Babalar Günü: Baba ve çocuk arasındaki bağ güven duygusunu artırıyor!

Bu yıl Babalar Günü koronavirüs gölgesinde geçiyor. Ancak uzmanlar evde karantina sürecinin, aileleri ile vakit geçirememekten yakınan babalar için fırsata dönüştüğüne dikkat çekiyor. Uzmanlar, baba ve çocuklar arasında sevgi odaklı sağlıklı bir ilişki kurulmasını ve babalardan içgüdüsel olarak güven duygusu beklendiği için babaların bu dönemde panik duygusunu maskelemelerini öneriyor.

Babalar Günü: Baba çocuk arasındaki bağ güven duygusunu artırıyor!
Babalar Günü: Baba ve çocuk arasındaki bağ güven duygusunu artırıyor!

Babalar Günü için uzmanlardan öneriler…

Pandemi babalar için fırsat yarattı

Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, yaklaşan Babalar Günü öncesi babalar ve çocuklar arasında kurulması gereken sağlıklı ilişkinin püf noktalarını paylaştı.


Karantina döneminin evde daha çok vakit geçirmek isteyen babalar için fırsat yarattığını belirten Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, “Çoğunlukla evin dışında vakit geçiren ve uzun çalışma saatlerine sahip olan çoğu babalar için Covid-19 sürecinde evde geçirdikleri vaktin arttığını görmekteyiz. Pandemi süreci, ailesiyle vakit geçirememekten yakınan babalar için bir fırsata dönüştü. Fakat babalar için beklenmedik anda gelişen bu yeni yaşantıları, stresi de beraberinde getirdi. Her kesimin olduğu gibi onların da geleceğe dair belirsizlikle bakıyor olmaları muhtemeldir. Belirsizliğin oluştuğu ortamda huzurun olması da güçtür” dedi.

Panik duygusu maskelenmeli

Elçi, çocukların babalarından temel ve içgüdüsel olarak güven duygusu beklediklerini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:

“Çocuklar kendilerini güvende hissetmek için de sık sık kaçamak bakışlarla babalarının gözlerinde onay ararlar. Güveni bekledikleri kişide paniği gözlemledikleri zaman tutumlarında farklılık görülebilir. Bu yüzden babalar, çocuklarıyla kurmuş oldukları ilişkide panik duygusunu maskelemeli, hissettikleri kaygıyı da çocuğun yaşına uygun şekilde dile getirmelidirler. Eğer kaygılarını dile getirmezlerse, çocuklar kendilerinden kaynaklı olarak babalarının gergin ve huzursuz olduğunu düşünmeye başlayabilirler.”

İletişim anne ile sınırlı kalmamalı

Bebeklerin dünyada bir başkasının da olduğunu fark ettiği ilk kişinin baba olduğuna dikkat çeken Elçi, “Çoğunlukla bu anne olarak bilinir fakat bebek kendisi ile annesini bir bütün olarak görür. Dolayısıyla babanın aktif varlığı dış dünyaya karşı ilk tanışmayı, haliyle dünyanın güvenilecek bir yer olduğunu ona gösterir.

Aile içinde tek iletişimi anne ile olan çocuk, paylaşmayı da öğrenmekte güçlük çeker. Kendisini anneden ayrı bir birey olarak görmeye başladığında, babanın aile içerisindeki tutumu çocuğun gelecekteki kendi ailesine yönelik tutumlarını da öğretecektir. Bu yüzden evde destek ve yardımcı olan bir babanın varlığı, yetişkinlik döneminde de çocuğun yardımcı bir baba olmasına destek sağlayacaktır” dedi.

Yetişkin insan düşüncelerinde 3 faktör etkili

Yetişkin bir insanın düşüncelerini en temel üç faktörün belirlediğini belirten Elçi, “Bu 3 faktör; deneyimler, genetik geçişlilik ve model almadır. Model alınan ilk kişi cinsiyete göre farklılık göstermekle birlikte anne ve babadır. Yıllar geçtikçe gittikçe ‘anneme veya babama benziyorum’ dememizin en temelinde bu vardır. Hatta zaman zaman çocukken onlarda kızdığınız davranışları çocuğunuza yaparken bulursunuz kendinizi. Bu durumlara dair farkındalığı olan ebeveynler, hem çocukluk döneminde hem de yetişkin olduğunda ruhsal açıdan sağlıklı bir birey yetiştirmiş olurlar” dedi.

