Dolar her geçen dakika rekor üzerine rekor kırarken Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ekonomik güven endeksine ilişkin açıklama yaptı: Battık, bittik yaygarasıyla algı oluşturmaya çalışanlara inat ekonomimize güven artıyor!
Dolar 8,32 TL oldu, Berat Albayrak “Ekonomimize güven artıyor” dedi
Türkiye İstatistik Kurumu bugün ekonomik güven endeksini açıkladı. Endeks eylül ayında 88,5 iken, ekim ayında %4,8 oranında artarak 92,8 değerine yükseldi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak konu hakkında sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yaptı.
“Farklı siyasi saiklerle bir olup battık, bittik yaygarasıyla algı oluşturmaya çalışanlara inat, ekonomimize güven artıyor!” diyen Albayrak, “Ekonomik Güven Endeksi eylülde 88,5 iken ekimde %4,8 oranında artarak 92,8 değerine yükseldi.” ifadelerini kullandı.
Berat Albayrak’ın paylaşımı şöyle:
https://twitter.com/BeratAlbayrak/status/1321353813303783424
Ekonomide son durum: Dolar 8,32 ile rekor tazeledi!
Dolar / TL kurundaki hafta başında başlayan yükseliş bugün hızlanarak devam etti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal’ın 2020’nin son enflasyon raporunu sunmasının ardından kur, yükselişini hızlandırarak 8.30’u geçti ve tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü.
Dolar / TL kuru 8,32 seviyesine kadar yükselerek yeni bir tarihi zirveyi gördü.
Hafta başından bu yana hızlı artışını sürdüren dolar, sabah saatler 8,23 ile yeni bir rekor kırmıştı.
Dolar kuru bir haftada yüzde 5 yükseldi
Merkez Bankası’nın geçen hafta faizi sabit tutma kararından bu yana Dolar kuru yüzde 5 yükselmiş durumda.
TL’nin ABD Doları karşısındaki değer kaybı yılbaşından bu yana yüzde 28’e ulaştı.
“Para politikasında belirsizlik artıyor!”
Diken‘in haberine göre; özellikle TL’de yaşanan son değer kaybına ve bankanın bu değer kaybını enflasyona etkisine yönelik söylemelerinin takip edileceğini belirten bankacılar; MB’nin sabit tuttuğu faiz koridorunu da genişletmesi sonrası para politikasında belirsizliğin arttığına dikkat çekiyor.
Geçen haftaki PPK’da alınan kararın azınlık beklentilerde dahi yer almadığını belirten bankacılar sonraki kararlar için MB’nin bugünkü söylemlerinden ileri dönük enflasyon ve para politikası uygulamalarına yönelik mesajları takip edecek.
Bankacılar diğer taraftan MB kararının ekonomi yönetiminin rekabetçi TL söylemiyle uyumuna dikkat çekiyor.
Ekonomi yönetiminin TL’nin rekabetçi olmasını istemesi TL’de belirgin değer kazancının tercih edilmediğini gösteriyor. Ancak bu süreç yabancı yatırımcıların portföylerinde sert azalışları da beraberinde getiriyor. Aynı şekilde bu politikalar kamunun 2019’dan beri 130 milyar dolara yaklaşan döviz arzı nedeniyle gerileyen rezervlere yönelik soru işaretlerini de artırıyor.
Ekonomi yönetimi bir süredir benimsediği rekabetçi TL söylemi ile birlikte sıcak para olarak nitelendirilen ve Türkiye’nin cari açığını uzun yıllar finanse eden fonlama tipi bilinçli olarak azaltılırken; doğrudan yatırımların ise payının artması isteniyor.
YEP 2023 hedeflerindeki dolar seviyesine bugünden ulaşıldı!
İktidarın açıkladığı Yeni Ekonomik Programı‘nda (YEP) hükümetin ortalama dolar/TL tahmini 2020 yılı için yaklaşık 6.9, 2021 için 7.7 düzeyinde bulunuyor. 2023 beklentisi ise 8 TL idi ancak bu seviye şimdiden geçilmiş durumda!
Bankacılar TL’deki değer kaybının belirginleşerek YEP‘te 2023 yılına ilişkin ortalama beklenti olan 8 seviyesine bugünden ulaşılmasının ise enflasyon başta olmak üzere Türkiye’nin makro çerçevesinin YEP’ten belirgin ayrışacağı konusunda endişe ediyor.
