Bahçeli: İBB Başkanı’nın mahkeme huzuruna çıkması yetmez, görevinden alınması şarttır

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: İBB’de işe alınan kişilerden 557’sinin terör örgütleri ile ilişkili olduğu iddiası üzerine, İçişleri Bakanlığı’nın teftiş mekanizmasını çalıştırması bir idare marifetidir. Bundan rahatsızlık duyanlar, İçişleri Bakanımızı karalamaya yeltenenler, Türk milletinin kripto hasımlarıdır.

bahçeli imamoğlu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuşuyor.

Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:


6 Ocak’ta ABD’de kongre baskını ile çetin geçeceği belli olan 2021 yılında demokrasi ayıbı, insan hakkı ihlali, asimetrik kapışmalar, ekonomik saldırılar yaşanmış ve daha da sertleşmiştir.

Ağzının dikişleri patlamış CHP’li bir grup başkanvekili, Kuran kursları için ‘Orta Çağ zihniyeti’ dedi. Bunu Müslüman Türk milletine karşı söylemiştir. Ahmaklığın en ciddi delili aynı şeyi defalarca yapmak ve farklı sonuç beklemektir. Edepsiz sözden dolayı CHP Genel Başkanı’nın bu laftan dolayı özür dilemesini bekliyoruz. Din bilmezler.

Nükleer savaştan bahsedilmesi vahim bir risktir.

Yunanistan’ın silahlanma yarışı, Ege’de uluslararası hukuku çiğnemesi, hazmedilmesi mümkün olmayan hamlelerdir. Ege Denizi’ne fit serpiştirenlerin sonu hezimettir. Yunanistan savaş gemisine fazla güvenmesin. Yunanistan sabrımızı test etmekten vazgeçmelidir.

Suriye kangrene dönüşmüştür. Suriye’de iç huzur hakim olmadan Türkiye güvenli olamaz.

2022’de terörün kökü kazınacaktır.

HDP demokrasinin yüz karasıdır, HDP ile gelecek düşleyen, ittifak kuran hangi parti varsa suç ortağıdır. Sözde milletvekillilerinin dokunulmazlıkları kaldırılmalı, mahkeme önüne çıkarılmalı.

İBB’de işe alınan kişilerden 557’sinin terör örgütleri ile ilişkili olduğu iddiası üzerine, İçişleri Bakanlığı’nın teftiş mekanizmasını çalıştırması bir idare marifetidir. Bundan rahatsızlık duyanlar, İçişleri Bakanımızı karalamaya yeltenenler, utanmaz yüzleriyle Türkiye’nin karşı cephesi, Türk milletinin kripto hasımlarıdır. Belediyeye terörist almanın neresi milli iradenin hükmüdür? Çok ciddi iddialar teftiş edilmesin mi? Lafı ortaya attım, isteyen istediğini alsın diyen çürük yumurta, senin dilinin altındaki bakla nedir?

Özel teşebbüsten dolayı endişeli olduğunu söyleyen, sürecin İmamoğlu’nun adaylığını güçlendireceğini söyleyen sulu gözlü siyasetçi, siyasete devam etmek için CHP’de yer mi yapıyorsun? Kaybettiğin itibarını Halk TV ekranında mı arıyorsun?


Önyargıyla teftiş sürecinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yla ilgili bir mesele olmadığını iddia edenler siz nasıl bir kafaya sahipsiniz? Bununla iktifa etmeyip, “TSK’nın içerisinde bazı FETÖ’cülere karşı operasyon yapılması hükümetin TSK’ya tavrını mı ortaya koyar” sorusuyla teftiş sürecini baltalamak isteyen, dönemin Genelkurmay Başkanı’nı, bugünün Milli Savunma Bakanı’nı töhmet altında bırakan saygıdeğer siyasetçi, senin varmak istediğin yer neresi, yapmak istediğin nedir?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na terör örgütleriyle irtibat ve iltisaklı olanların alımında en alttan en üste kadar hiyerarşik zincirdeki herkes sorumlu değil midir? Belediye Başkanı, kimlerin işe alınıp alınmadığını sormayacak mıdır?

Sordu ise bu teröristler ne arıyor diyemedi mi? Demedi ise suçludur. Biliyor da HDP korkusundan dolayı susmuşsa yine suçludur. Hiç haberi yoksa, daha tehlikelidir, o zaman da katmerli suçludur. Anlayacağınız, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı her durumda sorumludur. İddialar tevsik edilirse, suç sabit görülürse, tekraren ifade ediyorum; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bir saniye bile olsa makamını işgal edemez, etmemelidir.

