek haline gelmiş. Bu baskıyla birlikte politikaların engellenmesine yönelik bir gelenek ortaya konmuş. Kaygıyla izlediğimiz bir süreç” diye konuştu.

İmamoğlu, “Mansur Yavaş’a karşı sürdürülen iftira ve soruşturma sürecini buradan kınıyorum. Bu kampanyaların sonuçsuz kalacağına olan inancım tamdır. Mansur Yavaş’ın her zaman yanında olduğumuzu ve kendisini desteklediğimizi buradan ifade ederim” dedi.

İmamoğlu ayrıca Urla Belediye Başkanı’nın tutuklanarak yerine kayyım atanmasını da protesto ettiğini ifade etti.

“Suriyeli sığınmacılar sorunun büyüdüğünü dile getiren İmamoğlu, “İstanbul’un önemli bir sorunu. Her geçen gün büyüyen ve dramatikleşen bir sorun. Her zaman uyardığımız ancak dikkate alınmayan bu sorun bugünkü haline gelmiştir. Seçimlerin hemen ardından çalışmalara başladık. Sahada çalışma yürüten kuruluşlarla ilk toplantıyı gerçekleştirdik. 17 Ekim’de 22 ilçe belediyesi ve fon sağlayıcı uluslararası kuruluşlarla konferans yaptık. Görüş ve öneriler aldık. 11 Aralık’ta eylem planı çalıştayı tamamladık. Bunların sonunda İBB tarihinde ilk kez eylem planı çalışmalarına başladık” görüşünü savundu.

İmamoğlu açıklamalarını şöyle sürdürdü: 

“Kaynaklarımızı yabancılara çar çur edeceğimize kendi üreticilerimize dönük bir çalışma başlattık.

Kurbağalıdere sorununu çözüyoruz. Hem de ihale edilmiş rakamdan büyük tasarruflar yaparak halledeceğiz. Kurbağalı dere yemyeşil bir alana kavuşacak. Ayvalı Dere yağmur suyu çalışmasına da hızlıca başladık. Sel baskınlarına dur diyeceğiz. Bir diğer konu, İstanbul Otogarı hepimizin. Devir alır almaz hızla ıslah ettik. Resmen işgal altındaydı, temizledik ve güvenli bir hale getirdik. Belediyemiz için daha önce gider kapısıydı artık gelir kapısı.

“Şehir Tiyatroları’nın sayısını arttırıyoruz”

Sanatçıların İstanbul sokaklarında renk ve neşe saçtığı günlere dönüyoruz. Platformumuzda her sesten insan olacak. Şehir Tiyatroları’nın sahne sayısını artırıyoruz. Yeni kültür ve sanat merkezlerimizi hizmet olmayan alanlarda açmayı planlıyoruz.

İstanbul Deprem Platformu’nu kurduk. Deprem konusunun millî bir sorun olarak görülerek bu soruna çözüm bulunması adına İBB’nin İstanbul’da organize ettiği platformla büyük bir destek sunacağına inanıyorum.

“İstanbul halkının seçimlerde verdiği demokrasi mesajının hakkını vermeliyiz”

İstanbul’da şeffaflık ve yerel yönetim çalışmalarına başlamıştık. Dünyada belki de ilk kez bir belediye meclisinin 4 milyona yakın izlendiğini gördük. Bu kadar ilgi ulusal parlamentolarına bile görülmemiştir. Yerel demokrasi için insanların yönetim mekanizmalarına katılmasının yolunu kurmalısınız. İstanbul’u ilgilendiren tüm kararlar herkesin bilgisi dahilinde olsun, hiç kimse kendini dışlanmış hissetmesin diye mekanizmalar kuruyoruz. Cesur demokrasi için adımlar atıyoruz. Bunlar sadece bir başlangıç. İstanbul Kent Konseyi’ni kurduk ve derhal yönetime katılmasını sağladık. Hemen her alanda onlarca çalıştay düzenledik. Bizim için demokratik katılım çok ama çok önemli. İstanbul halkının seçimlerde verdiği demokrasi mesajının hakkını vermeliyiz.

Haydarpaşa ve Sirkeci Garı açıklaması

“Özetle biz 16 milyon İstanbullunun mutluluğu için çalışıyoruz. Halka hesap verme anlayışıyla ayağa kaldırmak için, büyük bir enerjiyle hep birlikte çalışıyoruz. Öte yandan bizimle ilgili hayatın her alanında engelleme çabalarını sizler de duyuyorsunuz. Haydarpaşa ve Sirkeci Garları bir hokus pokusla 16 milyonun elinden alınmaya çalışılıyor. Lâkayıt bir duruşla İstanbul halkından elinden alınmasına dönük bir belli olmayan bir motivasyonla bir süreç yönetimini izliyorsunuz. Bu konuda İBB olarak yetkilerimizi çok iyi biliyoruz. Bu yetkileri an be an takip edeceksiniz. 16 milyon İstanbullunun hakkını kurda kuşa yem ettirmeyiz.

Atatürk Havalimanı ve Kanal İstanbul konuları

Ne yaparlarsa yapsınlar bize engel olamayacaklar. Biz 16 milyon İstanbullunun hakkını aramaktan asla ve asla vazgeçmeyeceğiz. Bize karşı yönelecek antidemokratik yöntemler karşısında asla ve asla yılmayacağız, 16 milyonun hakkı olan konularda asla geri adım atamayacak, asla susmayacağız.

