Corona virüsü salgını sebebiyle pek çok vatandaşımız ‘Evde Kal Türkiye’ uyarılarını dikkate alarak kendilerini evlerinde izole ettiler. Ancak market alışverişi bir ihtiyaç. Bu süreçte alışveriş yaparken corona virüsünden nasıl korunuruz?
Alışveriş yaparken corona virüsünden nasıl korunuruz?
Uyarıları dikkate alan vatandaşlarımızın market alışverişleri öncesinde, sırasında ve sonrasında dikkat etmesi gereken kurallar hakkında Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu ile konuştuk.
Röportaj: Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu
Alışveriş için evden çıkarken almamız gereken önlemler nelerdir?
Zorunlu olmadıkça dışarıya çıkmama uyarımızı öncelikle anımsatmış olalım. Virüs bulaşma riskini veri olarak kabul ettiğimize göre, riski en aza indirmek için olabildiğince az giysi ve aksesuar ile çıkmalıyız.
Örneğin; çok gerekmediği halde bir atkıyı, bereyi vb. yanımıza aldığımızda dönüşte temizlenmesi sorunu ile karşılaşacağımızdan, eğer yanımızda götürmezsek bu sorun ortadan kalkmış olacaktır.
Bunun dışında şu koruyucu malzemeleri yanımıza almalıyız.
• %60’tan fazla alkol içeren kolonya,
• Birkaç çift eldiven,
• Rahatlıkla ulaşabileceğimiz bir cebimizde kuru ve ıslak mendil iyi ekip arkadaşlarımızdır.
Yine riski en aza indirmek için;
• Gidilecek yerin uzaklığına göre, dışarıda fazla zaman geçirmeyi önlemek için kendi aracımızla gitmek daha uygun olabilir.
• Açık havadaki alışveriş yerleri daha avantajlıdır.
• Kapalı ve az havalandırılan yerlere olabildiğince girmeyiniz.
• Tercih şansımız varsa bünyesinde el yıkama olanağı olan işletmelere gitmeliyiz.
• Alışverişe olabildiğince az kişi gidilmelidir. Bir kişinin yapabileceği bir alışveriş için çok kişi ile evden çıkılmamalıdır.
Alışverişe giderken yolda nelere dikkat etmeliyiz?
• Eğer araçla gidiyorsak yasal hız sınırlarına uymak koşuluyla hızlı şekilde gidilip gelinmelidir.
• Fiziksel izolasyona uygun olacak şekilde el sıkışma, durup uzunca sohbet etme gibi risk artırıcı etkinliklerden kaçınılmalıdır.
• Fazla kalabalık olan yerlere girmemeye çalışmalıyız. Kaçınamıyorsak kısa süre için maske takabiliriz.
• Hapşırma- öksürme için hemen elimize alabileceğimiz kâğıt mendili kullanıp onu da hemen çöpe atmalıyız.
• Olanak varsa bundan sonra da ellerimizi sabun-su ile veya başka bir temizleyici ile yıkamalıyız.
• Unutulmamalı ki; yaklaşık 1 m uzaklıkta bir kişi ile 10 dakika kadar sohbet edersek virüs bulaşma olasılığı vardır. Onun için zorunlu karşılaşmalarda çok kısa konuşup ayrıldığımızda riski en aza indirmiş oluruz. El sıkışma, sarılmayı zaten artık hiç düşünmüyoruz bile.
Alışveriş yaparken market arabasına nasıl temas etmeliyiz?
• Market arabasına olabildiğince az temas etmeliyiz.
• Olabildiğince kısa sürecek olan alışverişimizde eldiven kullanmayı düşünebiliriz, fakat uzun süre elimizde kalacak eldivenin de neredeyse elimiz kadar bulaştırıcı olabileceğini bilmeliyiz.
• Eldiveni yüzümüze- gözümüze götürmemeliyiz.
• Uzun sürecek olan temaslarda eldiveni değiştirmeliyiz.
• Olanak varsa bundan sonra da ellerimizi sabun-su ile veya başka bir temizleyici ile yıkamalıyız.
Alışveriş yaparken ambalajsız açıktaki meyve, sebzeleri almak riskli midir? Neden?
Evet, ambalajsız açıktaki meyve, sebzeleri almak risklidir. Meyve-sebze yüzeyleri kuru değil nemli yüzey olduğundan virüslerin saatlerce kalabilmeleri olasıdır.
Virüs taşıyan bireylerin elleri ile bulaşma söz konusu olabilmektedir. Birçok markette, hatta semt pazarlarında seçerek alma uygulaması kaldırıldı. Bu iyi bir gelişme.
Kural olarak virüsün bir yüzeyden diğer yüzeye geçmesinde 10 saniye gerekli iken yüzeyler nemli olduğunda bu süre kısalmaktadır. Yine de sadece 1-2 saniye süren temasların çok düşük riskli olduğu kabul edilir.
Üzüm veya elma sirkesi ile yıkayarak virüs bulaşmasını engelleme söz konusu değildir.
• En önemli konulardan biri de hayvansal ürün ve etleri çiğ ya da iyi pişmemiş olarak tüketmemektir.
