Plajlarda ücret alınması yasal mı, tüketici hakları neler?

Plajlarda ücret alınması yasal mı? Türkiye’nin sahillerinde pek çok işletme, plajı kullanmak isteyenlerden giriş ücreti alıyor. Bu ücretler yer yer çok ciddi rakamlara ulaşabiliyor. Kimi yerlerde ise oteller başta olmak üzere bazı büyük işletmeler, bulundukları yerlerdeki sahilleri sadece kendi müşterilerine kullandırıyor. Peki bunların hangisi yasal, hangisi değil? Tüketici hakları neler? Denetimi kimin yapması gerekiyor?

Plajlarda ücret

Plajlarda ücret alınması yasal mı, tüketicilerin plaj kullanımıyla ilgili hakları neler?

‘Plaja giriş için ücret alınması da zorla hizmet satılması da yasalara aykırı’

Çeşitli özel işletmer, belediyelere işgaliye adıyla belli bir kira bedeli ödeyerek sahillerde çeşitli hizmetler sunuyor.


Kimileri beach club (plaj kulübü) gibi isimler de kullanan bu işletmelerden bazıları plaj girişi için ücret talep ediyor.

Çeşitli tüketici hakları dernekleri ve konunun uzmanı avukatlara göre “sadece denizden yararlanmak isteyen kişilerden plajlara girişte ücret alınması, yasalara tamamen aykırı”.

Konuyla ilgili kapsamlı bir rapor hazırlayan Tüketici Sorunları Derneği’nden avukat Yağız Gündoğdu, böylesi bir talebin hem Anayasa’ya hem de Kıyı Kanunu’na aykırı olduğunu savunuyor.

Gündoğdu; işletmecilerin, plajların çevresini tel örgü, duvar ya da başka yöntemlerle kapatamayacağını da belirtiyor.

Bazı işletmeler ise girişte ücret almamakla birlikte sahil kullanılırken şezlongdan duşa çeşitli hizmetler veriyor ve bunun karşılığında ücret alıyor.

Uzmanlara göre bu yasal olmakla birlikte bu hizmetlerden kullanmanın fiili olarak dayatılması ise yasal değil.

Gündoğdu, bazı işletmelerin burada yasanın arkasından dolandığını savunuyor:

“Kuzey’den Hatay’a kadar kıyı şeridimizi parselleyen işletmeler, beach clublar, tatil köyleri vs. denize ulaşım için çeşitli adlar altında para alıyorlar.

“Örneğin şezlong hizmeti karşılığı adı altında, DJ performansı hizmeti karşılığı olarak, bir ücretiz yerli içki karşılığı olarak vs. ücret alıyorlar vs…

“Öncelikle her vatandaş, ülkenin bütün denizlerinden ücretsiz bir şekilde yararlanacağını bilmeli. Bir plaja girdikten denize girme hakkı sağladıktan sonra bir hizmet veriliyorsa, işletme o hizmet için ücret alabilir. Örneğin şezlong için ücret alabilir. Ama talep olmadan bu da yapılamaz. ‘Sen şezlonga oturmasan dahi senden şezlong parası alırım’ gibi bir şey söz konusu değil.

“Belediye o işletmeye işgaliyeyi, halkın plaja girmesini engellemesi için değil, o plaja girenlere hizmet sunması için veriyor. Bunun aksi, kanunun etrafından dolanılmasıdır.”

Gündoğdu, sahillerde işletmecilerin herhangi bir hizmet satın almak istemeyen yurttaşlara alan bırakmak zorunda olduğunu da savunuyor:

“Şezlonglar suya bitişik olmamalıdır. Şezlonglar arasında da oranın doğal ortamını bozmayacak şekilde mesafe olmalıdır. Eğer plaj şezlonglarla tamamen dolarsa havlusuyla gelip sadece denizden yararlanmak için gelen kişiler için yer kalmazsa bu da hukuka aykırı olur.”

‘Tatil köyleri, oteller denizi parselleyemez’

Bazı tatil köyü, otel gibi büyük işletmelerde ise, kıyısında faaliyet gösterilen sahilin, sadece o işletmenin müşterileri tarafından kullanıldığı görülüyor.

Gündoğdu, bu işletmelerin de dışarıdan denize ulaşımı engellemesinin yasalara aykırı olduğunu savunuyor.

“Kanunumuza göre, plajı çevreleyen beach club’lar, tatil köyleri sadece denizden yararlanmak isteyen kişilere o koridoru açmalıdır.

“Kişi, o kumsalda denize girip geri gelebilmelidir. Ama bunu parselleme usulü yaptıkları için ve girişe bodyguard vs. koydukları için vatandaş açısından bu mümkün olmuyor. Vatandaş ısrarcıysa hakkıdır ve hemen ilgili yerlere başvurmalıdır.

“Bu arada kanunumuza göre işletmecilerin herhangi bir yapısı ile deniz arasında minimum 50 metre olması buranın boş kalması da gerekir.”

Belediyeler plaj için ücret alabilir mi?

Türkiye’de bazı belediyelerin de plaj girişi ücreti aldığı görülüyor.


