Societe Generale tarafından yayınlanan raporda, hiperenflasyon riskine dikkat çekilerek; Türkiye’deki finansal piyasaların bozulabileceği, Türk Lirası’ndaki hızlı değer kaybıyla enflasyonun önümüzdeki günlerde yüzde 30 seviyelerine doğru yükseleceği belirtildi. Raporda kötümser senaryo olarak ise insanların bankalardaki varlıklarını çekme riskinin önemli derecede arttığına dikkat çekildi.
Hiperenflasyon uyarısı: Ekonomik kriz derinleşiyor, bankalardaki varlıklar çekilebilir!
Derinleşen ekonomik kriz ve yüksek enflasyona, Merkez Bankası’nın faiz politikası eklenince döviz kurları dizginlenemez bir halde. Bazı firmalar, oluşan fiyat belirsizliği nedeniyle satışlarını durdururken, Fransa merkezli uluslararası banka Societe Generale stratejistleri tarafından hazırlanan bir rapor, Türkiye ekonomisini daha da zor günlerin beklediğini, hiperenflasyon riskinin olduğunu ortaya koydu.
Kötümser senaryo: Bankalardaki varlıklar çekilebilir
Societe Generale stratejistleri, Türk lirasındaki değer kaybıyla beraber en kötü senaryo olarak insanların bankalardaki varlıklarını çekme riskinin önemli derecede arttığına dikkat çekti. Bloomberght‘nin haberine göre kurdaki değer kaybını durdurmak için seçeneklerin kısıtlı olduğunu belirten stratejistler, düşük döviz rezervleri düşünüldüğünde sermaye kontrolünün ya da acil bir faiz artırımının seçenekler arasında bulunabileceğini ifade etti. Stratejistler, acil bir faiz artırımının daha olası bir senaryo olduğunu fakat mevduat çekme limiti gibi bazı sermaye kontrolü araçlarının kullanılmasının da mümkün olduğunu söyledi.
Dış borç ödemeleri aksar mı?
Societe Generale stratejistleri, Türkiye’nin bir ödemeler dengesi kriziyle karşı karşıya kalacağını ise henüz düşünmediklerini ifade ettiler.
Hiperenflasyon uyarısı: Yüzde 30’lara doğru yükselecek!
Societe Generale ayrıca Türk lirasına olan güvenin azalmasıyla insanların bankalara koşabileceğini, finansal piyasalardaki istikrarın bozulabileceğini ve Türk lirasındaki değer kaybının bir hiperenflasyon dönemine yol açabileceğini vurguladı.
Gelecek aylarda TÜFE’nin (enflasyon) muhtemelen yüzde 30’a doğru yükseleceğini belirten banka, Türk lirasında eylülden beri yaşanan yüzde 35’lik değer kaybının gelecek aylar TÜFE’ye 7 yüzde puan olarak yansıyacağını söyledi.
“Banka istatistikleri daha az güvenilir olabilir”
Bankacılık sisteminden para çıkışlarının yaşanabileceğini ve bankacılık istatistiklerinin gelecekte daha az güvenilir olabileceğini belirten Societe Generale, kurdaki değer kaybının devam etmesi halinde hanehalkı döviz mevduatlarında ve döviz mevduatlarının tamamında bir düşüş yaşanabileceğinin altını çizdi.
Banka son olarak 2-5 yıllık getiri eğrisinin giderek düzleşeceğini ve burada da bazı işlem önerileri olduğunu belirtti.
Unicredit: Merkez Bankası faiz artırımına gitmek zorunda kalabilir
Unicredit ekonomistleri yayımladıkları bir araştırma raporunda kurdaki değer kaybının aralıkta ya da 2022’nin başlarında Merkez Bankası’nı faiz artırmaya zorlayabileceğini belirtti.
Türk lirasında likidite kısıtlamaları uygulanmasını beklediklerini ve kurdaki değer kaybının önlenmesi için ilk olarak rezervlerin kullanılabileceğini söyleyen Unicredit ekonomistleri, bu önlemlerin uzun vadede işe yaramayacağını ve eninde sonunda faiz artırımının gerekli olacağını vurguladı.
