Atilla Yeşilada: Doları düşürmenin tek yolu Sayın Erdoğan’ın emekliye ayrılmasıdır

Ekonomist Atilla Yeşilada: Doları düşürmenin tek yolu Sayın Erdoğan’ın emekliye ayrılmasıdır, şu an Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu başkanlık sistemi ve Erdoğan.

Atilla Yeşilada

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 11 Ekim akşamı kabine toplantısı sonrası millete sesleniş konuşmasının ardından Türk lirası tarihinin en değersiz düzeyine düştü, 1 ABD doları 9 lirayı aştı.

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun “Kurdaki hareketlenmenin faiz indirimimizle direkt ilgisi yok” açıklamasına rağmen 9.10’u aşarak rekor kıran dolar/TL’deki hareketlenmeyi, ekonomist Atilla Yeşilada T24’e değerlendirdi.


Dış etkenlerin de TL’nin değer kaybetmesinde etkili olduğunu söyleyen Yeşilada, “Dolar endeksi güçleniyor, ABD’nin daha az para basacağı söyleniyor. Doların değerini de arz-talep belirler. Değer kaybeden sadece biz değiliz, birçok gelişmekte olan ülke değer kaybediyor. Ama asıl sorunlar içeride” dedi.

Merkez Bankası’nın faizi indirmeye devam edebileceğini ifade eden Yeşilada, “Faiz indirdiğiniz zaman Türkiye’nin sıcak para için cazibesi de azalıyor, vatandaş da enflasyon rakamlarına azalmadığı için mevduat faizlerinin negatif olduğunu düşünüyor ve dövize kaçıyor” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne zaman Suriye ile ilgili bir sinyal verse doların hareketlendiğini vurgulayan Yeşilada, “Türkiye, Suriye’de gidebileceği yere gitti, bundan sonra yapacağı her harekât ya Amerika’nın menfaatlerine ya Rusya’nın menfaatlerine çarpacak. ‘Bu durumda ne olacak’? Bu soruya yanıt veremeyen yatırımcılar, ABD’nin Türkiye Suriye harekâtı yaparsa ek yaptırım yapacağından endişeleniyorlar” diye konuştu.

“Erdoğan istikrarlı bir lider olsaydı, faiz indirmek dolarda bu kadar harekete neden olmazdı”

Kavcıoğlu’nun “Kurdaki hareketlenmenin faiz indirimimizle direkt ilgisi yok” açıklamasını değerlendiren Atilla Yeşilada şöyle konuştu:

• Birincisi, faiz indirdiğin zaman özellikle öteki gelişmekte olan ülkeler faiz artırırken, Türkiye’nin göreceli cazibesi azalıyor. İkincisi, fiyatlarda daima bir risk primi vardır. Türkiye’de artık risk primi, Sayın Erdoğan’ın yarın en yapacağının bilinememesi… Bu risk primi Erdoğan’ın her açıklamasıyla daha da yükseliyor. Erdoğan ilk 10 yılda olduğu gibi sözüne güvenilir, istikrarlı bir politika izleyen, gücünü parlamentoyla paylaşan bir lider olsaydı faiz indirmek dolarda bu kadar harekete neden olmazdı. Ama ikisi bir araya geldiği zaman tabii ki dolar patlıyor.

“Dolar, 9,25’e çıkabilir, TCMB kura müdahale edebilir”

20 Ekim’de 100 baz puan faiz indirimi beklendiğini dile getiren Yeşilada, bunun da doları 9,25’e kadar yükseltebileceğini söyledi. Yeşilada, “Ben, bu noktada Berat Albayrak döneminde olduğu gibi, Merkez Bankası’nın doğrudan ya da dolaylı olarak kamu bankaları yordamıyla döviz satarak kura müdahale edeceğini düşünüyorum. Yani, doların daha fazla çıkmasına engel olacak” dedi.


“Bu yolla dövizi 3 ila 6 ay tutabilirsiniz, sonra patlar”

Ekonomist Atilla Yeşilada şu ifadeleri kullandı:

“Önümüzde iki senaryo var: Birincisi Merkez’e ‘Dövize müdahale et, 9-9.25 arası bir yerde ne pahasına olursa olsun dövizi tut der Erdoğan… Ben Merkez Bankası’na bakıyorum brüt rezervlerine, kamu bankalarının döviz fazlası var, Türk bankalarının da yurt dışında döviz birikimi var. Bu yolla dövizi 3 ila 6 ay tutabilirsiniz, sonra patlar, Albayrak döneminde olduğu gibi…

İkincisi bırakırsanız kendi haline, nerede denge kuruyorsa orada kurulsun deniz. Denge de, International Institute of Finance dolar/TL’nin adil değerinin 9,50 lira olduğunu söylüyor, orada durabilir. Ya da birçok tahminde olduğu gibi, 9.50 ila 10 arasında dengeye oturur.”

Vatandaş, yıllarca çaba göstererek biriktirdiği parasını enflasyona ve Erdoğan’a yedirmek istemiyor. Dolayısıyla enflasyon dönemlerinde değerini koruyan altına, dövize, biraz daha fazla parası olanlar da reel varlıklara kaçıyor; araba, konut, arazi alıyor…

“Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu Başkanlık sistemi ve Erdoğan”

Doları düşürmenin bir tek yolu Sayın Erdoğan’ın emekliye ayrılmasıdır. Çünkü verilebilecek ekonomik tavsiyelerin hepsi verildi ve Sayın Erdoğan bunların hiçbirini dinlemiyor. Ben şu an Türkiye ekonomisinin en büyük sorunun Başkanlık sistemi ve Erdoğan olduğunu düşünüyorum. Naci Ağbal’ın kovulmasından, ‘faizler çok yüksek’ açıklamalarına kadar, sürekli olarak yanlış ekonomi bilgisiyle açıklamalar yaparak Türkiye’yi birbirine soktu. O gitmeden de bu işlerin düzeleceği konusunda en ufak bir umudum yok.

“BOTAŞ şu an zararına çalışıyor, zam geldiğinde değişimi hissedeceğiz”

Alım gücünün düştüğünü şu an kısmi olarak hissediyoruz. Devlet, elektrik ve doğalgaz fiyatlarını BOTAŞ’ın bütçesinden sübvanse ediyor, yani BOTAŞ zararına çalışıyor, ama bunun gidebileceği bir yer var, birkaç ay sonra BOTAŞ kredi de alamayacak hale gelecek ve elektrik ile doğalgaza en az yüzde 15 zam gelecek. İşte o zaman hissedeceğiz.


Ayrıca, doların yükselmesi yanında bütün dünyada enerji ve tedarik zinciri krizi var. Enerji dediğimizde doğalgaz ve petrol; birçok ilaçtan, sentetik elyafa, gübreden, plastik ürünlere kadar her şeyde petrol ve doğalgaz kullanılıyor. Hükümet, zamı geciktirse dahi biz yurt dışından ne alırsak, içinde petrol yani hidrokarbon bulunan ne varsa fiyatları patlayacak yukarı doğru ve ciddi bir boyutta patlayacak. Halkın alım gücünün azaldığını zaten anketlerden de görüyoruz, halkın çoğu ekonominin kötü ya da çok kötü olduğunu düşünüyor.”

Ekonomist Atilla Yeşilada: TL için zor bir kış olacak; kışın akıl almaz bir fiyat patlaması yaşanacak


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.