Ebubekir Şahin…. RTÜK Başkanı. Son günlerin gündem insanı. Muhalif basının en çok konuştuğu ve neredeyse nefret ettiği şahsiyetlerden birisi. Oysa, o da yeni siyasal ve yönetsel rejimin kurumsal yapılarının birisinde görevlendirilmiş bir kişi. Kurumuna yüklenen amaç ve işlevin, kurum başkanlığı için en uygun gördüğü kişilik.
Sorun RTÜK Başkanı mı?
Olay ve olguları kişiler üzerinden düşünür ve tartışırsak, sorunun kişi veya kişilerden kaynaklandığı gibi bir tez ile hareket etmiş, haliyle de çözümü kişilerin değiştirilmesi veya bertaraf edilmesiyle çözümleneceği gibi bir yanılsamaya girmiş oluruz. Bu da bizim olay ve olguları yetince kavrayamamış olduğumuz ortaya koyar.
Elbette kurumsal eleştiri yerine, kişi üzerinden deşifre daha etkili olabilmektedir. Ama bu da, asıl olarak bir araç ve küçük bir devlet aygıtı olan kurumların amaç ve işlevlerini göz ardı etmemize ve sorunların sadece kurumların başındaki kişilerden kaynaklandığı algısına neden olmaktadır.
RTÜK bir sansür kurulu olması yanında, muhalif seslere karşı hükumet tarafından, hele ki “yeni rejim” gereği hükumet ve devlet başkanı tarafından kontrol edilen ve dolayısıyla amaçlanan şekilde kullanılan bir devlet aygıtı araçlarından birisidir.
Örneğin en son gündem olan konulardan birisi, herkesin bildiği konu olan “Noyan hadisesidir”. “Cebimde listem hazır. Ailemiz en az 50 kişiyi götürür” gibi bir açıklamanın yapıldığı program ve o programın yayınlandığı kanal konusunda “…. Ama müeyyideye ben karar veremem. Üst Kurul’daki durum sonucunda belli olacak. Bu verilecek olan müeyyidenin darbe sevicilerini, darbe söylemlerini övenleri sevindiren ve onları gülümseten bir ceza olmaması gerektiğini söylüyorum. Bunları ayırmamız lazım. Darbeyi övenlerin karşısında söylenenleri cezalandırmak gibi bir pozisyonda değiliz. Çok büyütülecek, RTÜK’ü töhmet altında bırakacak bir konu değil. Bundan önceki kararlarımız ne kadar önemliyse bu kararımız da o kadar önemli diye düşünüyorum.” şeklindeki açıklamaları, konuyu nereden nereye taşıyarak, ölüm listesi lafı edilen bir program ve kanal konusunda ne denli ideolojik davranabileceğini açıkça ortaya koymuştur. Bu anlamda tutarlıdır. Çünkü işi budur.
Keza, yukarıdaki ifadeleri kullandığı internet üzerinden yapılan yayında aynı RTÜK Başkanı, “Sayın cumhurbaşkanımız tarafından bir telkin ve talimat olmadı ama olursa devletimizin başıdır, onun talimat ve telkinleri devletimizin bütün organlarını ilgilendirir, emir telakki eder, ‘Başımızın üstünde’ deriz ama o ayrı bir şey. Rahatlıkla söyleyebilirim ki böyle bir talimat olmadı.” Biçimindeki ifadeleri de girişte sözünü ettiğimiz devlet yapılanması içerisinde, kendi kurumunun işlevini belirtmiş, işleyişe ilişkin aslında tutarlı ifadeler kullanmıştır. Dediğimiz gibi ilgili kurumun başkanı olarak işi budur.
Fox TV ve Halk TV, KRT ve Tele 1 gibi muhalif televizyon kanalları başta olmak üzere, bu kanaldaki haber programı sunucularının haber ve yorum tekniği ile haber sunuyor olmalarını da eleştiren RTÜK başkanının, yine kurumunun varlık nedeni olan stratejini ve işlevini “Haber sunucuları yorum yapamazlar, gerekirse yasaklarız” cümlesiyle de kurumsal varlık nedenlerini pekiştirmiş olmaktadır.
Muhalif kanallara 36 kez ceza, yandaşlara ceza yok
Bakınız, RTÜK son 1,5 yıldır “muhalif” kanallara toplam 36 kez ceza kesmiş. Hepsi de ağır cezalar. Ama aynı RTÜK, yandaş kanallara ise yalnızca 2 kez, en düşük ceza olan “uyarı” yaptırımına karar vermiş. RTÜK ve onun amaçları ve işlevleri ile bundan daha somut veri başka ne olabilir?
Yani, özetle söz konusu kurum işlevini yerine getiriyor. Ebubekir Şahin ise böylesi bir kurumsal amaca ve işleve en uygun kişilerden birisi sadece. Sonuçta bir Ebubekir Şahin gider, başka bir Ebubekir gelir. Mesele kurumdur. Kurumların devlet yapılanması açısından varlık nedenleridir. Dahası asıl mesele, kurumların bağlı bulunduğu yapıdır. Yani hükumet ve devlet ilişkisi sistemidir. Yani rejimdir.
Örneğin varsayalım ki, Türkiye’de serbest seçimler olabildi ve Cumhurbaşkanı, dolayısıyla hükumet değişti. RTÜK, aynı RTÜK olmayacak mıdır? İşte bizim temel açmazımız budur. Gelişmiş demokrasilerde veya toplumlarda hükumetler değişince devletler değişmez. Ama bizde değişiyor.