Sayın Cumhurbaşkanımızla görevdeki Belediye Başkanı’nı karşılaştırmak, “bakın o da aynısını yaşamıştı, görevden alınmıştı” demek, soysuz bir kıyastır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, okuduğu bir şiir yüzünden büyük haksızlıklara uğramış, görevden alınmıştı. Bu anti demokratik ve faşist uygulamayı Türk milleti tashih ve tamir etmiş, nihayetinde Sayın Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığına kadar taşımıştır. Peki, mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı şiir mi okudu? Hayır. Gözünün üstünde kaşın var mı dendi? Gene hayır. Terör örgütleriyle bağlantılı olanların Belediye’ye alınması konusunda iddiaların araştırılması, incelenmesi, ihtiyaç olursa da soruşturulması maksadıyla tecrübeli müfettişler görevlendirildi. Ne var bunda? Yanlış olan nedir? Mağduriyet bunun neresindedir? Suç işlemiş, işlenmiş suçlara ortak olmuş, terör örgütüne mali ve siyasi destek sağlamış HDP’li belediye başkanları o halde niye görevden el çektirildi? Hukukun üstünlüğü varsa, ki vardır ve kesindir, o zaman kamu görevi icra eden herkes yeri ve zamanı geldiğinde yaptıklarından veya
yapamadıklarından dolayı hesap vermekle yükümlüdür. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde suç işlenmişse, teröristler bir diyet programı kapsamında işe alınmışsa, bunun birinci derecede sorumlusu temsili olarak şube müdürü Ahmet, daire başkanı Mehmet değil; bal gibi, buz gibi Belediye Başkanı olan zattır.

Bu kapsamda herkes teftiş cihetiyle ulaşılacak sonucu beklemelidir. Suç sabit görülür, suçlular tespit edilirse bundan sonraki etap mahkemelerdir. Bu süre zarfında teröristlerin işe girdiği belge ve bilgilerle bir rapor formatına bağlandıktan sonra, Büyükşehir Belediye Başkanı’nın sadece mahkeme huzuruna çıkması yetmez, görevinden alınması şarttır, adaletin icabıdır, hitamında sorumluluk Büyükşehir Belediye Meclisi’ne aittir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin berrak görüşü milletin kanaat ve görüşüdür.

Kim bu süreçte hem nalına hem mıhına vuruyorsa, Cumhur İttifakı’ndan hazımsız, milli beka mücadelesinden de memnuniyetsiz demektir. Onlara karşı tek başımıza da kalsak geri dönmeyeceğiz, sonuna kadar direneceğiz. Emperyalist ülkelerden birisinin general rütbeli bir askeri tarihin bir döneminde şöyle demişti: “Yalnız Türkleri değil, onların tarihini de yenmek lazımdır, işte bunu yapamazlar.” Dün yapamadılar, bugün de başaramayacaklar, tarihimizi yenmeden süngümüzün düşmesi, başımızın öne eğilmesi asla ama asla söz konusu olamayacaktır.

Türkiye büyük bir ülkedir. Sorunlar karşısında teslim olmayacaktır. Hayatın olağan akışı içinde her meselenin üstesinden gelmeye de mahirdir. Özellikle ekonomik temelden ve teorik gerçeklerden kopuk kur ve fiyat artışları ülkemizin belini kırmak, huzur ve refah ümitlerini kesintiye uğratmak için projelendirilmiştir. Ekonomik operasyonlara, siyasi oyunlara, diplomatik tuzaklara karşı milletimizle aynı çizgideyiz, devletimizle aynı mevzideyiz, hükümetimizle aynı siperdeyiz.

Kur aracılığıyla milli birliğimizin ve toplumsal huzurumuzun kurcalanmasına, kurutulmasına göz yummayacağız. 20 Aralık tedbirleri vasıtasıyla döviz kurundaki düşüşlerin aynı oranda fiyatlar genel düzeyine yansıması, vatandaşlarımızın temel mal ve hizmet ihtiyaçlarının fiyatlarında indirime gidilmesi adil ve ahlaki bir beklenti, ekonomik güvenliğimizin de bir gereğidir. Dün belli olan yüzde 13,58’lik Aralık ayı tüketici enflasyonuyla 2021 yılında kümülatif enflasyon oranı yüzde 36,08’e tırmanmıştır. Salgın döneminin pek çok olumsuz tesiri kadar döviz kurundaki artışlar da maalesef enflasyonu tetiklemiş, arzu etmediğimiz seviyelere ulaştırmıştır. Elbette enflasyonun üstesinden hep birlikte geleceğiz.

Hiçbir vatandaşımızı bu canavara ezdirmeyeceğiz. Hayat pahalılığı kaderimiz değildir. Dar ve orta gelirli insanımızın elinden tutmak başlıca vazifemizdir. Geçtiğimiz ay tespit edilen yüksek asgari ücretin yanı sıra, dün bizatihi Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan memur ve emekli maaş zamları hakikaten sevindiricidir, refah açısından önemli bir gelişmedir.

Enflasyona karşı milli irade teyakkuzdadır. Memurlarımıza toplamda yüzde 30,5 oranında zam yapılması, hiçbir emeklimizin 2 bin 500 liranın altında maaş almayacak olması memnuniyet vericidir, kriz tellallarını da ters köşeye yatırmıştır. İlerleyen aylarda faiz, enflasyon, döviz kuru inşallah makul ve istikrarlı seviyelere gerileyecektir. Türkiye tarafı olduğu zorlu mücadeleyi kazanacak, siyasi gücünü ekonomik bağımsızlıkla perçinleyecektir. Kamu kurumlarının kapısında siyaset yapan tükenmiş ve tüfeyli CHP Genel Başkanı ne derse desin.


Zilletin diğer paydaşları ne yaparsa yapsın. Türkiye büyüyecek, kalkınacak, zenginleşecek; yatırım, üretim, ihracat, istihdam, cari fazla seferberliğiyle Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümü Allah’ın izniyle taçlanacaktır.

Anket: Vatandaş iktidarın ekonomi politikasına güvenmiyor!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.