Bu sene her ne kadar korona gölgelese de bizler yine her zamanki gibi emek, emekçi, yönetim, değer, hak, eşitlik mesajları yollayıp klasik tartışma programları izleyip bildik ezbere cümlelerle gönlümüzü rahatlatıp 1 Mayıs’ı kutlamış olacağız. Tabi yine hiçbir şey değişmeyecek ama belki değişir belki birilerine farklı bir bakış açısı kazandırırız diyerek kalemi elime almak istedim.
Değerlerle yönetme sanatı
Hepimizin aşina olduğu bir kariyer sitesi bir takım kriterlere bakarak bazı firmalara “İnsana Saygı Ödülleri” vermekte. Ve bu firmaların iş ilanı yayınlanırken iş arayanlardaki marka değerini oluşturmak için yıldız içerisinde belirtiyor: “Bu firma insana saygı ödülü almıştır.”
Açık konuşmak gerekirse bu ödülü yadırgarım hep. İnsana zaten saygı duyulması gerekmez mi? Hele de bu kişi sizin çalışanınız takım arkadaşınızsa onun emeğini daha da yüceltmeniz gerekmez mi? Bunun için illa birilerini ödüllendirerek diğer firmalara imrendirme yapmak, sen de bu kriterlere uy seneye senin de olsun demek mi gerekir?
Bunun gibi birçok soru takılıyor aklıma. Ancak yönümü ödül alan firmalara çevirdiğimde Türkiye’nin hatırı sayılır, insanların çalışmak için can attığı ve tüm insan kaynakları süreçlerinin ve yönetsel yapılanmanın tam olduğu firmaları görüyorum. Peki ya diğerleri?
Zor bir şey mi çalışana değer vermek, onu takdir etmek, yüceltmek, sen bu ekip için önemlisin demek? Uygulamalara bakılırsa çalışanları maddi açıdan motive etmek işverenlere daha kolay geliyor. Prim, çeyrek altın, yemek çeki, market kuponu… Hani ruhsal doyum? Oysa ruhsal yönden doyum sağlamak çok daha kolay ve çok daha kalıcı bir motivasyon kaynağı.
Ülkemizin kültürünü, değer yargılarını, inanç unsurlarını düşündüğümüzde insanların ruhuna daha rahat dokunabileceğimizi söyleyebiliriz. Çünkü bizim kültürümüzde hatır, gönül alma, vefa kavramları ön plandadır.
Dikkat ederseniz toplantılarda, seminerlerde, firmaların motivasyon gecelerinde “Strateji”lerden ziyade “Değerler”den söz edilir. Çünkü bizim dilimize, özümüze, kültürümüze ait değildir stratejiler. Bizim kültürümüz duyguyu, insanı öne çıkartır.
Ekmek teknesi der çalışan firmasına ve firmasını ekmeğinin, aşının kaynağı olarak görür.
Ne yazık ki firmaya bu kadar manevi bir anlam yüklemişken çalışan ona sadece maddi doyum vermek, değerlerinden, kültüründen, insani duygularından uzaklaştırıp onu makineleştirmekten öteye gitmemekte.
Güven, insana saygı, şeffaflık, sevgi, farklılıklara saygı, eşitlik, emeğin sözlü olarak takdir edilmesi; kısacası insanın ruhunun da okşanması, ben bu ekibe fayda sağlayabiliyorum diyebilmesi birçok kez verilen hediye çeklerinden çok daha büyük anlam taşıyabilir.
Yazıma somut bir örnekle son vermek istiyorum. “Emeğe saygıyı” çalışanlarının ilk iş gününe verdiği değeri son iş günlerine de veren SunExpress, emekli olacak kaptanlarına veda için Antalya uçuşundaki yolculara bir not dağıttı, notta şu yazılıydı:
Sayın Yolcumuz,
Bugünkü uçuşumuzun kaptanı olan Sayın Kaptan Pilot Hüseyin Beşikkaya emekli olarak bugün sizlerle son uçuşunu gerçekleştirmektedir. Kendisini emekliliğe uğurlarken bu uçuşu unutulmaz kılmak adına SunExpress ailesi olarak bazı sürprizler hazırlamış bulunmaktayız.
Bu sürprizlere Beşikkaya Kaptan’ın son yolcuları olarak sizler de dâhil olun istedik. Son veda cümlelerimizi siz değerli yolcularımızla birlikte ifade etmeyi arzuluyoruz.
Sizlerden ricamız Antalya Havalimanı’nda uçağımız park pozisyonuna ulaştığı anda yerlerinizde oturmaya devam etmenizdir. İkinci pilotumuzun da işbirliği ile Hüseyin Beşikkaya Kaptan kokpitten ön koridora davet edilecektir.
“1-2-3” anonsumuza istinaden tek bir ağızdan aşağıdaki cümleyi söyleyip güzel bir alkışla Beşikkaya Kaptan’a veda etmek son ekibi ve son yolcuları olarak sizleri ve bizleri unutulmaz kılacağı inancındayız.
Veda cümlesi aşağıda kalın harflerle yer almaktadır:
“Elveda Beşikkaya Kaptan, bu gökler seni özleyecek”
İşbirliğiniz için peşinen teşekkür eder, SunExpress ailesi ile her daim keyifli ve emniyetli uçuşlar dileriz.
Okurken yüzünüzde bir tebessüm belirdi değil mi? İşte bu kadar kolay insana kendini değerli ve özel hissettirebilmek… Çalışanların madden ve manen dengeli bir şekilde doyuma ulaştığı, emeğin önünde saygıyla durulduğu, eşitlikçi, şeffaf, gelişime, yeniliğe açık, çalışma koşullarının daha insanca hale getirildiği 1 Mayısların geleceği günlerin özlemi ve umuduyla…. Sevgiyle kalın.