Avukat Gündoğdu, belediyelerin de bu konuda özel bir ayrıcalığı olmadığını, onların da bunun için para alamayacaklarını savunuyor:

“Bu konuda belediyeler ile özel işletmeler arasında ayrım yok. Belediye örneğin şezlong hizmeti karşılığı para alır ama burayı dikenli telle çevireyim, ücretsiz kimse giremez diyemez.”

‘Sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı ücret alabilir’

Gündoğdu’ya göre sahillerin kullanımından ücret almaya yetkili tek kurum ise Kültür ve Turizm Bakanlığı.

Bunun da plaj kullanımı değil o alanın özel bir kültür ve doğa vasfına sahip olmasıyla ilgili olduğunu söylüyor Gündoğdu:

“Plajları ücretlendirebilmek ancak ve ancak o plaj Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devrolmuşsa ve bakanlık o plajı milli park, site, müze veya ören yeri ilan etmişse mümkün olur.

“Bunun bir örneği Antalya’daki Olympos’tur. Olympos’ta ya Müze Kart kullanmak ya da bakanlığa bağlı olduğu için ören yeri ücreti vermek lazım. Burada alınan ücret hukuka uygundur çünkü bakanlık burada bir ören yerini ücretlendiriyor.”

‘İlk müdahale etmesi gereken kurum, belediyeler’

Tüketici Sorunları Derneği’nden Gündoğdu, sahillerin denizden yararlanmak için kullanımıyla ilgili ihlaller durumunda kamu kurumlarının bunlara karşı harekete geçmesi gerektiğini, bu alanda müdahale etmesi gereken ilk kurumunsa belediyeler olduğunu savunuyor.

Avukat Gündoğdu, “Belediyeler ihbar üzerine harekete geçebileceği gibi reesen de harekete geçebilir yani plaj hakkında ihbar olmasa dahi geçebilir ve o plaja bakıp yasaya uygun olmayan standartları belirleyip müdahale edebilir.”

Peki bu tartışma yıllardır yapılıyor olmasına rağmen, yasal olmayan uygulamalar neden sürüyor?

Gündoğdu, “sorunun kronikleşmesinde iki temel neden olduğu” görüşünde.

Görüşüne göre biri, belediyelerle ilgili: “Bu mesele ile mücadele etmesi gereken belediyeler turizmden ciddi gelir elde ediyor. Belediyelerin işletmecilerden ciddi işgaliye geliri var. Bundan dolayı belediyeler bu konuda çekimser kalabiliyor.”

Gündoğdu’ya göre ikinci neden ise “tüketicilerin bu konuda haklarını aramamaları”.

‘Tüketiciler ücret vermemeli, ihlali şikâyet etmeli, parasını geri istemeli’

Avukat Gündoğdu, herhangi bir yerde kendisinden denizi kullanması için para alınan ya da denizi kullanması engellenen bir yurttaşın yasal hakkını kullanarak hemen harekete geçebileceğini söylüyor ve başvurulabilecek kurumları şöyle sıralıyor:

“Tüketicinin ilk başvuracağı yer belediyedir. Eğer belediye çekimser kalırsa, başvuracağı yer mülki amir. İlçede ise kaymakamlık, ilde ise valilik. Ondan sonra bakanlıklara başvurabilir. Çevre ve Şehircilik ile Kültür ve Turizm bakanlıklarına yazılı başvurabilir. CİMER’e (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) başvurabilir. Kimliği gizli kalsın istiyorsa bu başvuruyu kimliğini gizleyerek de yapabilir. Bu arada girmeye çalışırken örneğin bir tartaklama gibi bir olay yaşadıysa kolluk kuvvetlerine de başvurmalı.”

Geri istenebilir

Plajda usulsüz bir şekilde ücret alınması durumunda bunun geri istenebileceğini de ekliyor Gündoğdu:

“Eğer bir para verdiyse bunlarla ilgili bir uyuşmazlık varsa o parayı geri istemek için bu sefer Tüketici Hakem Heyetleri’ne gitmesi gerekir. Bunlar Ticaret Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösterir. Buna e-devlet üzerinden de başvurulabilir.”

Bu tür şikayetlerin genelde tüketicilerin haklarını aradıkları durumda, haklı bulunduklarını belirtiyor ve harekete geçme çağrısı yapıyor Gündoğdu.

Dava açılan durumlarda, davaların sonunda mahkemelerin dava masraflarını haksız tarafa ödettirdiğini de ekliyor.

BBC Türkçe, sahillerin kullanımı konusunda yaşanan sorunlarla ilgili, Türkiye’nin en önemli yaz tatili merkezlerinden biri olması nedeniyle Bodrum Belediyesi’yle de görüşmek istedi. Belediye, röportaj talebine, konuyla ilgili görüş verebilecek tek yetkilinin Belediye Başkanı olduğu ve kendisinin de müsait olmadığı gerekçesiyle olumsuz yanıt verdi.


BBC Türkçe, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na da bu alandaki sorunlarla ilgili görüşme talebinde bulundu ancak talebe henüz olumlu yanıt alamadı. (Kaynak: BBC Türkçe)

MUÇEV tarafından işletilen yerler: Sahiller parsel parsel verilmiş!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.