Ekonomistler, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine devam etmesi durumunda likidite önlemleriyle geçici bir sıkılaşmanın daha sık görülebileceğini fakat bunun da Türk lirasındaki değer kaybının önüne geçemeyeceğini belirtti.
Türk Lirası’nın kara günü dış basında: Hiperenflasyon riski
Türk Lirası’ndaki sert değer kaybı uluslararası ekonomi basında geniş yer buldu. Financial Times, hiperenflasyon tehlikesine dikkat çekerken WSJ, Bloomberg gibi kuruluşlar Erdoğan’ın faiz politikasının düşüşü tetiklediğini belirtti.
Türk Lirası’nın tarihi değer kaybı yaşaması uluslararası ekonomi basınına da yansıdı. Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz indiriminin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın düşük faiz politikasını savunduğu konuşması sonrası Türk Lirası tarihi düşük seviyelerine büyük bir hızla geriledi.
Uluslararası finans basını ise TL’deki tarihi değer kaybını Erdoğan’ın ‘alışılmadık’ faiz politikasına bağladı. Financial Times, hiperenflasyon tehlikesine dikkat çekerken CNBC haberinde ‘tarihi düşüş’ ifadelerine yer verdi. Bloomberg ise Erdoğan’ın ekonomik büyüme yoluyla seçmen desteğini geri kazanmaya çalıştığını vurguladı. Reuters’ta yer alan haberde ise bankaların olası riskler nedeniyle faizleri düşürmediği belirtildi.
Financial Times’tan hiperenflasyon riski vurgusu
Konu ile ilgili ‘Erdoğan ‘ekonomik savaşta’ zafer sözü verirken Türk lirası serbest düşüşte’ başlığı atan Financial Times, Terra Yatırım analisti Enver Erkan’ın, “Bir korku filmi gibi” yorumuna yer verdi. Politika yapıcıların TL’deki düşüşe izin vermeye istekli olduğunu söyleyen Erkan, para biriminin daha ne kadar düşeceğini söylemenin zor olduğunu da sözlerine ekledi.
Legal & General Investment Management’ın gelişen piyasalar analisti Uday Patnaik’se konu ile ilgili, “Bu, Erdoğan’ın faizle olan savaşının kaçınılmaz sonucu” dedi. Patnaik, “Serbest düşüşü durduracak şey, Türkiye’de bağımsız bir merkez bankası olduğuna dair bir işaret. Ama buna dair pek bir ihtimal yok” dedi.
FT, “Ekonomistler liranın bu hareketine izin vermenin, enerjiye ve hammaddelere büyük ölçüde bağımlı olan bir ülkede hiperenflasyon yaratma riskini taşıdığını söylüyorlar” dedi.
Bloomberg’ten faiz politikası yorumu
Bloomberg ise konu ile ilgili yazısında, Erdoğan’ın düşük faizli ekonomi politikasının arkasında geleneksel seçmen desteğini geri kazanma çabası olduğunu yazdı.
Bloomberg’te yer alan haberde “AKP, onlarca yıllık seçim başarısını genellikle kredi genişlemesini teşvik etmek için borçlanma maliyetlerini düşürmekten kaynaklanan hızlı ekonomik büyüme seviyelerine dayandırdı. Pandemi sırasında ekonomi çöktüğünde, Erdoğan ve partisine verilen destek de tüm zamanların en düşük seviyelerine düştü ve artan fiyatlar en çok AKP’nin geleneksel tabanına zarar verdi ve bu da Erdoğan’ın büyümeyi hızlandırma çabalarını artırmasına neden oldu” ifadelerine yer verildi.
CNBC: Tarihi düşüş
CNBC ise “Türk lirası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın satışları tetiklemesinin ardından tarihi seviyede düştü” başlıklı bir haber yayımladı.
