CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun, Ordu’daki maden arama sahalarının yapılan son ihale ile birlikte Ordu ormanlarının 3’te 1’inin maden sahası olacağını belirterek “Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Toprak ve derelerdeki zehirli metaller ortalamanın katbekat üzerinde, yurttaşlarımız için hayati risk söz konusu” ifadelerini kullandı.
CHP’li Seyit Torun: Ordu’daki ormanların üçte biri maden sahası olacak!
Fatsa’daki siyanürle altın aranan bölgeyle ilgili de konuşan Torun, “Kızılcasu ve Erenyurt deresinin Elekçi ırmağıyla buluştuğu noktada kurşun değeri 10 kat kadar daha fazla. Arsenik değerleri de normalden 6-7 kat fazla. Çok ciddi bir çevre katliamı var” dedi.
CHP’li Torun, konu ile ilgili yaptığı yazılı basın açıklamasında, “Ordu ilimizin genelinde orman alanı büyüklüğü 202896 hektar iken maden arama sahası izni verilen alanın büyüklüğü 58566 hektardır. Bir başka ifade ile ilimizdeki toplam orman alanının yüzde 25’inden daha fazla bir alana maden arama ruhsatı verilmiş durumdadır.
Bu oran 17 Eylül 2020 tarihinde ihaleye çıkılacağı ilan edilen 9 yeni sahayla, yani toplamda 11225 hektar alanın daha ilave edilmesi ile 4 seviyesine çıkacaktır. Bu oran her 3 orman alanından birine maden arama sahası ruhsatı verileceği anlamına gelmektedir” bilgilerini paylaştı. Torun, “Çevre katliamını ve geleceğimizi ipotek altına alan bu uygulamayı kabul etmemiz mümkün değildir” dedi.
“Fatsalı yurttaşlarımız için hayati risk söz konusu”
Fatsa’daki siyanürlü altın madenciliği uygulaması sonucu oluşan çevre kirliliğini hatırlatan CHP’li Torun, “Madenin çevresinden alınan 32 toprak ve 11 adet su örneği üzerinde yapılan testlerle bölgede meydana gelen çevre kirliliği çok net bir şekilde ortaya konuldu. Buna göre toprak ve derelerdeki zehirli metaller ortalamanın katbekat üzerinde. Yer kabuğunda ortalama 20 ppm (milyonda bir) düzeyinde olması gereken kurşun değerleri, madenin çevresinde yaklaşık 5 ile 7 kat arasında daha fazla çıktı.
Kızılcasu ve Erenyurt deresinin Elekçi ırmağıyla buluştuğu noktada kurşun değeri 10 kat kadar daha fazla. Arsenik değerleri de normalden 6-7 kat fazla. Çok ciddi bir çevre katliamı ve yurttaşlarımız için sağlığı açısından hayati risk ile karşı karşıyayız” değerlendirmesi yaptı.
“Toprağın üstü altından daha değerli”
Maden faaliyetlerinin yol açabileceği ekonomik sorunlara dikkat çeken Torun, “Türkiye fındık üretiminde en büyük paya sahip olan Ordu’muzda maden arama sahalarının bu yoğunluğa ulaşması, fındık üretiminin azalmasına ve ülkeye kazandırdığı ihracat gelirlerinin de düşmesine sebep olacaktır.
Aynı şekilde bal üretiminde Türkiye’de ilk üç il arasında bulunan Ordu’da madenler nedeniyle ormanlara verilecek zarar neticesinde yaşanacak gelir kaybı da uzun vadede madenin getirisinden kat be kat fazla olacaktır. Unutulmaması gereken, topraklarımızın ve ormanlarımızın üstünün altından daha değerli olduğu gerçeğidir” tespiti yaptı.
Seyit Torun, Ordu’da Maden Arama Sahaları’nı gösteren harita ile Fatsa’da Siyanürle Altın Arama Sahasının fotoğrafını da paylaştı.
“İktidar 3 kuruş için insanlarımızın hayatını hiçe sayıyor”
Uygulanan politikaları eleştiren Torun, bölge halkı için gelir ve istihdam yaratacak tarımsal üretimin teşvik edilmesi yerine sermayedarlara “peşkeş çekildiğini” ifade ederek, “İktidar, 3 kuruş için insanlarımızın hayatını hiçe saymaktadır” dedi.
Bergama’da, Kaz Dağları bölgesinde verilen maden ruhsatları ile bölge halkının mağdur edildiğini hatırlatan Torun, şu ifadeleri kullandı:
“Yandaşların cepleri dolarken bölge halkının sadece eziyet çektiğini gördük. Ordulu hemşerilerimizin de bunları yaşamasına müsaade etmeyeceğiz. Plansız Madencilik hem ormanlarımıza hem de tarım arazilerimize geri dönüşü imkânsız zararlar vermektedir. Maden sahalarının çevreye, ormanlarımıza ve en önemlisi içme suyumuza vereceği ciddi zararlar kesinlikle göz önünde bulundurulmalıdır.
Sondaj kuyularından, madenlere ulaşım için açılan yollara kadar birçok faaliyet binlerce ağacın kesilmesine neden olmaktadır. Özellikle siyanürle altın arama faaliyeti hem siyanürün topraktaki tüm ağır metalleri çözmesi hem de depolama yönteminin zor olması nedeniyle ciddi bir risk teşkil etmektedir. Bu risk Karadeniz bölgemiz gibi yağış oranı fazla olan yerler daha da yükselmektedir.”