Dinozor fosillerinin ilk bulunduğu günden beri insanlar prehistorik (tarih öncesi) hayvanlara çok büyük bir ilgi duyuyor, onlarla yaşamanın nasıl olacağını merak ediyor. İşte günümüzde halen yaşayan ve prehistorik kökenleri olan 10 hayvan…
Dinozor fosillerinin ilk bulunduğu günden beri insanlar prehistorik (tarih öncesi) hayvanlara çok büyük bir ilgi duyuyor, onlarla yaşamanın nasıl olacağını merak ediyor.
Dev bir kertenkelenin sizi sokakta kovaladığını hayal edebiliyor musunuz? Veya yolda yürürken yanınızdan geçen bir Stegosaurus’a el salladığınızı?
Ama insanlar aslında günümüzde dünyayı dinozorlar kadar yaşlı olan, ya da doğrudan dinozor soyundan gelen hayvanlarla paylaşıyor. Bu hayvanların bazısı milyonlarca yıl boyunca hiç değişmemişken bazısı da artık tanınamayacak hale gelmiş bulunuyor.
Günümüzde yaşayan ve prehistorik kökenleri olan 10 prehistorik hayvanı yakından inceleyelim.
1- Timsah
Aslında timsahlar gibi büyük ve korkutucu sürüngenler için bu habere tıkladınız değil mi? O zaman şunu söyleyelim, timsahlar 250 milyon öncesinde, erken Triyas döneminde yaşayan ve arkozor olarak tanınan bir dinozor ailesinden geliyor.
İlk timsah 95 milyon yıl önce, geç Kretasa döneminde ortaya çıkmış. Günümüz timsahları ise prehistorik Deinosuchus ailesinden geliyor. Yani yere yakın, suda bulunabilen, uzun burunlu, güçlü kuyruklu ve çok dişli yırtıcı hayvanlar.
Soyu bugüne kadar gelen bir diğer arkozor ise günümüzdeki kuşlar. Yani timsahlarla ördekler aslında yakın akrabalar.
2- Tepeli devekuşu (Cassowary)
Tepeli devekuşunun devasa bir pençeye benzeyen ayağına bakıldığında bir dinozor türünden geldiğinden şüphe etmek zor.
Dünyadaki üçüncü büyük kuş türü olan tepeli devekuşları, genellikle Avustralya’nın kuzeyinde, Papua Yeni Gine’de ve Endonezya’da yaşıyor.
Tepeli devekuşunu dinozor ailesine bağlayan bir diğer özellik ise başındaki ibiği. Bazı uzmanlar, tüy gibi uzanan bu sert deri kaskın ısı kontrolü için kullanıldığını düşünürken diğerleri de insan kulağının duyamayacağı kadar derin bir sesi çıkarmaya yardımcı olduğuna inanıyor.
Mavi boyunlu bu kuşlar hem çok iyi yüzüyor, hem de yeşil yumurta üretiyorlar.
3- Tuatara sürüngeni
Tuatara sürüngeninin soyu erken Triyas dönemine kadar uzanıyor.
Rhynchocephalia ailesinden gelen bu sürüngenler Yeni Zelanda yakınlarında bir adada yaşıyor ve böcek, örümcek, solucan ve küçük kuşlar yiyerek besleniyor.
Sivri dişli bu sürüngenler neredeyse 100 yaşına kadar yaşayabiliyor ve şaşırtıcı bir şekilde daha soğuk iklimlere de dayanabiliyorlar.
Tuatara sürüngenine bilim dünyasında ‘yaşayan dinozor’ deniyor ancak bir tür olarak tamamen izole olmuş durumdalar.
‘Amniyot omurgasızları’ ailesinden günümüzde yaklaşık 30 bin canlı yaşıyor ve bunlar 6 gruba ayrılıyor. Kuşlar grubunda en az 15 bin tür, kertenkele ve yılan grubunda yaklaşık 10 bin tür, memelilerde 5 bin 400 tür, timsahlarda 25 tür ve Tuatarada ise yalnızca bir tür bulunuyor.
4- Köpek balığı
Köpek balıklarına günümüzün dinozorları demek yanlış olur, çünkü onlar aslında dinozorlardan çok daha yaşlılar.
İlk köpek balığı türü 450 milyon yıl önce, Silüryen Dönemi’nde varoldu ve günümüze kadar birçok türün yok olmasına yol açan katastrofları atlatarak hayatta kaldı.
Bu kadar uzun zamandır dünyada olan bu hayvan türü arasında elbette çok fazla çeşit ortaya çıktı. Örneğin bugün soyu tükenmiş olan Megalodon gibi dev köpek balığı bir zamanlar denizlerde yüzüyordu. Veya spiral bir çene yapısına sahip Helicoprion da artık dünyada olmasa da çok ilginç bir vücut yapısına sahipti.
Bazı köpek balıkları karanlıkta parlama yeteneğini bile geliştirdi.
5- Kertenkele
Kertenkelelerle dinozorlar milyonlarca yıl boyunca bazı genetik özellikleri paylaştılar. Fakat iki hayvanın bir noktada yolları ayrıldı. Bunu anlamanın en kolay yolu bacaklarına bakmak. dinozorların bacakları yere dik bir şekilde inerken, kertenkele ve timsahların bacakları yana doğru açılıyor.