CNBC’nin görüşlerine yer verdiği Bluebay Asset Management gelişen piyasalar stratejisti Tim Ash, “Liranın olduğu yer inanılmaz ama bu Türkiye’nin şu anda uygulamaya çalıştığı çılgın para politikasının bir yansıması” dedi.
WSJ: Piyasalar Erdoğan’ın konuşmasını talimat olarak gördü
Wall Street Journal ise ‘Erdoğan’ın faiz indirimlerini savunmasının ardından TL düştü’ başlıklı bir habere yer verdi. Haberde, “Türkiye’nin döviz krizi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yükselen enflasyonla mücadele etmek için alışılmışın dışında bir faiz politikasını savunmasının ardından yoğunlaştı” denildi.
WSJ’ye konuşan UniCredit analistlerine göre, piyasalar bu konuşmayı Erdoğan’ın Türk merkez bankasına faiz oranlarını daha da düşürmesi için verdiği bir talimat olarak gördü.
Reuters’ta ise TCMB’nin düşük faiz politikasına rağmen özel bankaların krediyi artırmakta tereddüt ettiği sadece üç büyük devlet bankasının merkez bankasını takip ederek borçlanma maliyetlerini düşürdüğü belirtildi.
Dolar/TL rekorunun ardından art arda uyarı
Dolar/TL kurunun rekor üstüne rekor kırmasının ardından ekonomistlerden değerlendirmeler art arda geldi. Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, “Bilerek, isteyerek” derken, Ekonomist Ümit Akçay ise, “Bir krizden diğerine sürükleneceğiz” ifadelerini kullandı.
TL’deki kaybın ardından gazetemiz yazarı Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, “Üç basamaklı enflasyona doğru… Bilerek, isteyerek” diyerek yaşanan duruma tepki gösterdi. Ulusoy, bir sonraki paylaşımında ise “Ülkenin sahibi yok ortada, batıyoruz” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Günçavdı: Ekonomik sebeplerden dolayı erken seçim kaçınılmaz
İktidar, seçimlerin 2023’te yapılacağını söylese de Prof. Dr. Günçavdı “Ekonomik sebeplerden dolayı erken seçim kaçınılmaz” dedi.
Kur meselesinin çok teknik bir mesele olduğuna dikkat çeken Günçavdı, “Ekonomi teknik bir meseledir bunu siyasete çekerek yabancılar nezdinde açığa düştü. Açıklamayı dünyadaki mevcut koşulları da dikkate almadan yaptı. Anladığım kadarıyla hükümet dünya ekonomisinin içinde bulunduğu durumu göz ardı ediyorlar” ifadelerini kullandı.
Yaşanan son gelişmeleri ‘züccaciye dükkânına fil girmesi’ olarak nitelendiren Günçavdı, “Piyasaya karşı her açıklamalarla piyasa sınanıyor ve bu şekilde tepki veriyor. Hükümet iktisadi bir konuya siyasetle cevap veriyor. Baştan hatalı. Bunu en son 1994 yılında Tansu Çiller yapmaya çalışmıştı. O krize dönüşmüştü” şeklinde konuştu.
Üretici-tüketici dengesi bozuldu
Kurdaki oynaklık hem üreticilerin hem de ticaretin dengesini bozdu. Dünya’ya konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclis Başkanı Şeref Fayat, yüksek oynaklığın toptancıların ve hammaddecilerin fiyat vermesine engel olduğunu söylerken, kontratların çok zor yapılabildiği, vade konuşulmayıp peşin alışverişin zorunlu olduğu bir döneme girildiğini söyledi. Satıcının vadeli mal satarken, alış fiyatını bağlayamadığına dikkat çeken Fayat, “Böyle olunca sattığı malı bu kez daha pahalıya almak zorunda kalabiliyor. Sattığı malı yerine koyamama endişesi var. Oynaklık kaldığı sürece bu durum devam edecek” dedi. Konfeksiyon tarafında iç piyasada vadelerin normal zamanda 2-6 ay arasından olduğunu aktaran Fayat, “Şimdi bırakın 2 ayı, 2 gün bile tahammül edilemiyor. Emtia fiyatları bile dolar bazında ciddi artarken, TL ile uzun vadeli kontrat yapmak büyük bir risk. Herkes için öngörülemez bir dönemdeyiz” ifadelerini kullandı.