Huzursuz evde büyüyen çocuk olumsuz özellikler gösterebilir

Elçi, çocukların ilk model aldıkları kişilerin anne ve babaları olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:

“Çocuklar ebeveynlerini taklit eder ve onlar gibi olmaya gayret ederler. Dünyanın güvenli bir yer olduğu inancını da bu dönemde geliştirirler. Ailesi tarafından yeterince sevgi verilmemiş, güven duygusu yaşatılmamış, eşler arasında sık sık tartışmalar yaşanmış bir evde büyüyen çocuğun kaygılı, saplantılı veya korkulu bağlanma özellikleri göstermesi muhtemeldir.

Bu durum da çocuğu yetişkinlik döneminde partnerinden ayrılamayan, hiçbir şekilde aile kuramayan ya da kurmuş olduğu ailede geçmiş sorunları yaşatan bir bireye dönüştürecektir. Evde şiddete uğrayan bir anne, ev içinde vakit geçirmekten kaçınan bir baba varsa ve bu nedenlerle kopuk bir iletişim varsa erkek çocuk da sorun çözme yönetiminin bu şekilde olduğunu öğrenir.

Kendi kurmuş olduğu ailesinde de benzer davranışlar sergileyebilir. Kız çocuğu ise erkekleri güvenilmez, zarar verici bir cinsiyet olarak algılayabilir, adil dünyaya karşı olan temel güvenini yitirebilir. Babadan göremediği sevgi ve şefkati, kendinden yaşça büyük kişilerle duygusal ilişki kurarak sağlamaya yönelebilir.”

Babanın tavrı hayatı şekillendiriyor

Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, dünyanın daha yaşanabilir olmasında ebeveynlerin büyük rolü olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle sonlandırdı:


“Koruyan, kollayan, gücünü şiddet ile gösteren değil de sevgi ile perçinleyen bir babanın evlatları da kendi kuracakları yuvada benzerlerini gösterecektir. Diğer yandan baba ile kurulan sağlıklı ilişki, sağlıklı bir ruh halinin de getirisi olacaktır.

Sadece çocukluk dönemi değil, yetişkinlikte de iletişimin kuvvetli olması birçok sorunun üstesinden gelmeye yardımcı olmaktadır. Her zaman desteğini, varlığını hissettiren, koşulsuz sizi kabul edecek birinin olduğunu bilmek, olumsuzluklar içerisinde de babadan duyulacak olan ‘yanındayım’ kelimesinin ne kadar büyük anlam taşıdığını unutmamak gerekir.”

Sağlıklı baba – çocuk ilişkisinin temeli güvenle kurulan bağlardan geçer

Annelik kadına bahşedilen doğal bir mucize, babalık ise öğrenilen bir kavramdır. Sağlıklı baba ve çocuk ilişkisinin zamanla oluştuğunu anlatan DoktorTakvimi.com uzmanlarından Psikolojik Danışman Dilşah Özcan, Babalar Günü vesilesiyle babalığa dair önemli ipuçları paylaşıyor.

Anne ile olan bağımız fiziksel olarak ispatlanabilir. Göbeğimizin deliğinde yer alan çukur, annemizin karnından ayrılışın uzunca bir başlangıcıdır. Doğumla birlikte kesilen kordon bağıyla fiziksel bağ kopsa da çocuğun anneyle ayrışma sürecine kadar psikolojik bağ devam etmektedir. Çocuk doğumdan sonraki dönemde ilk sosyal tepkisini verene kadar, annesini sanki bir uzvuymuş gibi görür. Bilinen, kodlanmış ve getirdiği beceriler dâhilinde, doğal akışta anne olur kadın. Baba olmak ise çok büyük emek ister.

Anneye bahşedilen onca içgüdünün ve hormonun gölgesinde babaların, babalık değerini bulmak, babalığın gerekliliği olan görevleri yapmak için sürekli arayış içinde olduğunu söyleyen Psikolojik Danışman Dilşah Özcan, babanın çocuğu ile kordon bağı misali olan “ilişki bağını” oluşturması için çaba sarf etmesi gerektiğini ifade ediyor.

Babalığın kitabını erkekliğe atfedilen toplumsal söylemler yazıyor

Anneliğin kadına bahşedilen doğal bir mucizeyken, babalığın annelikten arta kalan zamanları kullanarak sıfırdan bağ oluşturmak olduğunu hatırlatan Psk. Dan. Özcan, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Böyle bir durumda babalık müessesi hep ikinci planda kalmış, ötelenmiş ya da çoğu zaman hak ettiği değeri alamamıştır. Doğalında oluşamayan babalık kavramı, toplumsal süreçte erkekliğe yüklenen anlamlarla kurgulanmıştır.