• Pişirme virüsü öldüren en garantili yollardandır.
• Çiğ de tüketilen salata malzemeleri ve diğer sebzeler için ise yıkama önemlidir.
• Marul gibi yapraklı yeşillikler için bir kabı çeşme suyu ile doldurup yıkamak uygun olacaktır.
• Normalde suyla fazla teması istenmeyen mantarlar için de bu salgın ortamında geçerlidir.
Yıkama ile hem virüs hem de bakterilerin yüz kat azaltılabildiği bilinmektedir. Bu da hastalık yapacak sayının altına indiği anlamına gelecektir.
Sirke vb. kullanımının herhangi bir ek yararı yoktur.
• Köklü sebzelerde toprak vb. kalıntıları nedeniyle fırçalama sonrasında yıkama gerekebilir.
• Her durumda, yıkama sonrasında hem durulama hem de kurulama doğru olur. Çünkü susuz-kuru ortamda virüsler çok kısa süre dayanabilir.
• Diğer önemli bir nokta ise, yıkanıp kurulanan bu ürünlerin tüketmeden önce, en az 1 ya da 2 saat bekletilmesidir.
Daha fazla temizlik yapmak isteyenler için: Sabunlu su ve buna benzer dezenfektan ürünleri kullanmak sadece suyla yıkamaktan daha etkilidir.
İyi haber:
Durulama ve kurutma işlemi virüsün hayatta kalma şansını sıfıra yakın düzeye indirmiş olur.
Kötü haber:
Marul gibi çok yapraklı çiğ sebzelerdeki tüm virüsler ortadan kalkmayacaktır. Bitkinin dokusundaki küçük gözeneklerde ve çatlaklarda saklanarak ağır klorlu sudan bile kaçınabilirler. Bu nedenle özellikle COVID-19 enfeksiyonuna karşı savunma gücü düşük insanlar, örneğin 65 yaş üzeri, diyabetik, kalp ve akciğer hastalığı olanlar marul gibi çiğ yiyeceklerden kaçınmalıdırlar.
Alışveriş yaparken ambalajlı ürünlerde risk ne kadardır?
Ambalajlı ürünlerin paketlerinin de çok uzun süre olmasa da bulaştırıcı olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle olabildiğince en kısa süreli el teması ile ürün alınmalıdır.
Öncelikle kaynağından emin olmadığımız etlere dokunmamalıyız. Şüpheli temas olduğunu düşünüyorsak bu temaslar sonrasında da ellerimizi sabun- ile veya başka bir temizleyici ile yıkamalıyız.
Ödeme noktası olan kasiyer ile para alışverişi sırasında dikkat etmemiz gereken kurallar nelerdir? Nakit mi, kartla ödeme mi tercih edilmelidir? Neden?
• Şüpheli teması en aza indirmek açısından temassız kart en iyisi seçenektir.
• Bu olanağımız yoksa alışverişte geçici olarak kullandığımız eldivenleri zorunlu para alışverişinden sonra çıkarıp atmak uygun olacaktır.
• Kasiyer gibi bu tür para alışverişinde uzun süre çalışmak durumunda olanların ise gün boyu aynı eldivenle çalışmaları sakıncalıdır.
• Sık aralıklarla eldivenin değiştirilmesi ve/veya sık sabunla yıkama veya el dezenfektanı kullanımı bir çözüm olabilir.
• İnternet veya telefon ile verilen siparişleri teslim alırken de, olabilen en kısa süreli yakınlaşma ile getiren kişinin birkaç metre mesafede bırakıp hızla ayrılması ile risk en aza indirilir.
• Teslim almada da kısa süreli, eldiven kullanımı ile riskli görülen poşet ve benzerlerinin uzaklaştırılması da uygundur.
Açık veya ambalajlı ürünleri eve getirdiğimizde, (yerleştirme, temizleme konusunda) dikkat etmemiz gereken kurallar nelerdir?
Cansız yüzeylerde – özellikle kuru ise – birkaç saatin üzerinde virüs kalmayacağından özellikli durumlar dışında (şüpheli bir kişinin gelip sizin aldıklarınız üzerine öksürmesi/hapşırması gibi) ek önleme gerek yoktur.
Eve girerken üstümüzdeki kıyafetler için yapmamız gereken şeyler nelerdir?
• Olabildiğince ‘dışarı giysilerimiz’ ayrı ve belirli giysiler olup dışarıda bırakılması uygundur.
• Dışarıdan girdiğimiz ilk bölüm ‘kirli odası’ şeklinde kullanılıp giysilerin orada bırakılması pratik olabilir.
• Her gidiş gelişte yıkama zorunluluğu yoktur, çünkü birkaç saat sonra virüsler hastalık yapamayacak kadar azalacaktır.
Kıyafetlerimizi yüksek ısıyla yıkamamız gerekiyor mu?
Kıyafetlerimizi 60 derece yıkamamız yeterlidir.
Ayakkabılarımız ne kadar risk oluşturmaktadır? Kapı dışında bırakılmalı mı?
