Mersin Mezitli’de 60 bin narenciye ağacı sanayi sitesi için kesilecek

Mersin Mezitli’de 60 bin narenciye ağacının bulunduğu tarım arazisi, yapılacak sanayi sitesi için yok edilecek. Tepki gösteren bahçe sahipleri, arazilerini ranta kurban etmeyeceklerini söyledi. MHP’li Belediye Meclis Üyesi Bünyamin Önel ise “İtiraz edenler işgalcilerdir” dedi.

Mersin Mezitli 60 bin narenciye ağacı sanayi sitesi için kesilecek

Mersin’in Mezitli ilçesine bağlı Davultepe Mahallesi’nde inşa edilmek istenen Küçük Sanayi Sitesi için on binlerce narenciye ağacının kesilmesi planlanıyor. 2018 yılından beri çeşitli girişimler ile ilçede binaların altında bulunan küçük sanayi dükkânlarının bir araya toplatılması amacıyla site için girişimler yapılıyor. Sanayi sitesi için seçilen alanın tarım arazisi olması nedeniyle proje 2 yıldır ilerlemiyor. 3 bini zeytin ağacı olmak üzere 60 bine yakın narenciye ağacının bulunduğu 360 dönümlük arazi için Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile acil kamulaştırma kararı alındı.

Cumhurbaşkanı Kararnamesi sonrasında Mersin Büyükşehir Belediyesi kamulaştırma kararı aldı. Arazinin sahipleri, tarlalarının rant alanına döneceği gerekçesiyle buna tepkili. Tarla sahipleri, acil kamulaştırma kararı alınmasında Mezitli Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi Başkanı ve aynı zamanda MHP’nin Mersin Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Bünyamin Önel’in girişimlerinin de olduğunu söylüyor.


1950’den beri tarım yapılan bir yer

Narenciye bahçesi sahibi Abdullah Gök, nesiller boyu bu arazide tarım yaptıklarını belirterek, söz konusu proje için seçilen yerin akla ve mantığa sığmadığını söyledi. Arazinin yapısına ilişkin Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporunun alınmadığını ifade eden Gök, yangından mal kaçırırcasına acil kamulaştırma kararı alındığını belirtti.

Arazinin rant alanı yapılarak büyük para babalarına sunulmak istendiğini kaydeden Gök, “Burası 1950 yılından beri tarım yapılan bir yerdir. Burası limon ve mandalina cenneti olan bir yerdir. Burası ortalama 250 ailenin ekmek kapısıdır. 4 bin kişiye yakın insan buradan ekmek yiyoruz. Covid-19 sürecinde bir gün dahi evimizde oturmadık. Canımız pahasına çalıştık. Biz burayı kimseye yedirmeyiz. Çünkü burası bizim ekmeğimiz ve emeğimizdir. Köylünün milletin efendisi olduğu söyleniyor. Köylünün 20 bin limon ağacını, 3-5 bin zeytin ağacını, 3 bin meyve ağacını kesip kolunu kanadını kırdıktan sonra bu köylünün efendiliği nerde kalacak?” dedi.

“Şehirde bir ağaç kesildiğinde katliam yapılıyor diye bağırılıyor”

59 yaşındaki Elif Gök ise, bahçelerinin sökülmesini istemediklerini vurguladı. Geçimlerini narenciye bahçesinden sağladıklarını dile getiren Gök, “Kazanç kapımızın kapatılmasını istemiyoruz. Bu yaştan sonra başka yere gidip para kazanamayız. Bahçelerimiz bize yetiyor. Çocukluktan beri bu işle uğraşıyoruz. Şehirde bir ağaç kesildiği zaman ‘ağaç katliamı yapılıyor’ diye bağırıyorlar. Burada bu kadar narenciye kesilirken hiç kimse bağırmasın mı?” diye sordu.


Yüzde 98’i tapulu

Bahçe sahiplerinin 2 yıldır verdiği hukuk mücadelesini savunan Avukat Kübra Erşahin, söz konusu arazinin denize yaklaşık bir kilometre mesafede olduğuna dikkat çekti. Yasalara göre sanayi sitesi kurmak için seçilen arazinin en az 5 kilometre denizden uzak olması gerektiğini değinen Erşahin, “Burası yüzlerce insana ait özel mülktür. Bu alanın yüzde 98 tapuludur. Buradaki bütün ağaçların kesilmesi hedeflenmektedir. Acele kamulaştırmanın uygulanması halinde telafisi mümkün olmayan zararlar doğacaktır. Burada sanayi sitesinin yapılmasında hiçbir kamu yararı yoktur. Kişilerin kendi çıkarları yüzünden üst idarecilere durumu farklı tanıtıp istedikleri kararları aldırıp rant döndürmeye çalışıyorlar” dedi.

Danıştay’da dava sürerken kamulaştırma çıktı

Anayasa’da mülkiyet hakkının sert çekirdekli temel haklardan olduğunu vurgulayan Erşahin, “Burada insanların özel mülkiyetine müdahale edilmektedir. Cumhurbaşkanlığı’nın çıkarmış olduğu kararnamede neden acele kamulaştırılma yapıldığı belirtilmemiştir.

Neden olağan kamulaştırma değil de acele kamulaştırma yoluna gidildiği de belirtilmemiştir. Cumhurbaşkanlığı kararı bu sebeple somut değildir. İnsanların özel mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahale söz konusudur. İdari olarak Danıştay’da davamızı açtık. Danıştay’da dava devam ederken bu karar çıktı” diye belirtti.

MHP’li Meclis Üyesi: İtiraz edenler işgalcilerdir

Mezitli Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi Başkanı ve MHP Mersin Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Bünyamin Önel ise konuya dair şunları söyledi:


“Mersin için çok önemli ve büyük bir yatırım olarak Mezitli Küçük Sanayi Sitesi, 282 dönüm üzerinde, 249 hak malikinin olduğu bir alanda yükselecek. İtiraz eden kişi sayısı sadece 15 kişidir. Bu itiraz edenler ise 150 dönümlük hazine arazisinden 2B tapu alamamış bir kısım. Bölgede kullandıkları, sahip oldukları alan 2 ile 3 dönüm ,en fazla 5 dönüm. Buna rağmen 15 dönüm, 20 dönüm gibi büyük alanlarda devletin arazisini işgal ediyorlar. Yani 2 dönüm tapusu varsa, 15 dönüm tapusuz alan kullanıyor. Bir kısım vatandaşlarımız ise bu alandan 2B tapu alabilmiş. Ancak bu itiraz eden kişiler, kendilerinin alanı nasıl kullandığından bahsetmiyor.”

Hollanda tarım ihracatı 116 milyar doları aşarak rekor kırdı!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.