31 ilde 48 saatlik “Yeni tip bir sokağa çıkma yasağı uygulaması”

Topu topu zaten 48 saatlik bir sokağa çıkma yasağı kararı alıyorlar onu da, ertesi gün yasağın başlamasına 2 saat kala ilan ediyorlar.

31 ilde 48 saatlik Yeni Tip Bir Sokağa Çıkma Yasağı Uygulaması

Halkını, kültürünü tanıyor olanların, bu şekilde amacına ve ruhuna uygun olmayan bir sokağa çıkma yasağını neden ve niçin gerçekleştirdikleri doğrusu pek çok kimse tarafından anlaşılamadı. Muhtemelen kendileri de anlamadılar. Ama anlamanız ve bilmeniz gerekmez miydi?

Bilim kuruluna gelince, bir bilim kurulu asla böylesi bir sokağa çıkma yasağı uygulaması önermez. Önerse zaten adı bilim kurulu olmaz. Bilim kurulu daha doğru, ruhuna ve amacına uygun bir sokağa çıkma yasağını muhtemelen epey zamandır önermiştir. Bu şekliye uygulanan, daha doğrusu yapılan yanlış nedeniyle daha başlamadan uygulanmasının pek bir anlamı kalmamış olan bir sokağa çıkma yasağı bilim kurulu üyelerini de boşa düşürmüş olsa gerektir.


Söz konusu böylesi vahim bir “kusursuz bir ahmaklık” nasıl olabilir de, o kadar profesyonel saray danışmanlarının gözünden kaçabilir? Ve dahası nasıl olabilir de ilgili bakanlığın ilgili yetkilileri böyle bir durumun oluşacağını öngöremezler? Çünkü toplumsal kültürümüzün önemli bir parçası da ne yazık ki, “fırsatçı”, “sürü” güdüsü ile hareket edebilme kabiliyeti kazanmış, sağduyulu davranma refleksleri kazanamamış bir kültürel genetiğe sahibiz.

Yoksa bu kadar kurul ve kurumun yer aldığı bir devlet mekanizmasında, böylesi bir uygulama tek bir kişinin inisiyatifi ve bireysel tercihi sonucu olarak mı uygulanmamıştır?Olamaz herhalde, öyle değil mi?

Bakınız herkes bilir ki; sokağa çıkma yasağı darbe dönemlerinde ansızın gelir. Pandemi ve benzeri afet dönemlerinde ise sokağa çıkma yasağı önceden planlanarak ve tüm hazırlıkları, önlemleri önceden gerçekleştirilerek alınır ve bu süreç içinde ilan edildiği bir zamanlamada başlar.


Literatürlerde böyle bir uygulamanın yeri yok!

10 Nisan 2020 tarihi akşam saatlerinde uygulamaya koyulan 48 saatlik sokağa çıkma yasağı uygulamasında ise bunların hiçbirisi söz konusu değil. Ne aniden, ne haberli, ne planlı, ne plansız… Özetle yeni bir sokağa çıkma yasağı modeli uygulaması ile karşılaşmış olduk. Literatürlerde böyle bir uygulamanın yeri yok.

Çok daha kötüsü, böyle bir kararı bir gün önceden alıp ertesi gün akşam saat 10 civarında ilan ederken, başta İstanbul Belediyesi, tüm muhalif belediyeler başta olmak üzere, toplam 31 kentin yerel yönetimleri ile niçin bir koordinasyon içinde olunmamıştır? Tam da asıl işbirliğine ihtiyaç duyulan bir karar ve uygulaması söz konusu değil midir?

İşte böylesi bir yaklaşımın ve işbirliği oluşturulmamış olmasının birçok açıklamasından birisi de devlet yönetmekle, devlete sahip olmak arasındaki fark olsa gerektir. Çünkü devlet yönetmek başka, devlet aygıtına sahip olmak başka şeylerdir.


Devlete sahip olmak değil ama devlet yönetmek eğer halk ve ülke kavramlarını ve pratiklerini içine alacak biçimde, adalet ve eşitlik sarmalında bir formasyon kazanarak gelişiyor ise her şey çok daha başka olmaktadır.

Soylu: Yasağı daha erken açıklasaydık marketlere hücum olurdu!