Araştırmacılar, evrenin önceden düşünülenden tamamen farklı bir oranda genişlediğini keşfettiler. Bunun kozmosa ilişkin şu anki anlayışımızın değiştirebilecek bir keşif olduğu belirtiliyor.
Astrophysics Journal adlı dergide yayınlanan yeni bir makalede, uluslararası bir araştırma ekibi, evrenin oluşumunu ve genişleme oranını incelemek için evrenin en uzak köşelerinde bulunan 1550 farklı süpernovadan uzaya yayılan ışığı mercek altına aldı.
Gökbilimcilerin ‘Pantheon+’ diye adlandırdıkları analizleri, şu ana kadar gerçekleştirilen en geniş kapsamlı ölçümlerin bir kısmını içeriyordu.
Harvard Astrofizik Merkezi’nde araştırmacı ve makalenin ortak yazarı olan Dillon Brout, The Harvard Gazette’ye verdiği demeçte, “Ulaştığımız ‘Pantheon+’ sonuçları sayesinde, evrenin dinamikleri ve tarihine ilişkin bugüne kadar saptanan en kesin sınırları çizebiliyoruz” dedi.
Elde ettikleri bulgular, bilim insanlarının henüz doğrudan gözlemlemediği ya da ölçemediği karanlık madde ve varsayımsal bir enerji biçimi olan karanlık enerjiyle bağlantılı mevcut teorilerin bir kısmını doğrular nitelikte.
Yaptıkları araştırma, evrenin kabaca üçte ikisinin karanlık enerjiden ve üçte birinin maddeden oluştuğunu, madde olan kısmının da büyük oranda karanlık maddeden meydana geldiğini ortaya koyuyor.
Brout, “Verilerin altını üstüne getirdik. Artık evrenin çağlar boyunca nasıl geliştiğini ve karanlık enerji ve karanlık madde hakkında var olan en iyi teorilerin sağlam göründüğünü her zamankinden daha büyük bir güvenle söyleyebiliriz” diye aktardı.
Çözülemeyen bilmece: Hubble gerilimi
Fakat araştırma, astronomi alanındaki en büyük tutarsızlıklardan biri olan ‘Hubble gerilimi’ni, yani evrenin genişleme hızının daha eski ölçülen tahminleri ile evrenin eski aşamalarının elektromanyetik kalıntıları olan ‘kozmik mikrodalga arka planında’ ulaşılan ölçümler arasındaki açık uyumsuzluğu ortadan kaldırmakta başarısızlığa uğruyor.
Bu yeni araştırma, evrenin saatte yaklaşık 160 bin mil hızla genişlediğini gösterirken, kozmik mikrodalga arka planını dikkate alan daha eski ölçümler, bundan çok daha yavaş genişlediği neticesine ulaşıyordu.
‘Pantheon+’ çalışması mevcut tutarsızlığı teyit etmiş olsa da bu duruma dair tam olarak herhangi bir yanıt sunmuyor.
Brout, The Harvard Gazette’ye verdiği demeçte, “Veri kümemizde, bu sorunlara ilişkin yeni bir çözümün ipuçlarını bulmanın mümkün olacağını düşündük ama bundan ziyade, verilerimizin bu seçeneklerin büyük kısmını dışarda bıraktığını ve derin tutarsızlıkların her zamanki gibi yerinde durduğunu görüyoruz” diye belirtti.
Brout, AFP’yle verdiği demeçte, “Bu durum, kesin olarak, muhtemelen evren anlayışımızda bir şeylerin şüpheli olduğunu gösteriyor” diyor.
Şurası açık ki, ‘Pantheon+’ araştırması kapattığından daha fazla kapı açtı. Ne var ki bu durum, bir açıdan bilimsel sürecin güzelliğini gözler önüne seriyor; Brout ve ekibi tarafından gerçekleştirilen araştırmalar, gelecekteki kimi keşiflere zemin hazırlayabilir.
Brout, AFP’yle yaptığı söyleşide sözlerine şunları ekliyor: “Bizler, bilim insanları olarak her şeyi anlamamak hususunda başarılıyız. Muhtemelen yaşam süremiz içerisinde, anlayışımızda gerçekleşecek bir devrime doğru ilerliyoruz.”
Yazının orijinali Futurism sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)