Döviz büroları tabela kapattı
Döviz büroları yaşanan kur şoku nedeniyle dün öğlen saatlerinde tabela kapatmak zorunda kaldı ve döviz satışını durdurdu. Habertürk’e konuşan bir döviz bürosu işletmecisi, “İstikrar olmadığı için tahtayı kapatmak zorunda kaldık. Ne müşteri ne biz mağdur olalım. Şu anda döviz satan yok, tedirginlik olduğu için herkes alım tarafında hareket ediyor. Piyasada çok fazla TL var. İnsanlar sürekli döviz almak istiyor” dedi.
Erdoğan konuşmasında ayrıca, “Yüksek faiz-düşük kur kısır döngüsü yerine yatırım, üretim, istihdam, ihracat odaklı ekonomi politikamızla ülkemiz için en doğru olanı yapmakta kararlıyız” dedi ve ekledi: “Ülkemizi bunca tuzaktan, badireden nasıl çıkardıysak Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu ekonomik Kurtuluş Savaşı’ndan da zaferle çıkartacağız.” İTÜ İşletme Fakültesi’nde öğretim üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı, sert değer kaybını ve son gelişmeleri değerlendirdi. Günçavdı, döviz kurunda dün yaşanan dalgalanmanın nedeninin Erdoğan’ın iktisadi dayanaklardan yoksun açıklaması olduğunu belirtiyor.
CHP Ekonomi Masası toplandı: “Türkiye ekonomisinin mevcut temel sorunu güven eksikliğidir”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleştirilen olağanüstü Ekonomi Masası toplantısı yaklaşık 2,5 saat sürdü.
Toplantıda öne çıkan değerlendirmeler şöyle oldu:
– Saray Hükümetinin, Türkiye’nin sorunlarını çözmek gibi bir ehliyeti kalmamıştır.
– Türkiye ekonomisinin mevcut temel sorunu güven eksikliğidir.
– CHP olarak Türkiye’nin tüm sorunlarını biz çözeriz.
– Neredeyse ihanete varan ölçüde sorumsuzlukla değer kaybına uğratılan Türk Lirası’nın sahibi de biz olacağız.
– Milletimiz bilmelidir ki, Türkiye ve Türk Lirası sahipsiz değildir.
– CHP’nin ekonomi programının mihenk noktası da yatırımcıya, piyasalara ve vatandaşa güven aşılamak olacaktır.
– Merkez Bankası maalesef, fiyat istikrarını ve Türk Lirası’nın kıymetini koruma sorumluluğunu unutmuş durumdadır.
– Bu sebeple CHP iktidarında TCMB yönetimi liyakatli ellere bırakılarak, bu kurumun yasada öngörülen bağımsızlığı sağlanacaktır.
Akşener’den Erdoğan’a tepki: ′Beceriksizlikle ihanet arasında kıldan ince bir çizgi vardır′
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşuyor.
Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a TL’deki değer kaybı üzerine sert sözlerle yüklendi. Akşener, “Erdoğan’a emeklilik hayatında başarılar diliyorum. Panik rüzgarları Beştepe koridorlarında esmeye başlamış. Milletimiz kararını çoktan kararını vermiş, sayın Erdoğan ve arkadaşları için artık yol görünmüş” dedi.
Akşener devamında, “Erdoğan kendi doğal yeteneğiyle ülkeyi batırdı. Beceriksizlikle ihanet arasında kıldan ince bir çizgi vardır” diye belirtti.
Merkez Bankası’nın faiz kararı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları sonrasında ortaya çıkan dolar krizi üzerine konuşan Akşener, “Sadece bir hafta içinde Türkiye’nin borcu 1 trilyon 920 milyar lira arttı” dedi.