Oturup izleyenlerin devri bitmiştir. ‘Ben yaptım oldu’ devri bitti. ‘Benim işim sanane’ bitti.  Atatürk Havalimanı’nın kapatılmasının doğru olup olmadığını bilim insanlarıyla tartışacağız. Kapatıldığı için bu milletin kaç milyarı çöpe atılıyor seslendireceğiz. Başka bir niyet varsa bunu milletçe sorgulayacağız.


Kanal İstanbul kadar ciddi bir konunun gayriciddi bir şekilde ele alınmasına karşı çıkacağız. Bu kadar net. Ya Kanal, ya İstanbul!

“Adalar’daki fayton süreci devam ediyor”

Altı aydır sürecin içerisindeyiz. Adalar’da arkadaşlarım çalıştay yaptı. Süreç hâlâ devam ediyor. Böyle adım adım neler olacağını sizinle paylaşmak istiyorum. Ulaşım burada elektrikli ve lastikli araçlarla yapılacaktır. Bunların dizaynı ve boyutları Adalar’da uyum içinde olacak. Yine turistik amaçlı yolculuklarla alakalı belirli güzergâhlarda yine Adalar’a uyumlu iki, dört kişilik elektrikli araçlarla sağlayacağız.

Turistik amaçlı geziler bunlar. Gerçek ihtiyaç sahipleri dışında kalan kişilerin kapıdan kapıya destek vereceği bir sistem oluşturuyoruz. 35 civarındaki faytonun simgesel olarak devam etmesi konusunda Adalar’da oturan insanların bir kanaati var. Bazı gruplarda, bu konuda gönüllü çalışan gruplar da buna karşı. Az önce başlattığım bütün hizmetler İBB tarafından yapılacak. Yeni bir bireysel hizmetten bahsetmiyorum. Buna tavsiye edilen 35 civarındaki fayton meselesi de dahil. Bu sürece de şahsen ben kendi vicdanı sorgulamamla ben de karşıyım. Bunun olmasından yana değilim. Ben de gerekli olmadığını düşünenlerdenim. Süreç devam ediyor.

“Kanal İstanbul İşbirliği Protokolü’nden çekiliyoruz”

Bugünün en önemli bir kararını söyleyeyim. 2018 yılında İBB olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlığı arasında usule uygun olmayan şekilde imzalanan, imzalatılan işbirliği protokolünden çekiliyoruz. Kararımızı bugünden itibaren yazılı bir şekilde iki bakanlığa da iletildi. Protokol hukuksuzdur. Kanal İstanbul’un birçok detayını açıklayacağım bir toplantı düzenliyorum çarşamba günü. Hukuksuz protokolü de sizlere açıklayacağız.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamasına da gelecek olursak açıkçası Kanal İstanbul konusunda yapalım diyenlerin cümlelerini hatırlayalım. Biz de diyoruz ki ‘Bizi akılla, bilimle ikna edin’ Bahsettikleri şeyin mali raporunu bile bilmiyorlar. Çıktığı günden beri bu süreci titizlikle takip ediyorum. Sorsan, 13 bin sayfalık rapor varmış, kaç tane bilim adamı varmış. Nerede yüzlerce bilim adamı? Aksi takdirde ben dua etmeye devam edeceğim. Bu projeyi savunanlara Allah akıl versin.

Hangi ÇED raporundan bahsediyorsun? 

O kadar çok şey var ki, plan ortada yok, şahıs arazilerinin devri yapılmamışken, kamulaştırma yapılmamışken, İSKİ’nin önünde yatırım öngörülmüş. Bunlar belli değilken neyin ihalesini yapıyorsun, hangi ÇED raporundan bahsediyorsun?

Ocak’ın ilk haftasından Kanal İstanbul Çalıştayı’nı yapacağız. Sahada araştırmalarımız var süreci devam eden.Bu konuyla ilgili yetişirse çarşamba günü açıklama yapabiliriz.

Mevcutta yürüyen iş ve işlemler var. İhbar olduğunda takip ettiğimiz işler var. Bu konularda birçok suç duyurusunda bulunuldu. İBB olarak kurumsal olarak yapılmış işlerle ilgili nasıl suç duyurusunda bulunabiliriz şeklinde bir çalışma olmadı.

Bazı konularda belediye, bazı konularda emniyet yetkili. Daha büyük uyuma ve işbirliğine ihtiyacımız var. Bu konudaki uyumluluk süreci ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor.

Bürokratik baskı olduğu ortada. Bize kanunda yetki verilmesine rağmen genelge nedeniyle yapamıyoruz. Ama ben baskı hissetmiyorum. Baskı falan hiç umrumda değil. İBB önerir, bakan onaylar. Neden onaylamıyorsunuz? Tüy gibi hafif hissediyorum kendimi 16 milyon arkamızda.”

Kanal İstanbul için ÇED raporu yayınlandı 

75 milyar liralık yatırım maliyeti ile tartışma konusu olan Kanal İstanbul projesi için hazırlanan ÇED raporu açıklandı.

Kanal İstanbul projesi için hazırlanan son şekli verilen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu yeterli bulunarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bugün halkın görüşüne açıldı.


“Nihai” olarak kabul edilen ÇED raporu 10 gün boyunca görüş ve öneriler için askıda kalacak. Kanal İstanbul ÇED Raporu için tıklayın

Mansur Yavaş paylaştığı video ile Sinan Aygün’ün iftirasını ortaya çıkardı!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.