Bakan Koca: Toplum Bilimleri Kurulu’nda din sosyoloğu da olacak

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: Toplum Bilimleri Kurulu; psikolog, sosyolog, din sosyolojisi, istatistik gibi alanlardan etkin ve yetkin bildiğimiz kişilerden oluşacak. Birisi tıp bilim kurulu, burası ise toplumu ilgilendiren konulara bakacak.

sağlık bakanı fahrettin koca: Toplum Bilimleri Kurulu'nda din sosyoloğu da olacak

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: Vakalarımızı takip etmek için, izole olmalarını görmek üzere bir çalışma yaptık. Bu 3 GSM operatörü ve BTK’nın işbirliğiyle önümüzdeki 1-2 gün içerisinde devreye girecek. Bir aplikasyon geliştirildi, hastalarımız indirmek zorundalar. Hem takip, hem de kendi durumlarını anlık görebilecekleri bir sisteme geçmiş oluyoruz. Hareketliliği gördüğünde bir mesajla kendisini uyaran, evde izole olmasını hatırlatan ve devamında gerektiğinde emniyetin de devreye gireceği bir sistemden bahsediyorum.

ABD’de, 100 bin ölüm öngörülüyor. Türkiye için en kötü senaryo nedir? 

Ölüm artış hızımız düşüyor. Yoğun bakımlara yatışların, entübe hastaların da düştüğünü görüyoruz. Diğer ülkelere göre iyiyiz. Türkiye diğer Avrupa ve ABD ülkelerine göre, bu kadar güçlü bir alt yapı ile hizmet veren başka bir ülke yok. Üstelik ücret almıyoruz. Biz vaka görülmeden önce etkili olan ilacı 1 milyona yakın olacak şekilde depoda kutuladık.


Bir çok ülke hala bu ilacı entübe vakalarda kullanıyor, ama biz erken dönemde dahi kullanabiliyoruz. Vatandaşlarımız, erken dönemde, semptoları geliştiğinde sağlık kurumlarına başvurmalı. Biz Avrupa ülkelerinden iki kat daha fazla solunum cihazına sahibiz. Şehir hastanelerinin bütün odaları yoğun bakım odalarına dönüştürülebilir şekildedir. Dünyada hiçbir ülkenin bu kadar zenginliği yok

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarından öne çıkanlar: 

İstanbul, Ankara, İzmir ortak özellikleriyle dikkat çekmektedir. Aralarında bunların da olduğu 230 büyükşehrimiz ve Zonguldak’ın diğer şehirlerle ilişkisi sınırlandırıldı. Sokağa çıkma konusunda da kısıtlama getirildi. Bu kısıtlamalara uyulması önümüzdeki günlerin kaderini belirleyecektir.

Türkiye’nin Avrupa ülkelerine karşı uyguladığı tedbirleri şimdi ülkemizde noktasal olarak uyguluyoruz. İzolasyon kuralına şehir şehir uymamız zorunludur. 83 milyonu oluşturan bireylerin izolasyon kuralını hayat tarzı haline getirmesi gerekmektedir.

Mücadelede iki taraf var, biri virüstür, diğeri de biziz. Hepimizi eşit derecede ilgilendiren virüse karşı güç birliği içinde olmamız gerekiyor. Şimdi tam bir dayanışma içinde olma, insan sağlığını korumak için özveride bulunma, tedbirli olma zamanıdır. Hepimizin çabası herhangi birisi içindir.

Ortak payda insanın sağlığı, kutsiyetidir. Virüsle mücadelede seçkin insan kaynağıyla yürütülmesine inanıldı. Dünyada ciddi tedbirlerin alınmadığı dönemde örneği olmayan yapılanmalara gittik. Tıp dünyasında 35 bilim insanının oluşturduğu Bilim Kurulu, yöntemli bir mücadele yürütmemize katkı verdi. Tavsiye kararları ulusal politikalara rehberlik etti. Toplum olarak hastalığa karşı daha iyi organize olabilmemiz için farklı ihtiyaçlar ortaya çıktı. Toplum Bilimi adını verdiğimiz yeni bir kurul oluşturduk.

Bu uygulama salgınla mücadelede dünyada bir ilktir. İlk toplantısını önümüzdeki günlerde yapacak Toplum Bilimleri Kurulu’nun hayırlı olmasını diliyorum.