Eve döndüğümüzde ayakkabılarımızı dışarıda bırakmak daha güvenlidir. Dışarıda bırakılamayan durumlarda alışveriş poşeti vb. ile içeriye alınabilir. Ayakkabı ile temas edilmediği takdirde sorun olmayacaktır.
Market alışverişinden sonra maske ve eldivenlerin kullanımı bitince sokağa veya çöp konteynırına atıldığını okuyoruz. Bu konu hakkında önerileriniz nelerdir?
Bunlar idealde tıbbi atık kutularına atılmalıdır.
Ülkemizde maalesef çöp ayrıştırma teknik olarak da, kültür olarak da yaygınlaşmamıştır. Bu nedenle diğer çöplerle birlikte atılması zorunlu ise, iyice yumak haline getirip başka bir torbanın içine konup o torbanın da ağzını bağlamak riski azaltacaktır.
Sürekli yıkamaktan çatlayan ellerimize ne yapabiliriz?
Sabundan el dezenfektanına kadar değişik kimyasallarla çok sık temas eden ellerimizde doğal floranın, asit-baz dengesinin ve yağ moleküllerinin hızla kaybolması ile kuruma, çatlama, kaşıntı, eritem (kızarıklık), dermatit, alerjik kontakt dermatit ve bakteriyel enfeksiyonlar gelişebilmektedir.
Sık eldiven kullanımı da benzer zararlar oluşturabilmektedir.
Temel ilke olarak el hijyenini sağlayacak en az sayıda (en geniş aralıklı) el yıkama, özellikle bu tür sorunları yaşayanlar için önerilir.
• Bu alanda çok pahalı satılan ürünler olduğu gibi aslında yağ ve nemlendirici içeren herhangi bir losyon veya krem kullanılabilir.
• Aloe vera içeren ürünler özellikle tercih edilebilir.
• Eldiven giyilmesi öncesinde de bu ürünlerle korunma sağlanması önerilmektedir.
• Alkol bazlı dezenfektanlar diğerlerine göre daha az tahriş etmektedir.
• Yıkamada sıcak değil ılık veya normal çeşme suyu sıcaklığı daha az tahrişe yol açacaktır.
• Yıkamadan sonra tam kurutma önerilir, çünkü nemli ortam virüsün daha uzun süre canlı kalmasını sağlamaktadır.
• Gece uyumaya giderken nemlendirici kullanmanın daha etkili olduğu da bildirilmiştir.
• Vazelin de ekonomik ve etkili bir tercihtir.
Biyografi: Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu
1969 yılında Aydın’da doğdum. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1993 yılında mezun olup 1994’te Dokuz Eylül Üniv. Tıp Fak. (DEUTF) Acil Tıp AD Araştırma Görevliliğine başladı.
1998’de ‘Acil Serviste Kardiyopulmoner Resusitasyon Uygulanan Hastalarda End-Tidal CO2 Monitörizasyonunun Rolü’ konulu uzmanlık tezi ile Acil Tıp Uzmanı oldu. Ekim 2004’te DEÜTF Acil Tıp AD’da Doçent unvanı aldım. 2005 Nisan-2007 Eylül arasında aynı anabilim dalında başkanlık görevinde bulundu.
2007’den itibaren Sağlık Bakanlığı’na bağlı İstanbul Bakırköy Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Acil Tıp Kliniği eğitim direktörü olarak görev aldı. Ocak 2009’dan sonra Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Başkanı ve Bakırköy Acıbadem Hastanesi Acil Servis Sorumlusu olarak çalıştı. 2010 yılında Acıbadem Üniversitesi bünyesinde Profesör unvanı aldı.
Eylül 2007-2009 arasında Türkiye Acil Tıp Derneği Yönetim Kurulu üyesi olarak görev aldı. İstanbul Tabip Odası, Türkiye Acil Tıp Derneği, Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Derneği, Acil Tıp Uzmanları Derneği, Tıp Eğitimini Geliştirme Derneği, American College of Emergency Physicians (ACEP), European Society of Emergency Medicine üyesi.
2014 yılında kurucusu olduğum Toplumsal Afet Derneği’nin Başkanlığını yürütüyor. TATD bünyesinde Sepsis çalışma grubunun başkanı, Travma ve Resüsitasyon çalışma gruplarında aktif üyesi. 2017 yılında “Fellow of Emergency Medicine Association of Turkey” (FEMAT) üyeliği ödülü aldı.
2012 ve 2016 yılında Amerikan Kalp Derneği (AHA) bünyesinde Temel ve İleri Kardiyak Yaşam Desteği (BLS ve ACLS) Eğitici Eğitimi Sertifikası aldı.
Bu süreç içinde DEUTF Acil Tıp akademik yapısı içinde yürütülen ve tamamlanan 22, diğer bir üniversitede 1 uzmanlık tez çalışmasında tez danışmanı olarak görev yaptım. Acil tıp ile ilgili uluslararası hakemli dergilerde 111, ulusal hakemli dergilerde 65 bilimsel yazı ve makale, editörlük yaptığı 2 çeviri, 3 özgün kitap ve 33 kitap bölümü yayınlandı. Halen ‘Trauma Surgery’ başlıklı orijinal İngilizce kitap editörlüğü projesi devam ediyor.