Ayasofya kararı ve düşündürdükleri

Ayasofya’nın müzeden camiye çevrilmesi bizlerin “daha iyi birer Müslüman” bireyler olmamızı sağlayacak mıdır? Veya ülkemizi “daha iyi” bir İslam ülkesi olmasına katkı sunacak mıdır? Yoksa herhangi bir etkisi olmayacak mıdır? Ya da zaten asıl amaç ve kaygı bunlar değil midir?

ayasofya kararı

Ayasofya kararı ve düşündürdükleri

Şimdi tarafsız olarak ve samimi olarak düşünmemiz ve ifade etmemiz gereken şey şudur;


Evet, Ayasofya onlarca yıllık ideolojik anlamda simgesel bir öneme sahiptir. Bu başarılmıştır. Yiğide öldür hakkını ver misali… Lakin başka bir şey var; Bu karar bizi yani, Türkiye insanlarını daha iyi, daha güzel, daha yararlı birer Müslüman yapar mı? Eğer yapar diye düşünüyorsanız o halde ne kadar kilise, havra ve farklı dinlere ait ibadet mekanları varsa, bunları camiye dönüştürmemizin de bizi daha iyi birer Müslüman ve İslam ülkesi yapması gerekmez mi?

Daha iyi Müslüman olmamızın, daha iyi bir İslam ülkesi olmanın yolları bunlar olmasa gerektir. Cami sayısının gereğinden çok fazla olması, nasıl bizi dahi iyi Müslüman kılmaya yetmiyor ise; bu tür ideolojik ve sembolik önemi olan radikal uygulamalar da yetmez. Sadece radikal tabanı güçlendirir.

Eğer durum böyle olsaydı Dünyanın en iyi İslam ülkeleri ve en iyi Müslüman insanları Asya, Ortadoğu, Afrika gibi coğrafyalardaki İslam ülkelerinde ülkeleri olurdu…

Bizi, yani Türkiye’yi daha iyi Müslümanlardan oluşan ve daha iyi bir İslam ülkesi yapan şey aslında Cumhuriyet’tir… Çünkü Cumhuriyet İslamı araç olmaktan çıkarmıştır. Müslümanlığı daha “iyi” kılmayı amaçlamıştır.

Günümüzde çoğu kimse bunun farkında değil… Veya tam tersini düşünüyor.


Cumhuriyet, dini ve inancı korumuştur aslında. Laiklik, dine ve inanca saygın bir alan açar. Çünkü onu yönetsel araç olmaktan çıkarır.

Bakınız başka bir bakış açısıyla, örneğin IŞİD kafası, İhvancı anlayış veya Vehhabi yaklaşımları ve uygulamaları daha iyi Müslüman olmayı sağlamışlar mıdır?

Yoksa dine ve inanca farklı anlamlar ve kültürler mi yüklemişlerdir.

Dememiz o ki; dini korumak, ona saygınlık kazandırmak onu araç ve amaç olmaktan çıkarmakla daha mümkündür. Diğeri “tahakküm” aracı haline getirmek demektir.

Bu daha çok olmayı sağlayabilir ama daha iyi olmayı asla sağlayamaz. Sağlayamadığını dünya tarihi söylüyor. Örneğin Ortaçağ Hristiyanlığı daha çok olmayı sağladı ama daha iyi olmayı asla sağlayamadı. İslam da öyle… Müslümanlık da öyle..


Daha çok değil, daha muktedir değil, daha tahakkümcü değil… Daha iyinin, daha adilin, daha güzelin, daha yararlının peşinde olmalıyız….

Orhan Pamuk’tan Ayasofya çıkışı: Muhalefet, Atatürk’ün laik geleneğine sahip çıkmaktan korkuyor