Piyasada yakından izlenen gelişmeler arasında ABD seçimleri, Brexit, koronavirüste küresel ve lokal artış trendi, AB ile tansiyonun yeniden artması endişesi, Azerbaycan-Ermenistan gerilimi ve S-400 hava savunma sistemleri konusunda devam eden süreç öne çıkıyor.
Merkez Bankası PPK Toplantı Özeti yayınlandı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, “Önümüzdeki dönemde salgın dönemine özgü destekleyici politikalardaki dengelenmeyle yurt içi talebin hız kesmesi beklenmekle birlikte yıl geneline ilişkin büyüme görünümü önemli ölçüde iyileşmiştir.” ifadelerine yer verildi.
Kurulun 22 Ekim’deki toplantısına ilişkin yayımlanan özette, eylülde tüketici fiyatlarının yüzde 0,97 arttığı, yıllık enflasyonun yatay seyrederek yüzde 11,75 olduğu hatırlatıldı.
Özette, bu dönemde, temel mal ve gıda gruplarında yıllık enflasyonun yükselirken, hizmet ve enerji gruplarında gerilediği belirtildi. Temel mal grubunda, son aylarda belirgin fiyat artışları gerçekleşen dayanıklı malların öne çıkarken, giyim ve ayakkabı grubunda fiyatların, mevsimsel ortalamalara kıyasla zayıf bir seyir izlediği bildirildi.
Mevsimsellikten arındırılmış verilerin hizmet fiyatlarında görece ılımlı bir artışa işaret ettiği kaydedilen özette, bu gelişmeler sonucunda, çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonlarının arttığı, eğilimlerinin bir miktar zayıflamakla birlikte yüksek seviyelerini koruduğu ifade edildi.
Özette, gıda ve alkolsüz içecekler yıllık enflasyonunun eylül ayında 1,44 puan artışla yüzde 14,95’e yükseldiği hatırlatıldı.
Yıllık enflasyonun işlenmemiş gıda grubunda 2,11 puan artışla yüzde 17,47’ye, işlenmiş gıda grubunda 0,93 puan artışla yüzde 12,79’a yükseldiği belirtilen özette, işlenmemiş gıda enflasyonundaki artışta taze meyve ve sebze fiyatlarının belirleyici olduğunun altı çizildi.
Özette, işlenmiş gıda grubunda ise, ekmek ve tahıllar ile katı ve sıvı yağlarda yüksek fiyat artışlarının dikkati çektiği kaydedildi.
“Doğal gaz fiyatlarındaki baz etkisi grup yıllık enflasyonunu aşağıya çeken temel unsur oldu”
Toplantı özetinde enerji fiyatlarının eylül ayında yüzde 0,50 arttığı, ancak grup yıllık enflasyonunun 2,82 puan düşerek yüzde 6,77’ye gerilediği belirtildi.
Doğal gaz fiyatlarındaki baz etkisinin grup yıllık enflasyonunu aşağıya çeken temel unsur olduğu bildirilen özette, “Eylül ayında uluslararası petrol fiyatları bir miktar gerilerken, döviz kurundaki değer kaybı grup enflasyonunda daha olumlu bir görünümü sınırlamıştır. Ekim ayından itibaren geçerli olmak üzere hanehalkı, sanayi ve ticarethaneler tarafından kullanılan elektrik fiyatları artmıştır.” ifadelerine yer verildi.
Özette, temel mal fiyatlarının eylül ayında yüzde 2,18 arttığı, grup yıllık enflasyonunun 1,66 puan yükselişle yüzde 11,68 olduğu anımsatıldı.
Bu gelişmede, fiyatları yüzde 3,70 artarak, yıllık enflasyonu yüzde 17,38’e ulaşan dayanıklı malların etkili olduğu belirtilen özette, şunlar kaydedildi:
“Döviz kuru geçişkenliğinin yüksek olduğu dayanıklı mallarda, kredi ivmesinin beraberinde getirdiği güçlü talep koşulları da fiyat artışlarında etkili olmuştur. Diğer temel mal grubunda da benzer bir seyir izlenmiş ve fiyatlar yüzde 1,54 oranında artmıştır. Öte yandan, giyim ve ayakkabı fiyatları yatay bir seyir izleyerek grup genelinden ayrışmıştır. Bu dönemde, mevsimsel ortalamalara kıyasla zayıf bir eğilim sergileyen giyim ve ayakkabı grubunda yıllık enflasyon yüzde 6,79’a gerilemiştir.”
