Elifba yani Arap alfabesinin 5. harfidir cim. Ebced hesabındaki değeri de 3’tür. Bunun yanı sıra, cîm harfinin gerçekten de ilginç bir telaffuz serüveni var.
Cîm harfinden bahsetmek istiyor bugün kalemim. Sâmi dillerden olan İbranice’de cîmel ve Süryanice’de cûmel olarak karşılıkları var bu kadîm harfin.
Elifbanın yani Arap alfabesinin 5. harfidir cim. Ebced hesabındaki değeri de 3’tür. Bunun yanı sıra, cîm harfinin gerçekten de ilginç bir telaffuz serüveni var. Fasih yani yüksek Arapça’da ‘c’ olarak telaffuz edilirken, Mısır’da ‘g’ sesi ile karşılık bulur. Örnek vermek gerekirse, içinde asıl haliyle cim harfini barındıran cumhur sözcüğünü ele alabiliriz. Aşağıda size cumhur sözcüğünün Arap dünyasındaki üç farklı telaffuzunu aktarıyorum:
- Cumhuur – Fasih Arapça (örneğin AlJazeera haber kanalında söylendiği gibi – Bu arada, haber kanalının Türkçe yazıma göre telaffuzu ‘el-ceziira’dır ve ada demektir.)
- Jumhuur – Örneğin Tunus’ta.
- Gumhuur – Mısır’da.
Dikkatinizi çekmesi muhtemel ayrıntı, ikinci u harfinin uzun okunmasıdır. Sebebi, cumhur kelimesinin aslında ikinci u sesi için vav harfinin mevcut olmasıdır ancak Türkçede ikinci u kısa okunur.
Cim ve Gamma
Mısır’da bahsettiğimiz cim harfinin ‘g’ ile telaffuz edilmesi ile bu harfin Yunan alfabesindeki karşılığının gamma (alfabenin 3. harfi) olmasının pek de öyle tesadüf olduğu kanısında değilim. Her halükârda, elifba ile biraz haşır neşir olduktan sonra, hüviyetlerde Necla diye yazılan özel ismin neden istisnâî durumlar dışında Nejla olarak okunduğunu anladım. Sanırım artık sizler de bu ayrıntıya vâkıfsınız.
Jimnastikten Cimnastiğe
Tabii, cimin dilimizdeki macerası, son dönemde bambaşka dilsel bir mücadele sebebiyle bambaşka bir sahnede gözüme çarpıyor. Fransızca’dan dilimize geçmiş olan jimnastik (gymnastique) kelimesi özellikle haber bültenleri ve televizyon yayınlarında (muhtemelen de) İngilizce’nin tahakkümü dolayısıyla cimnastik (TDK’ya göre hatalı) olarak kullanılmaya başladı. Hatta ve hatta haber kanallarının başlıklarında dahi ‘c’ ile yazıma rastladım. Çoğunluğun, bahsettiğim geçişkenliğin farkında olduğunu sanmıyorum.
Bendeniz, bu tespitler ışığında okurlarıma bir soru yöneltmek istiyorum. Belki de cimin serüveni dolayısıyla, kendimize dilimiz adına şu soruyu yöneltmenin zamanı gelmiştir. ‘Herhangi bir kelimenin geçerli ve doğru olan sadece ve sadece bir telaffuzu mu olmalıdır?’ Yoksa alternatif ya da farklı telaffuzlar da kabul edilebilir mi?
Soruma fazla düşünmeden hızlıca bir cevap verebilirsiniz. Ancak size şunu aktarmam gerekir. Her ne kadar dil kurumları dilleri standartlaşmaya çalışsalar da, yaşayan dile baktığınızda, farklı telaffuz biçimlerinin zaten yürürlükte olduğunu görürsünüz. Burada bahsettiğim, kelimenin anlamını değiştirecek veyahut başka kelimeye benzetecek bir alternatif değil. Dilin doğası gereği ve tarihsel gelişimi dâhilinde oluşabilecek evrimlerden bahsediyorum.
Misal olarak Almanca’yı verebiliriz. Standartlaşmaya inanılmaz seviyede önem verilmesine rağmen, en zengin dilsel kaynaklardan Duden dahi, kelimelerin (eğer mevcut ise) farklı telaffuzlarına yer vermektedir. Dolayısıyla kanımca bu konuda herhangi bir çekincemiz olmasına gerek olmamalıdır. Ancak yine de toplumsal mutabakat için tartma ve tartışma ortamının yaratılmasında fayda var.
Tren mi Tiren mi?
Örneğin Fransızca’dan alınmış olan tren (train) kelimesi biz de pek de Fransızca’daki gibi telaffuz edilmez. İlk hecedeki ‘i’ sesini istisnâlar dışında duyarsınız. Kelimenin Fransızca söylenmesi ise baştaki iki sessiz harfin diftong olarak seslendirilmesi ile gerçekleşir. Dolayısıyla tren yazımında direnmek ne kadar doğru, düşünmek gerek. Bakarsınız, Türk Dil Kurumu bu konuda bir gün bir çığır açar.
Son söz: Doğru soruları sormak, bazan cevaplardan daha önemlidir. (Bu son cümlenin içinde hem lâm var hem de cim. :))