Ülkemizdeki önemli bir bilgi biriki oluşmuş durumda. konu bilim dünyası için yenidir, bilgiler süreç içinde değişime uğramaktadır. Çin’den gelen ilk veriler yaşlıları tutan bir hastalık gibi izlenim bırakmıştı, şu an her yaşta olağanüstü bulaşan bir virüsle karşı karşıyayız. Vücut direncine bağlı olarak herkeste belirti ortaya çıkabiliyor.Bütün dünyada ağırlıklı risk grubu 60 yaş üstü olarak tanımlanmıştı. Bugün bu tanım genişlemiştir. 60 yaş üstü ile birlikte kronik hastalığı olan herkes risk gurubuna dahil edilmiştir. Yaş bir güvence olarak algılanmamalıdır. Başvuracağımız çözüm izolasyondur.

Pozitif vakalarla test sayısındaki artış ilişkisi taramadaki başarıdan kaynaklanmaktadır. Son günlerde hastalarımızda akciğer enfeksiyonuna geçiş oranında azalma sağladık. İlaç tedavisine erken başlamamızın rolü olduğunu düşünüyoruz. İlk bulgularımıza dayanarak ilacı erkenden temin ettik. Şimdi birçok ülke aynı ilacı temin etmek için uğraş veriyor. Sağlık çalışanlarımız hastalarımızı, yoğun bakımdaki hastaları sağlığına kavuşturmak için çalışıyor. Hasta sayısına göre kayıp oranlarımız sınırlı seyrediyor.

Bu başarıları mümkün kılan, bize her hastamıza sahip çıkma imkanı sunan sağlık sistemimizdir. Sağlık sistemimizin gücü hepimize güven verecek düzeydedir. Hala tedavi alternatiflerinin geliştirilmesi yönünde çalışmalar devam etmektedir. Bakanlık olarak çalışmalara öncülük ediyoruz. Şimdilik araştırma aşamasında olan tedavilerin kesin çözüm gibi sunulması yanıltıcı sonuçlara sebep olabilir.

Aşı çalışmaları için de aynı durum söz konusudur. Araştırmaların başarıyla sonuçlanması yönünde umudumuz var. Uygulama şu anki ihtiyacımıza cevap verecek hızda gerçekleşmeyecektir. Elimizde en önemli güç sosyal mesafe ve temas kuralıdır. Hastalarımızın kendisini izole etme konusunda taviz vermemiz mümkün değildir. Evde izole olması gerekenleri dijital yöntemle takip edeceğiz.

Hastalıkla mücadelede evde tecrit ve takip ilk ve ön adımdır. Gerektiğinde her hastaya hastanede tedavi, yoğun bakım hizmeti ve solunum desteği verecek altyapımız var. Bütün tedbirlerimize rağmen virüs kişiden kişiye bulaşmaya devam ediyor. Geldiğimiz noktada bunu kontrol aktına almak zorundayız.

1 milyon 100 bini aşkın sağlık çalışanımız adına şunu istiyorum: Temastan kaçınıni sosyal mesafeyi koruyun, izolasyon kuralını uygulayın.

Bugünkü test sayısı 20 bin 23. Vaka sayısı 3 bin 892. Bugün 76 vatandaşımızı daha kaybettik. 256 vatandaşımız ise şifa buldu. Buradaki tablo ise Covid-19 tanısı ile takip ettiğimiz hastaların Türkiye geneli dağılımı. Kırmızı ile işaretelenen bölgeler yoğunluğun daha çok olduğu bölgeler. Türkiye’de İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak’ta yoğunluğun daha fazla olduğunu görmek mümkün.

Özellikle illerimizde kurullarımızın bu verilerle bölgesel karantina uygulamaları daha kolay oluyor.

Tüm dünyada olduğu gibi bizde de erkeklerde daha fazla görülüyor. Ağırlıklı vakaların görüldüğü yaş aralığı 20-65 arası. 65 yaş kararı öncesi dönemde dağılım daha dengeliydi. Sokağa çıkma yasağıyla birlikte vakaların yaş grubunda görülme oranının düştüğü görülüyor.

Vefatların yaş ve cinsiyete göre dağılımı, 60-85 yaş arası yoğunlaştığını ve erkeklerde daha yüksek oranda vefatların olduğunu görmüş oluyoruz.