“Eğitim hizmetlerindeki KDV düzenlemesi enflasyonu olumlu etkiledi”
PPK toplantı özetinde hizmet fiyatlarının eylül ayında yüzde 0,58 arttığı, grup yıllık enflasyonunun 0,99 puan düşerek yüzde 10,84’e gerilediği belirtildi.
Yıllık enflasyonun ulaştırma hizmetleri, lokanta-otel ve kira kalemlerinde gerilerken, haberleşme ve diğer hizmetlerde yükseldiği bildirilen özette, ulaştırma hizmetlerinin yıllık enflasyonunun belirgin şekilde gerilerken, bu gelişmede baz etkisinin yanı sıra şehirlerarası otobüs ücretlerindeki yüksek düşüşün de etkili olduğu vurgulandı.
Özette, “Döviz kurundaki değer kayıpları diğer hizmet grubunda etkili olmaya devam etmiştir. Eğitim hizmetlerindeki KDV düzenlemesi bu grupta enflasyonu olumlu etkilemiştir. Ekim ayında, kısa ve orta vadeli enflasyon beklentilerindeki yükseliş devam etmiştir. Yıl sonu enflasyon beklentisi 30 baz puan artışla yüzde 11,76’ya, gelecek on iki ay beklentisi ise 38 baz puan artışla yüzde 10,53’e yükselmiştir.” ifadelerine yer verildi.
“İktisadi faaliyette toparlanma devam ediyor”
Özette, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın devam ettiği, sanayi üretim endeksinin ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 3,4 artarak salgın öncesi seviyesini aştığı belirtildi.
Yüksek frekanslı verilerin, toparlanmanın eylül ve ekim aylarında da sürdüğüne işaret ettiği bildirilen özette, şu değerlendirmeler yapıldı:
• İktisadi faaliyet, finansman koşullarına duyarlı sektörler öncülüğünde geniş bir sektörel yayılımla artışını sürdürürken, turizm ve bağlantılı sektörlerde görece zayıf seyir korunmaktadır. Güçlü kredi ivmesiyle yurt içi talepte gözlenen hızlı toparlanmanın dış denge ve enflasyon görünümüne olumsuz yansımalarını sınırlamak amacıyla ağustos ayından itibaren likidite yönetimi kapsamında sıkılaştırma adımları atılmaya başlanmıştır.
• Bu kapsamda son dönemde atılan politika adımlarıyla birlikte ticari ve bireysel kredilerdeki normalleşme eğilimi belirginleşmiştir. Önümüzdeki dönemde salgın dönemine özgü destekleyici politikalardaki dengelenmeyle yurt içi talebin hız kesmesi beklenmekle birlikte yıl geneline ilişkin büyüme görünümü önemli ölçüde iyileşmiştir.
“İthalat talebi zayıflayacak”
Özette, ihracatın, rekabet gücü kazanımlarının ve küresel talepteki toparlanmanın etkisiyle artmaya devam ettiği belirtildi. Diğer taraftan, salgın tedbirleri kapsamında uygulanan destekleyici politikaların kademeli olarak geri alınmasıyla ithalatta öngörülen dengelenmenin başladığı bildirilen özette, altın hariç tutulduğunda, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüksek seyrini koruduğu vurgulandı.
Kurulun, güçlü kredi ivmesine bağlı ilave ithalat talebinin önümüzdeki dönemde zayıflayacağı ve reel kurun dengeleyici etkilerinin daha belirgin hale geleceği değerlendirmesinde bulunduğu ifade edilen özette, şunlar kaydedildi:
• Bu kapsamda, mal ihracatındaki güçlü toparlanma, emtia fiyatlarının görece düşük seviyeleri ve reel kur düzeyi önümüzdeki dönemde cari işlemler dengesini destekleyecektir. Kurul, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın sürekliliği ve makrofinansal istikrar açısından cari işlemler dengesindeki seyrin önemine dikkat çekmiştir.
• İktisadi faaliyetteki toparlanma iş gücü piyasasına olumlu yansımaktadır. Temmuz döneminde tarım dışı istihdam sektörler genelinde artarken, mevsimsellikten arındırılmış verilerle ikinci çeyrekteki istihdam kaybının henüz yarısının telafi edilebildiği görülmektedir.