Meral Akşener’in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
“Sağ olsunlar Denizlili kardeşlerimiz de 29 Ekim Meydanı’na adeta aktılar. Mileltin kurduğu bir partiyi dağıtmaktan genel başkanını teneşire yatırmaktan bahseden sayın Erdoğan’a ‘orada bir dur bakalım’ demekti. milletimiz Denizli’den dedi ki ‘iyi parti yalnız değildir. sayın Erdoğan senden büyük Allah var’ dedi. Denizli 29 ekim meydanı bu ucube sisteme ve onun sonuçlarına mahkum edilen aziz milletimizin köprüden sonraki son çıkış uyarısıdır.
Denizli’deki kalabalığı gösteren bazı iktidar mensuplarını kaşıntı tutmuş . Dedikodu sıraları oluşmuş. Panik rüzgârları Beştepe koridorlarında esmeye başlamış. Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı hiç üzgün değiliz çünkü biz milletimizin arasındayız. Dedikoducu iktidara sözüm şudur nazar etme ne olur çalış senin de olur.
Görüyorum ki milletimiz kararını çoktan verilmiş, Sayın Erdoğan ve arkadaşları için yol görünmüş, bavulları toplama vakti artık gelmiş, hareket saati artık gelip çatmış. Bu vesile ile Sayın Erdoğan’a iyi yolculuklar, emeklilik hayatında da başarıla diliyorum.”
Dolar krizi üzerine Akşener’den Erdoğan’a sert çıkış
“Tablo bu kadar ciddiyken iktidar mensupları ne yapıyor? Yine her zamanki gibi durmak yok saçmalamaya devam. 30 yıldır dolar karşısında değer kaybetmeyen Japon Yeni ile beyin akan kıyaslamalar yapan mı dersiniz, matematik bilimini ağlatmak pahasına sözü ABD bizi kıskanıyor a getirenler mi dersiniz. 5 bin liralık kaşkoluna laf edenlere bizimkiler dizisinin kapıcısı diyerek genel başkanının apartman görevlisi sevgisini yepyeni seviyelere densizler mi dersiniz, utanmadan ayda iki kere et yiyorsak yarım kilo yeriz diyen beslenme uzmanı milletvekili mi dersiniz. Zor durumdaki çiftçilerine nankör demeye kalkan hadsizler mi dersiniz, biz bir ay içinde LPG’ye dört defa zam yapıldı deyince yeni bir ekonomik rota deniyoruz diyen üstün zekâlı navigasyon uzmanları mı dersiniz; hatta Batman’da sergilediği dört işlem bilgisiyle dosta güven düşmana korku salan ünlü ekonomi salan Sayın Erdoğan’ın bizzat kendisi mi dersiniz; ez cümle kolektif bir saçmalama furyanı almış başını gidiyor. Milletimiz her gün daha da fakirleşirken Sayın Erdoğan’ın himayesindeki cehalet festivali tüm hızıyla devam ediyor. Ne diyelim Allah ıslah etsin. Bunlar artık milletimizin önemli bir bölümünün güvenerek yetki verdiği kadrolar değil.
Sayın Erdoğan önceki gün meseleyi yine başkalarının üzerine yıktı; ‘Kur faiz ve fiyat artışları üzerinden oyunları görüyoruz. Kurdaki yükselişi bahane ederek hiçbir mantıklı izahı olmayan fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara göz açtırmayacağız.’ Kardeşim ülkeyi yöneten sensin LPG’ye elektriğe, doğalgaza zam yapan ben miyim? Sensin sen. O Fırsatçı sen misin? Maden öyle o zaman şu ana kadar gereğini neden yapmadın? Çık gereğini yap milletin sırtına yapışmış keneler varsa ki var sök at. Hey hayt yapmıyor yapamıyor. Çünkü kenelere bir el uzatsa hepsi ya AK Parti’nin kodamanı çıkacak ya da eş dost tanıdık çıkacak. Varsın olsun nitekim zaten artık terörist çiftçi, iş birlikçi manav suçlamalarını kimse ciddiye almıyor. Milletimiz asıl meselenin Sayın Erdoğan’ın kendisi olduğunu gayet görüyor.”