Vefat oranları 60 yaş altı kronik rahatsızlığı olmayanların toplam içindeki payının yüzde 10 olduğunu gösteren bir tablo. Bu tablo ise vakaların zatürreye dönem oranlarını gösteriyor. Burada 24 Mart’tan itibaren bugüne kadar vakaların zatürreye dönüş oranı her geçen gün azalıyor. Bu bizim açımızdan şöyle önemli, hastalığın seyrinde öncelikle klinik bulgular, devamında solunum sıkıntısı ve yoğun bakım süreci kendisini gösterir. Ne kadar geçişi azaltabilirsek başarı oranımızın yükseleyeceğini biliyoruz.

Vakalarımızı takip etmek için, izole olmalarını görmek üzere bir çalışma yaptık. Bu 3 operatör ve BTK’nın işbirliğiyle olan bir tablo. Önümüzdeki 1-2 gün içerisinde devreye girecek. Bir aplikasyon geliştirildi, hastalarımız indirmek zorundalar. Hem takip, hem de kendi durumlarını anlık görebilecekleri bir sisteme geçmiş oluyoruz. Hareketliliği gördüğünde bir mesajla kendisini uyaran, evde izole olmasını hatırlatan ve devamında gerektiğinde emniyetin de devreye gireceği bir sistemden bahsediyorum.

İnsanlık niye büyük tehlikelerin hakkından geldi, burada da biz başarıya ulaşacağız. Derdimiz en az hasarla süreci geçirmek. Olumlu gözlemlerimiz var, istikrar ve trend kazanmasını bekliyoruz. Herkes kurallara uysun, emin olun hep birlikte bu hasarı en aza indirmiş oluruz.

İstanbul’da açılacak olan 2 hastane 1000 yataklı, 1000 odalı hastane şeklinde planlandı. Bunların biri Atatürk Havalimanı, bir diğeri Sancaktepe’de. Bizim şehir hastanesini planladığımız bir bölgemiz. Bu iki hastaneyi prefabrik, pandemi sonrası devre dışı kalacak hastaneler olarak düşünmeyin. Bu iki hastaneyi tek katlı, içinde ameliyathaneleri de olan, bütün odaları gerektiğinde yoğun bakım yatağına çevrilebilecek şekilde tasarladık. Yani kalıcı, sonraki dönemlerde de benzer veya farklı amaçlarda da kullanacağımız hastaneler olacak. Bu şu anlama gelmesin, burada sonuçlar ve rakamlar tahmin edilenin ötesinde olduğu için erken davranma gibi bir yaklaşım içerisinde değiliz. Yoğun bakımlardaki doluluk oranımız yüzde 62-63’ü geçmedi. Böyle bir pandemide günler içerisinde daha stabil giden, artış oranının giderek düştüğü ve önümüzdeki haftaların önemli olduğu bir tabloyla karşı karşıyayız.

Sancaktepe’deki de hastaneye yakın bir alan olmuş olacak. Atatürk Havalimanı’nda uçak ve ambulans için uygun olduğundan iller arası ya da yurt dışı hasta transferi için de düşünülmüş oldu.

Biliyorsunuz bu dönemde yeni bir atama sürecini başlattık, KPSS ile alınmak üzere önümüzdeki birkaç gün içerisinde sonuçlanmış olacak.

Toplum Bilimleri Kurulu da özellikle psikolog, sosyolog, din sosyolojisi, istatistik gibi alanlardan etkin ve yetkin bildiğimiz kişilerden oluşan bir kurul olmuş olacak. Biri daha çok sağlık kurulu gibi, burası da toplumu ilgilendiren bir komisyon olacak.

Sahra hastaneleri, ifade etmeye çalıştım, doluluk oranımız yüzde 90’lara çıktığı için açılma durumundan bahsetmiyorum. yüzde 62 Covid’li hastalardan oluşan bir süreçten bahsetmiyorum. Bütün hastalarımızın dahil olduğu kapasitemizin yüzde 62’sinin dolu olduğunu, yüzde 38’inin boş olduğunu belirtmek istiyorum. Yatak kapasitemiz Türkiye genelinde yüzde 50’yi bulmadı. Tedbir amaçlı İstanbul’un iki bölgesinde hastane yapılmasının yarın kalıcı olmasını, gerektiğinde başka amaçlarda kullanılmak üzere planladığımızı söylemek istiyorum.