• Bu dönemde, ekonomideki toparlanmaya bağlı olarak iş gücüne katılım oranı artış kaydetmiş, işsizlik oranları gerilemiştir. Öncü göstergeler, iktisadi faaliyetteki toparlanmayla yeni iş ilanlarının arttığını ve istihdam imkanlarının iyileşmeye devam ettiğini göstermektedir.
Kurulun 22 Ekim’deki toplantısına ilişkin yayımlanan özette, küresel ekonomide, ülkelerin attığı normalleşme adımlarıyla üçüncü çeyrekte kısmi toparlanma sinyallerinin gözlenmekle beraber, salgının yayılımını sürdürmesi nedeniyle toparlanmaya ilişkin belirsizliklerin devam ettiği belirtildi.
Son dönemde Avrupa ülkelerinde salgına bağlı kısıtlamaların artırılmasının dış talep ve ihracat görünümü üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tuttuğu ifade edilen özette, “Salgının ve sağlık önlemlerinin tüketim alışkanlıkları ve genel harcama davranışına olası etkilerine yönelik belirsizlikler devam etmektedir. Normalleşmenin uzun sürmesi veya önümüzdeki dönemde salgında ikinci bir dalga görülmesi durumunda küresel ekonomide işaretleri görülmeye başlanan toparlanma sekteye uğrayabilecek, küresel risk iştahında dalgalanmalar gözlenebilecektir.” değerlendirmesi yapıldı.
Özette, zayıf küresel ekonomik aktiviteye paralel olarak ham petrol fiyatlarının bir önceki PPK döneminden bugüne yatay seyrettiği, petrol fiyatlarının bulunduğu seviyenin salgın öncesi seviyelerinin altında olduğu ifade edildi.
Küresel iktisadi faaliyete dair belirsizlikler başta olmak üzere emtia fiyatlarına ilişkin aşağı yönlü risklerin canlılığını korumakta olduğu, küresel enflasyon oranlarının önümüzdeki dönemde ılımlı bir görünüm sergilemesinin beklendiği kaydedilen özette, ifadelere yer verildi:
“Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler genişleyici parasal ve mali duruşlarını sürdürmektedir. Gelişmiş ülkelerde uzun vadeli faiz oranları tarihsel düşük seviyelerdeki seyrini sürdürürken, gerek merkez bankalarının açıklamaları gerekse piyasa beklentileri, düşük faiz ortamının uzun bir süre devam edeceğine işaret etmektedir. Uygulanan politikaların finansal piyasalar, büyüme ve istihdam üzerindeki etkinliği, ülkeler itibarıyla salgının seyri ile politika alanının büyüklüğüne göre farklılaşabilecektir.”
“Gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları artarak devam etti”
Özette, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının bir önceki PPK dönemine kıyasla, iyileşen risk algısına bağlı olarak, artarak devam ettiği belirtildi.
Ancak Çin hariç tutulduğunda, ekim ayında borçlanma senedi piyasalarına girişlerin sınırlı ölçüde devam ederken, hisse senedi piyasalarına yönelik akımların görece zayıf seyrini koruduğu ifade edildi.
Özete, şunlar kaydedildi:
• Gelişmiş ülkelerde politika faizlerinin düşük seviyelerini koruyacağına dair algının pekişmesi ve olası teşvik paketleri, önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarını olumlu etkileyecek bir unsur olarak değerlendirilmektedir.
• Buna karşın, küresel iktisadi faaliyet görünümüne ilişkin belirsizliklerin sürmesi, önümüzdeki dönemde küresel risk iştahı ve gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarının dalgalı seyretmesine neden olabilecektir. Nitekim Türkiye’nin risk primi salgın kaynaklı küresel belirsizliklerin ve ülkeye özgü faktörlerin etkisiyle dalgalı bir seyir izlemektedir.
• Belirsizliklerin yüksek seyrettiği bu süreçte, salgın hastalığın sermaye akımları, finansal koşullar, dış ticaret ve emtia fiyatları kanalıyla oluşturmakta olduğu küresel etkiler yakından takip edilmektedir. Bu kapsamda Merkez Bankası, salgının Türkiye ekonomisine etkilerini izleyerek elindeki araçları fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda kullanmaya devam edecektir.”