Arkozor ailesine oldukça uzak olan kertenkeleler yıllarca yaşam koşullarına göre evrimleşti ve olağanüstü yetenekler geliştirdi.
Günümüz kertenkeleleri suda yüzebiliyor ve yürüyebiliyor, havada süzülebiliyor, ağaç tırmanabiliyor ve tavandan asılı bir şekilde sallanabiliyorlar. Kertenkeleler aynı zamanda kuyruklarını kaybettiğinde onu tekrar büyütebiliyor.
Uzmanlar bu müthiş beceriler sayesinde kertenkelelerin birçok yok oluş senaryosunda hayata tutunmayı başardığına inanıyor.
6- Yengeçler
Yengeçler dinozor soyundan gelmiyor, kertenkele de değiller, ve kuş türüne doğru evrimleşmediler. Ama yengeçleri uzun yıllardır varolmanın sonucu kendileri için geliştirdikleri güçlü zırhı takdir etmek için bu listeye ekledik.
Istakozlar, yengeçler ve diğer kabuklular aslında dinozorlardan milyonlarca yıl önce ortaya çıktı. At nalı yengeci diye adlandırdığımız ve günümüzdeki yengeçlerden çok örümceklere yakınlığı olan bir yengeç türü 450 milyon yıl önce var oldu.
Günümüz yengeç ailesi ise dinozorlar zamanında, yani yaklaşık 150-200 milyon yıl önce yaşıyordu. Yengeçler bu dönemde o kadar çoğaldı ki bilim insanları ‘yengeç devrimi’ ismini kullanmaya başladı.
Yengeçler çoğaldıkça farklı bölgelere doğru yayılmaya da başladı ve böylece bitki ve hayvanlar arasında kitlesel yok oluş olaylarından da sağ kurtulabildiler.
7- Devekuşu
Devekuşları, tepeli devekuşları, kivi kuşları ve emular, uçamayan, büyük, uzun boyunlu ve uzun bacaklı kuşlardan oluşan ratit adlı hayvan grubuna ait.
Devekuşlarının dinozorlarla ilişkisini kuş bilimcisi Peter Houde anlatıyor. Houde, dinozorlar zamanında küçük dinozorların evrimleşerek küçük kuşlara dönüştüğünü ve uçarak bölgelere yerleştiğini öne sürüyor. Houde, bu kuşların yeni yaşam alanlarında hayatta kalabilmek için tamamen yere bağlı bir şekilde yaşamak zorunda kaldıklarını, uçmayı unuttuklarını ve böylece “geriye doğru bir evrimleşme” yaşadıklarını düşünüyor.
Bu evrimleşme sürecinde uzmanlar, devekuşlarının sürüngen türüne benzer bir çene yapısı ve kabarık tüy geliştirdiğini düşünüyor, aynı zamanda da yırtıcı hayvanlardan korunmak için büyümüş olabileceklerini öne sürüyor.
8- Deniz kaplumbağası
Deniz kaplumbağası çok başarılı bir hayvan türü ve Antarktika hariç dünyanın her kıtasında yaşıyor. Dinozorlarla akrabalıkları olan deniz kaplumbağaları yaklaşık 230 milyon yıl önce ortaya çıktı ve dinozorları yeryüzünden silen Kretase Dönemi’ni atlatmayı başardı.
Olağanüstü güçlü bir kabuğa sahip deniz kaplumbağalarının arkozor ailesinden olup olmadığı ve aslında yılanlara ve kertenkelelere daha yakın olduğu konusunda bilimsel tartışmalar devam ediyor.
Birmingham Müzesi’nden Dr. Terri Cleary, “Henüz bunu kanıtlamak için yeterince fosil bulamadık ama deniz kaplumbağalarının kaburgaları giderek genişleyen ve sonunda kabuğa dönüşen başka bir sürüngenden evrimleştiğini düşünüyoruz” diyor.
9- Tavuklar
Dinozorlar ile kuşlar arasında evrimsel bir bağ olduğu artık iyi biliniyor. Ancak yakın bir zamanda şaşırtıcı bir keşif daha yapıldı.
Bilim insanları, Tyrannosaurus rex’in (T-Rex) günümüz tavuğuyla bazı moleküler yapıları paylaştığı tespit etti.
2003 yılında paleontologlar Jack Horner ve Mary Schweitzer kazı esnasında fosilleşmiş dev bir T-Rex kemiğini kaldırmaya çalışırken kemiği ikiye bölmek zorunda kaldı. Uzmanlar kemiğin içinde buldukları protein kolajen moleküllerini çeşitli hayvanlarla karşılaştırdılar ve en büyük benzerliği tavuklarda, devekuşlarında ve timsahlarda buldular.
10- Yılanlar
Yılanlar da uzun yıllar boyunca evrimleşirken bazı vücut kısımlarını kaybeden hayvanlar arasında. Özellikle bacaklarını ve kafa tasındaki bazı kemikten kurtulan yılanlar tamamen esnek bir hale gelmeyi başardı. Yılanların vücutları aynı zamanda o kadar dar ki böbrekleri artık yan yana değil, arka arkaya duruyor. İki akciğeri olan yılan tek bir akciğerle de yetinebiliyor. (BBC/Nickie Latham)