Şu dönemde herkesin kendisini özellikle olabiliyorsa mümkünse evde izole etmesini, zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamasını özellikle ifade ediyoruz. Özel sektör dahil olmak üzere bu ortamın minimal personelle devam edilmesi gerektiğini de Bilim Kurulu da tavsiye ediyor, önemsiyorum. 20-65 yaş serbest, diğerleri yasaklı gibi bir yaklaşım değil, toplamda 83 milyonun olabildiğince kendilerini izole etmesini önemsiyoruz. Zorunlu olmadıkça dışarı çıkılmamasının ve toplu alanlarda maske kullanılmasını da özellikle istiyoruz.

Riskli olan sağlık personelimiz içine sası belirlendi. Özellikle taramadan geçirilmesi bugün de gündem yapıldı, genel bir algoritma geliştirildi. Başlıyoruz.

Hemşire sayısıyla ilgili sağlık personeli alıına çıkılmış oldu. Önümüzdeki birkaç hafta içinde başlamalarını planladık.

Yoğun bakımla ilgili hiçbir hastane, özeller de yoğun bakımda yatan hiçbir hastadan ücret alamazlar. Ücret alımı söz konusu olursa yapılması gerekeni yapmış oluruz.

İş yerlerinde maskenin zorunlu olduğunu, yer yer denetimlerin yapılacağını söylemek istiyorum.

Rakamları şeffaf bir şekilde ilk günden itibaren veriyorum. Yani Almanya ve diğer Avrupa ülkeleriyle Amerika dahil olmak üzere artış trendini görüyorsunuz. Bizde de artış oranının düşmeye başladığını görüyorsunuz. Diğer ülkelerle kıyaslanabilir bir durumumuz olmadığını söylemek istiyorum. Birçok ülke dahil olmak üzere Türkiye’de vatandaşına sağlık sistemiyle hizmet veren benzer bir ülke çok yok.

Biz şüpheli olan her hastayı da yine dünyada olmadığı gibi ücret almadan erken dönemde ilacı kullanmaya başladık. Biz, bizde vaka görülmeyen bir milyona yakın ilacı depoladık. Her hastamıza erken dönemde başladığımızı, bunun sonuçlarını da gördüğümüzü söylemek istiyorum. Birçok ülke bu ilacı entübe vakalarda kullanmayı tercih ediyor, Bilim Kurulu erken dönemde faydasının daha çok olacağını, virüsün hücreye girişini engellediğini söylüyor.

Dünyada bu anlamda sağlık altyapısı en güçlü olan ülkelerden en az iki tar fazla solunum cihazı olan bir ülkeyiz. Şehir hastaneleriyle ilgili bu anlamda efsaneler olmuştu, bizim dünyada yine örneği olmadığı şekliyle şehir hastanelerinin bütün odalarının yoğun bakıma dönüştürülebilir olduğunu söylemek istiyorum. O nedenle gerçekten vatandaşımız bizim tavsiyelerimizi lütfen dikkate alsınlar, izolasyon son derece önemli, lütfen zorunlu olmadıkça dışarı çıkmayalım. İlla maske almanız gerekmiyor, bununla ilgili web sayfamızda yayınlamış olacağız. Bir bez, pamuklu kumaştan yapılabilir, kullanılabilir.


Tavsiyelerimize uyalım, izolasyonu son derece önemli görelim. Sağlık sistemimizde erken tanıyı koyan, yeterli altyapıya sahip nadir bir ülke olduğumuzu bilelim, ülkemizle de bu anlamla gurur duyalım. Sağlık çalışanlarımızla da gurur duyalım. Geçen hasta bahsetmiştim, her geçen gün sayıları artan, özveriden kaçmayan 1 milyon 100 bin kişilik sağlık ordusuna sahibiz. Biz burada mücadeleyi yaparken bilim insanımızı rehber kılarak götürüyoruz. Kusurlarımız olmuyor mu, hepimizin olabilir. Biz varsa kusurumuz düzeltmeye de hazırız.

Türkiye corona verileri: Ölüm sayısı 725’e, vaka sayısı 34.109’e yükseldi


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.