“Hızlı kredi genişlemesi, ekonomideki toparlanma sürecine önemli katkı sağladı”
Toplantı özetinde iktisadi faaliyette kademeli normalleşme adımlarıyla birlikte mayıs ayında başlayan toparlanmanın, destekleyici politikalar neticesinde güç kazandığı vurgulandı.
Hızlı kredi genişlemesinin, ekonomideki toparlanma sürecine önemli katkı sağladığı ve iktisadi faaliyetin salgın öncesi düzeylerini aştığı belirtilen özette, “Kurul, ekonomideki toparlanma ve bunun makro dengelere yansımalarını da gözeterek, salgın dönemine özgü destekleyici makro politika adımlarının ağustos ayından itibaren kademeli olarak geri alınmasına karar vermiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Özette, para politikası ve likidite yönetimi kapsamında atılan sıkılaşma adımlarıyla ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinde sağlanan kademeli yükselişin ve kamu bankalarının destekleyici duruşundaki dengelenmenin, kredi faizlerine hızlı ve güçlü bir şekilde yansıdığı vurgulandı.
Tüketici kredisi faizlerindeki artışın daha belirgin olduğu, son dönemde ticari ve bireysel kredilerdeki normalleşme eğiliminin belirginleştiği bildirilen özette, gelinen noktada, büyümenin sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde devam etmesi için enflasyon görünümüne yönelik risklerin sınırlanması kritik önem arz ettiğinin altı çizildi.
Özette, bu doğrultuda TCMB’nin, enflasyon beklentilerini kontrol altına almak, dezenflasyon sürecini yeniden tesis etmek ve fiyat istikrarını desteklemek amacıyla ağustos ayından itibaren attığı sıkılaşma adımlarını kademeli olarak güçlendirdiği vurgulandı.
“Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar likidite tedbirlerinin sürdürülecek”
PPK toplantı özetinde güçlü kredi ivmesiyle ekonomide sağlanan hızlı toparlanma ve finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler neticesinde enflasyonun öngörülenden daha yüksek bir seyir izlediği belirtildi.
Enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve enflasyon görünümüne yönelik risklerin sınırlanması amacıyla para politikası ve likidite yönetimi kapsamında atılan adımlarla finansal koşullarda belirgin bir sıkılaşma sağlandığı bildirilen özette, bu doğrultuda Kurulun, politika faizinin sabit tutulmasıyla birlikte, likidite yönetimindeki esnekliğin arttırılmasına ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar likidite tedbirlerinin sürdürülmesine karar verdiği hatırlatıldı.
Özette, şunlar kaydedildi:
• Finansal koşullardaki sıkılaşmayla birlikte kredi büyümesinde gözlenen yavaşlamanın yanı sıra ağırlıklı ortalama fonlama maliyetindeki artış eğiliminin önümüzdeki dönemde de sürdürülmesi enflasyon görünümünü olumlu etkileyecektir. İlave sıkılaşma adımlarının, fiyatlama davranışları, beklentiler ve enflasyon görünümü üzerindeki etkileri yakından takip edilmeye devam edilecektir.
• Kurul, dezenflasyon sürecinin yeniden tesis edilmesinin, ülke risk priminin gerilemesi, uzun vadeli faizlerin aşağı gelmesi ve ekonomideki toparlanmanın güç kazanması açısından büyük önem taşıdığını değerlendirmektedir.
• Enflasyondaki düşüşün hedeflenen patika ile uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesi gerekmektedir.
• Bu çerçevede, parasal duruş ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlenecektir. Merkez Bankası fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir.
• Özette, salgın sonrası dönemde uygulanan maliye politikası tedbirlerinin parasal ve finansal diğer tedbirlerle birlikte salgına bağlı iktisadi risklerin sınırlanarak ekonominin üretim potansiyelinin desteklenmesine ve toparlanmanın başlamasına önemli katkı sağladığı belirtildi.
• Ekonominin dengelenme sürecinde para, kredi ve maliye politikaları arasında güçlü bir eşgüdümle makro politika bileşiminin enflasyonda düşüşü sağlayacak şekilde belirlenmesinin, makrofinansal riskleri sınırlayarak büyümenin sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde sürdürülebilmesi açısından büyük önem arz ettiği vurgulanan özette, açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurulun geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği ifade edildi.