Toplum içinde değişen erkeklik rolleri ve statüsüne bağlı olarak da, babalık sürekli anlam değiştirmiştir. Doğru baba olmak, babanın çocuğuyla sağlıklı ilişki kurması, erkeğe yüklenen rollere bağlı olarak sürekli farklılık göstermiştir. Erkekliğe atfedilen toplumsal söylemler, babalığın kitabını yazmıştır. Ataerkil toplumlarda baba evin giderlerini karşılayan, çocuğun disiplinini sağlayan, onun için kararlar alan bir ebeveynken, ailedeki iş bölümünde farklılıkların oluşmasıyla kadının iş hayatına başlayarak, ekonomik sürece dahil olması sonucunda değişmiştir.

Kadına atfedilen rollerdeki bu değişiklik, erkeğin cinsiyet rolüne ait kalıp yargıların da farklılaşmasını sağlamıştır. Ancak bu kadar kafa karışıklığının içinde “Nasıl doğru baba olunur?”un tanımı yapılamamıştır.”

Günümüz babaları çocukların yetişmesinde her alanda görev alıyor

Peki, nasıl doğru baba olunur? Sağlıklı bir baba çocuk ilişkisi nasıl olur? Babalığın çocukla kurulan ilişkinin kalitesiyle başladığının altını çizen Dilşah Özcan, yapılan çalışmalarda babaların çocuklarıyla kurdukları ilişkinin yaşamın ilk altıncı ayından sonra geliştiği, çocuklarının bakımı ve yetiştirilmesiyle ilgili endişe- kaygılarının, bu aylarda oluştuğu tespit edildiğini söylüyor.

Babaların çocuklarıyla sağlıklı ilişki kurmaları için öncelikle kendi çocukluklarına dönerek, babalarıyla olan ilişkilerini değerlendirmesi gerektiğini anlatan Psk. Dan. Özcan, “Geçmişte babalarıyla olan ilişkileri kişilere babalık deneyiminde rol model olacaktır. Çocukların babalarını tanımasında, babalarının çocukluk anılarındaki ebeveyn ilişkisi hakkında bilgi sahibi olması, çocuk-baba ilişkisinin güçlenmesinde rehberlik yapacak önemli bir kaynaktır.

Günümüz babalarının geçmişte yaşanan mesafeli, otoriter, uzaktan seven baba modelinin yeniden yorumlanmasıyla, çok farklı bir model oluşturduğu da görülmektedir. Modern çağın babalık sisteminde, babaların çocuklarının yetiştirilmesinde her alanda görev aldıkları belirlenmiştir. Bunun sonucunda çocukların doğdukları günden itibaren hem anneleriyle, hem babalarıyla aynı anda duygusal bir bağ oluşturabildikleri yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir” diyor.

Babalarıyla olumlu ilişki kuran çocuklar daha az davranış problemleri sergiliyor

Babalarıyla güvenli bağlar kuran çocukların zihinsel, duygusal gelişiminin yaşıtlarına göre daha ileride olduğunu hatırlatan Psikolojik Danışman Dilşah Özcan, sözlerini şöyle sürdürüyor:


“Çocuklarının gelişimine katkıda bulunan, aktif rol alan babaların çocukları, daha rahat problem çözebilirken, özgüvenlerinin de oldukça yüksek olduğu bilinmektedir. Babalarıyla olumlu ilişki geliştirebilen çocuklar, gerek sosyal hayatlarında, gerekse okul ortamlarında daha az davranış problemleri sergilemekte, ergenlik döneminde de riskli davranışlardan uzak durarak, zararlı madde kullanmamaktadırlar. Şimdi arkanıza yaslanın ve çocuğunuza 30 yıl sonra ‘Nasıl bir baban var?’ diye sorulduğunda, duymak istediğiniz cevapları düşünün. Eğer sizin kendinize verdiğiniz cevaplar sizi tatmin ediyorsa ve şu andaki babalık rolünüzle uyumlu ise güzel haber! Çocuğunuzla sağlıkla ilişki kurarak, doğru yolda ilerliyorsunuz demektir.”

Babalar Günü için hediye önerileri


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.