Öğretmenlere methiye

Ülkemizde öğretmenler en az para kazanan mesleklerden biri olmasına karşın, olumlu motivasyonu en yüksek mesleklerden biridir.

Öğretmenlere methiye
Öğretmenlere methiye

Öğretmenlere methiye

Öğretmenlik zor zanaattır. Öğretmenler bir günlerini, bir, iki, üç değil 10 ile 40 çocuk/ergen/yetişkin arasında bir sayıya yeni bir konu öğretmek, ödevleri kontrol etmek, egzersiz yapmak, tahtayı kullanmak, anlamayanları tespit etmek, tüm sınıfın dikkatini çekecek şekilde ilginç örnek vermek, sınıfın sıkıldığını hissettiği anda konu değiştirmek, ilgiyi ve dikkati toplamak, sınavda nasıl soru çıkacağını anlatmakla geçirir.


Bu arada müfredatın dışına çıkmamak, güncel entelektüel bilgiyi araya sıkıştırmak, bir daha ki derse ödev vermek, yıllık ve haftalık ders programına sadık kalmak, müfredattan geri kalmamak, sınıfın dinamiğini kontrol etmek vb. gibi içsel ve dışsal motivasyon kaynaklarını da sürekli kontrol etmek durumundadır. Mesleğini ve işini severek yapan öğretmenler hakkıyla görevlerini yerine getirirken, içsel tatmin duygusunu da yoğun bir şekilde yaşar.

Ülkemizde öğretmenler en az para kazanan mesleklerden biri olmasına karşın, olumlu motivasyonu en yüksek mesleklerden biridir. Öğretmenler ‘tebeşir tozu’ yuttuk diye tabir ettikleri, mesleklerinden kolay kolay vaz geçememelerini sıklıkla ifade ederler. O yüzdendir ki, neredeyse tüm mesleklerde herkes bir an önce emekli olup, Ege’de bahçeli bir ev hayali kurarken, öğretmen bir sonraki yılı hangi öğrencileri okutacağını düşünür ve programını yapar.

Tanıdığım birçok kişi mesleklerinden emekli olduklarında ya da işlerini devam ettirmeme kararı aldıklarında, eğitimci olmayı seçtiler ki bu sonradan olunacak ve seçilecek bir şey değildir. Çünkü, sadece üniversitede alınan eğitmen olmayı sağlayan öğretmen formasyonları, eğitimler ve son sene gidilen staj öğretmen olmaya yetmez.

Bir okulda işe başladıktan sonra, önce bir yıl sadece staj yapar, ardından her yıl hizmet içi eğitimler ve katılınan seminer ve konferanslarla eğitmenlik yeteneğimizi ve bilgimizi geliştirir ve dönüştürürler.


Dosyalarımızı, çekmecelerimizi elden geçirdiğimiz bugünlerde ben de bir öğretmen olarak, sahip olduğum sertifikalar ve katılım belgelerini görünce ne kadar çok emek ve çaba harcadığımı bir kere daha fark ettim.

Bu yazıyı okuyan tüm öğretmen arkadaşlarım da bilir ki, eğitim ve öğretim emek, çaba, tecrübe ve sabır işidir. Belirli konuda fikir sahibi olmak kimseyi öğretmen ve eğitimci yapmaz, bir konunun uzmanı olmak gene o kişiyi öğretmen ve eğitimci yapmaz. İki-üç tane sertifikayla bu iş olmaz. Olur ama eğreti olur, donanım lazımdır.

Bu Murat 131 marka arabanın önüne başka bir arabanın amblemini takmaya benzer. Ya bir gün çalışmadığın yerden soru gelirse, ya sınıfında katılımcılarından biri sınıfında maraz çıkartırsa, ya bir gün bilginin değil, davranışın sorun olduğuyla karşılaşırsan… Bu kadar kolay değil, hiç değil, birkaç Youtube videosu seyretmekle, üç ay eğitim almakla, kitap okumakla olmaz, olamaz. “Yıllarca dirsek çürütmek” tabiri boşa edilmiş bir söz değildir. İçinde tecrübe barındırır, zaman ve emek barındırır bu sözcük. İşte bu noktada sözüm, kendine hoca diyenlere; bir dönüp bakmalı mı kendine, hoca olmak o kadar kolay mı diye.

İşte tam da bugünlerde veliler ve ebeveynlerin öğretmenlerinin kıymetini, bu sebeple daha iyi anladıklarını düşünüyorum. Uzaktan eğitim alan çocuklarının, ekrandan kalkmadan, dersleri takip etmesini, ödevini yapmasını, zamanında ekranın karşısına oturmasını, programı kaçırmamasını, materyallerini hazırlamasını, oyundan kalkıp, derse ilgi duyacak hale gelmesini… sağlamakla uğraşırken. Bunların hiç de kolay olmadığını ve kendiliğinden gerçekleşmediğini fark ettiler. Bu farkındalığın bu mesleğe bakış açısının değişeceğine ilişkin bir kanım var. İşte bu sebeplerden, mesleğe duyulan güven ve saygınlığın tekrar kazanılmasını canı gönülden diliyorum.


Değerlerimizi teker teker kaybettiğimiz bu son 20 yıldır, kaybedilenlerin kıymetinin bilinmesi ve hak ettikleri kıymetin geri alınması temennisi ile… İşinin uzmanı olmuş, yıllarca emek vermiş, bilgisi ve yeteneğiyle yaş almış, zorluklara göğüs vermiş olan tüm hocalara da selam olsun…

Yaratıcı Drama öğretmeninden yaratıcılık hakkında bir yazı dizisi


Funda Umut Pakkal
İstanbul doğumlu... İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü mezunu olup, Maltepe üniversitesinde İnsan Bilimleri ve Psikoloji alanında yüksek lisans yaptı. İnsan Psikoloji konusunda Doktora programına başladı, 22 yıllık öğretmenlikten sonra emekli oldu. Kadıköy Halk Eğitimde "Eğiticinin Eğitimi" öğretmeni olarak çalıştı ve T.C Medeniyet Üniversitesinde "Liderlik" ve "Sosyal Hayatta iletişim" derslerini verdi. Aynı zamanda ICF Profesyonel Koçu olan ve Eğitim Danışmanlığı yapan yazarımız şu anda Kanada da online bireysel koçluk ve eğitim koçluğu seansları yapmaktadır. 20 yıldır pek çok özel ve kamu kuruluşuna kişisel gelişim ile ilgili seminer, konferans ve eğitimler vermektedir. Youtube'ta 'HEmDEm Pazartesi sohbetleri' adı altında birçok videosu bulunan yazarımızın, pazartesileri gelenekleşen sohbetlerini İnstagram hesabından yapmaya devam etmektedir.